1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hukukta "çoklu baro" çıkmazı

4 Haziran 2020

Hükümet, baroların seçim sistemini değiştirecek ve çoklu baro yapılanmasının önünü açacak düzenlemede ısrarlı. "Çoklu baro yandaş barodur" diyen barolar ise AKP ile MHP’yi düzenlemeden vazgeçirmeye çalışıyor.

https://p.dw.com/p/3dGQn
Fotoğraf: DW/A.E. Duran

Diyanet’in eşcinselleri hedef alarak nefret suçu işlediğini duyuran Ankara Barosu’na tepki gösterirken, baroların yapısında köklü değişiklikler içeren düzenlemeyi gündeme taşıyacağını duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, barolardan ve hukukçulardan gelen tepkilere karşın bu düzenlemeden geri adım atmıyor.

AKP, bir ilde birden çok baro kurulması ve baro seçimlerinin nisbi temsil sistemine göre yapılmasını içeren yasa değişikliği önerisini MHP’nin de görüşünü alarak meclis başkanlığına sunmaya hazırlanıyor.

Erdoğan’la yaşadığı gerilimde Ankara Barosu’na destek veren 51 baro ise "FETÖ projesi" olarak adlandırdıkları düzenlemeden vazgeçilmesi için mecliste grubu bulunan tüm partilere çağrı üstüne çağrı yapıyor. Türkiye genelindeki 79 baronun Ankara'da Türkiye Barolar Birliği (TBB) yönetimi ile yaptığı son toplantının ardından da iktidara "müzakere ve diyalog" çağrısı yapıldı ancak iktidar bu çağrıyı olumlu yanıt vermedi.

"Çoklu baro yandaş barodur"

Bir ilde birden fazla baronun kurulacağı anlamına gelen çoklu baro yapılanması, hukukçular için Türkiye’de "yandaş baro" anlayışının yerleştirilmesine işaret ediyor. Çoklu baro yapılanmasına dönük çalışmanın 2016 öncesinde hazırlandığını söyleyen eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu "O dönem yargıda FETÖ hakimdi. Hani şu darbe girişiminin arkasında olan Fetullah Gülen yapılanması. İşte hükümet FETÖ  projesiyle baroların muhalif sesini kısmaya çalışıyor" diyor.

Eminağaoğlu, "Bir ile birden fazla baro açmak, sarı baroyu hakim kılmaktır. Yani yandaş baro. Birden çok baro olacak ki, hukuk konusunda her kafadan bir ses çıkacak. Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü tamamen ortadan kaldırılacak" eleştirisi getiriyor.

Doğan Erkan
Doğan ErkanFotoğraf: DW/G. Solaker

"Anayasa Mahkemesi iptal eder"

Ankara Barosu avukatlarından Doğan Erkan, baroların anayasal kuruluş olduğunu, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak çalıştığını hatırlatırken, "Sen eğer baroyu bölüyorsan bir; kamu sağlığını bölüyorsun, iki;  müşterek ihtiyaçlarını parçalıyorsun, üç; meslek disiplini- ahlakını bölüyorsun. Kamusal kurum bir tane olur. Baroyu parçalamak kamuyu parçalamaktır" çıkışında bulunuyor.

Erkan’a göre hükümet hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak için çalışan baroları işlevsiz kılıyor. "O zaman iki tane cumhurbaşkanı olsun, iki tane Diyanet İşleri Başkanı olsun, iki tane hakimler savcılar kurulu olsun. Böyle bir şey olabilir mi?" sorularını yönelten Doğan Erkan, hükümetin baro düzenlemesinin yasallaşması halinde baroların vatandaşlara avukat desteği veremeyeceğine dikkat çekiyor. Erkan, "Dolayısıyla aslında müdahale yurttaşa geliyor. Yurttaşın hakkını, hukukunu savunması engelleniyor. Çok net; iki tane cumhurbaşkanlığı nasıl olmazsa anayasa gereği baro da iki tane olmaz. Olursa anayasaya aykırı olur. Anayasa mahkemesi iptal eder" diyor.

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan
Antalya Barosu Başkanı Polat BalkanFotoğraf: Privat

"İşkence hortlar"

Hükümetle müzakere önerisine katılmayan, "cübbeli yürüyüş, görevden istifa" gibi eylemlerde bulunmayı savunan Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan, hükümetin baroları susturmak niyetinde olduğunu öne sürüyor. Balkan, "Eğer bu olursa tarihten de çok iyi bildiğimiz gibi, işkence hortlar. Kötü muamelenin önü alınamaz. Durum bu kadar tehlikelidir, durum bu kadar ciddidir. Aslında barolara yönelik bu saldırı doğrudan halkımıza yönelmiştir" çıkışı yapıyor.

Balkan, Baroların mevcut durumda kadın ve çocuk hakları başta olmak üzere toplumun dezavantajlı ve kırılgan gruplarının hakları için çalıştığını, hükümetin de bu çalışmalara destek vermediğini söylüyor.

Deman Güler
Deman GülerFotoğraf: Privat

"Eşitsizlik yaratıyor"

Hükümetin üzerinde çalıştığı düzenlemede baro seçimlerinde 'nisbi temsil' sistemi var. İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Avukat Deman Güler, bu sistemle hedefin İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi 5 bin ve üzerinde avukat üyesi bulunan baroların Türkiye Barolar Birliği’ndeki (TBB) temsil gücünü düşürmek olduğunu söylüyor.

Güler, "49 bin üyeli İstanbul Barosu’nun TBB’de 180 olması gereken delege sayısını ellilere, İzmir’in 35 olması gereken delege sayısını 12’ye indirmeye çalışıyor. Küçük barolarda da genelde iktidar yanlısı ya da onu eleştirmekten çekinen çeşitli yönetimler olduğu ortada. Ve bunların daha güçlendirilmesi ve bunların üç üye ile devam etmesi belki 4 üye ile devam etmesi gibi konular gündeme getirilmiş durumda. Biz bunun tamamen karşısındayız. Çünkü tamamen eşitsizlik yaratıyor" diyor.

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu da İstanbul, Ankara, İzmir gibi üye sayısı çok olan baroların TBB’deki temsil gücünü düşürmenin hedefinin TBB’ni tamamen cumhurbaşkanının güdümüne sokmak olduğu görüşünü savunuyor. Eminağaoğlu, "Tüm muhalif sesler kesiliyor. Baroların Türkiye’deki hukuk ihlallerine ses çıkartmaması, TBB’nin de cumhurbaşkanlığına bağlı gibi çalışılması isteniyor" diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düzenlemeye ilişkin MHP’yle yapılan değerlendirmeleri bu hafta içinde bitirmesi bekleniyor.

Hilal Köylü / Ankara

©Deutsche Welle Türkçe