1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İşte dünyanın en tehlikeli on çatışma bölgesi…

12 Şubat 2016

Barış içinde bir dünya tüm insanlığın umudu. Münih Güvenlik Konferansı’nda da başta Suriye olmak üzere mevcut çatışmalara çözüm yolları aranıyor. İşte dünyanın en tehlikeli on çatışma bölgesi…

https://p.dw.com/p/1HuTF
Fotoğraf: Getty Images/A.Almohibany

Suriye/Irak:

Suriye ve Irak'taki çatışmalarda radikal İslamcı IŞİD en güçlü çatışma tarafları arasında yer alıyor. Her iki ülkede de geniş toprakları eline geçiren ve buralarda ‘hilafetini‘ ilan eden IŞİD'in yanı sıra Suriye'de Esad rejimi diğer İslamcı muhalif gruplara karşı da savaşıyor. Suriye ordusu İran, Lübnanlı Şii Hizbullah milisi ve Rusya'nın hava saldırılarının da desteğiyle ilerliyor. Suriye'de ılımlı olarak nitelendirilen muhalefet ise Batı'nın desteğine sahip.

Ukrayna:

Ukrayna hükümet birlikleri ile Rusya yanlısı ayrılıkçı güçler Donbass'ta çarpışıyor. Bölgede 2014 yılı nisan ayından bu yana 9 bini aşkın kişi öldü. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in aracılığında 2015 şubat ayında Minsk'te ilan edilen barış planı, ateşkes ve siyasi adımlar atılmasını öngörüyor. Ancak anlaşmada yer alan 13 maddeden hiçbiri şimdiye kadar tam olarak yerine getirilebilmiş değil. Gözlemciler, savaşın ‘dondurulmuş bir çatışma'ya dönüşmesinden endişe duyuyor. Batı, Rusya'nın Kırım'ı ilhakı ve Ukrayna politikası nedeniyle yaptırımlar yürürlüğe koymuştu.

Nijerya:

Radikal İslamcı terör örgütü Boko Haram'ın hedefi, Nijerya ve komşu ülkeler Kamerun, Çad ve Nijer'in sınır bölgelerinde bir şeriat devleti kurmak. Nijerya'nın kuzeydoğusunda kanlı saldırılar düzenleyen örgüt, mart ayında IŞİD'e biat etmesinin ardından IŞİD'in Batı Afrika kolu işlevi görüyor. 2014 yılı nisan ayında çoğu Hristiyan 200'den fazla kız öğrenciyi kaçırmasıyla dünya kamuoyunun dikkatini çeken örgüt, tahminlere göre 2009 yılından bu yana 14 bin kişiyi öldürdü. Yaklaşık 2,5 milyon kişi Boko Haram şiddetinden kaçmak için evlerini terk etti.

Libya:

Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin devrilip öldürülmesinin üzerinden beş yıl geçerken ülke ‘düşkün devlet‘ (failed state) haline geldi. Ülkede biri İslamcı, diğeri uluslararası alanda tanınan Tobruk hükümeti olmak üzere iki yönetim bulunuyor. Ulusal birlik hükümeti kurulması çabaları şimdiye kadar sonuç vermedi. Bu da cihatçıların işine yaradı. IŞİD'in Libya kolu giderek gücünü artırdı ve Libya, Suriye ve Irak'taki IŞİD kadrosunun geri çekilme alanı haline geldi.

Güney Çin Denizi:

Çin Denizi'nde Çin ile komşu ülkeler toprak konusunda anlaşmazlık yaşıyor. Çin Halk Cumhuriyeti, ada ve resifleri de kapsayan 3.5 milyon kilometrekarelik alanın yüzde 90'lık bölümü üzerinde hak talep ediyor. Alanın bazı bölümlerinin Çin kıyılarına uzaklığı 800 kilometreyi aşıyor. Özellikle Vietnam ve Filipinler Çin'in hak talebine karşı çıkıyor. Tartışmaya ABD'nin de müdahil olması sorunun çapının büyümesi tehlikesini beraberinde getiriyor. ABD‘nin geçen yıl bir savaş gemisi ve B52 bombardıman uçaklarını bölgeden geçirmesi Çin'in sert tepkisine yol açmıştı.

Kuzey Kore:

Pyöngyang yönetiminin füze ve nükleer programı sadece bölgede değil, uluslararası alanda da bir tehdit olarak algılanıyor. Kıtalararası füze geliştirme çalışmalarına hız veren Kuzey Kore'nin son olarak bir uyduyu uzun menzilli füzeyle uzaya fırlatması uluslararası yoğun tepkiye yol açtı. Uluslararası topluluk bu tür füze denemelerinin arkasında gizli nükleer silah programı bulunduğunu düşünüyor. Pyöngyang'ın nükleer kapasiteli orta menzilli füzeler geliştirmesi halinde Güney Kore'nin doğrudan tehdit altına girmesinden endişe ediliyor.

Afganistan:

Ülkede güvenliğin NATO'dan Afgan güvenlik güçlerine devredilmesinin ardından çatışmalar yeniden şiddetlendi. Radikal İslamcı Taliban'ın kontrolü altındaki topraklar giderek genişledi ve 2001 yılından bu yana sahip olduğu en geniş alana yayıldı. Çeşitli bölgelerde Afgan güvenlik güçleriyle çatışmalar devam ederken ölü sayısı giderek artıyor. Sadece 2015 yılında 7 binden fazla polis ve asker yaşamını yitirdi, binlerce sivil öldü ya da yaralandı. IŞİD'in Afganistan'da yayılma çabaları göz önüne alındığında Afganistan'da istikrarsızlığın artması giderek daha tehlikeli hale geliyor. IŞİD'in Afganistan'da bin ila 3 bin savaşçısının bulunduğu tahmin ediliyor.

İsrail/Filistin:

İsrail ve Filistinliler arasındaki anlaşmazlık on yıllardır sürüyor. 1993 yılında başlatılan barış süreci sürekli kesintiye uğradı. Bağımsız Filistin devleti hala kurulamadı. Barış müzakereleri iki yıldır yine askıda. İsrail işgali nedeniyle Filistin bölgelerinde umutsuzluk ve öfke hakim. Ekim ayından bu yana Filistinlilerin saldırıları yeniden başladı.

Yemen:

Yemen'deki iç savaşta şimdiye kadar 5 bin 800'ü aşkın kişi öldü. Şii Husi militanları, başta ülkenin kuzeyi olmak üzere, başkent Sana dahil geniş bölgeleri elinde bulunduruyor. Rejim birlikleri geçen yıl mart ayından bu yana Suudi Arabistan öncülüğündeki Sünni askeri koalisyonun hava desteğiyle savaşıyor. Bombardımanlarda binlerce sivil de hayatını kaybetti.

Türkiye:

Türkiye, bir bölümünde iç savaş benzeri durumun hakim olduğu tek NATO ülkesi konumunda. Güneydoğu Anadolu'da aralık ayı ortasından bu yana ordu ile PKK arasındaki çatışmalar yeniden yoğunlaştı. NATO'nun ikinci büyük ordusunun yerleşim bölgelerinde görevlendirilmesi eleştirileri de beraberinde getiriyor.

© Deutsche Welle Türkçe

dpa, BK/BS