1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İlk ziyaretlerin önemi

27 Mart 2012

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, ilk dış ziyaretini Polonya’ya yaptı. İlk ziyaretler siyasi bakımdan çok önemlidir. ‘Yanlış’ bir ülkeye yapılması diplomatik kırılmalara yol açabilir.

https://p.dw.com/p/14Sj1
Fotoğraf: Reuters

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck Varşova'da Polonya Cumhurbaşkanı Bronislav Komorovski ile yaptığı buluşmada, “Polonya'yı Avrupa'nın özgürlük diyarı olarak gördüğünü” ve “özgürlü tutkununun, özgürlük olan yerde huzur bulabileceğini” söyledi. Joachim Gauck, Polonya'da dostane ve samimi bir şekilde karşılanmış olmasından ve temaslarında Avrupa idealinin ön plana çıkmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Almanya Cumhurbaşkanı, Polonya'nın Avrupa istikrar politikasına ortak olmasının büyük önem taşıdığını ve mali kriz karşısında birleşmiş Avrupa idealine dört elle sarılmak gerektiğini sözlerine ekledi.

Kıskançlıklar, sorumluluklar, aldatmalar...

Siyasi ortaklıklar biraz da kişisel ilişkilere benzer. Yılların geliştirdiği derin sempatiler olduğu gibi, kıskançlıklar, sorumluluklar, aldatmalar ve mantık izdivaçları da olabilir. Almanlar, İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen barışma sürecinde dikkatlerini hep Fransa’ya çevirmişlerdir. Konrad Adenauer ile Charles de Gaulle arasındaki el sıkışmasını izleyen yıllarda Sosyal Demokrat Almanya Başbakanı Helmut Schmidt ile, katı muhafazakar Fransa Cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing arasında derin bir dostluk doğmuştu. Başbakan Helmut Kohl ile sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterand da uzun yıllar sanki yapışık ikizler gibiydiler.

İlk ‘kaçamağın’ kahramanı, 1998 yılında göreve başladıktan sonra ilk dış ziyaretini Paris’e değil de Londra’ya yapan Başbakan Gerhard Schröder idi. Alman gazetelerinde, Schröder’in Londra yönetimi ile sıkı işbirliği başlatmayı arzuladığını yazıyordu. Keyfi kaçan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Fransız – Alman ilişkilerinin canlandırılıp geliştirilmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti.

Önceliklerin habercisi

Alman – Fransız Enstitüsü üyelerinden Stefan Seidendorf, “Önemli olan Almanya başbakanı ya da cumhurbaşkanının iki ülke arasındaki dostluğa değer verip vermediği değil, bir geleneğin bozulmuş olmasıdır. Çünkü ilk ziyaret bir kez yapılabilir" diyor.

Alman hükümet liderinin ilk dış ziyareti, tabiri caizse ‘ilan-ı aşk’ anlamına gelir. Hükümet, dış ziyaretlerin sıralamasıyla önceliklerini, dış politikada kime ne kadar ağırlık verdiğini göstermiş olur. Bu nedenle ilk ziyaretlere büyük önem atfedilir. Schröder’in Paris’ten önce Londra’yı ziyaret etmesi bu nedenle sözümona ‘incitme' gibi algılanmıştır.

Dış ziyaretler sıralaması

Devlet protokolünün bir numarası olan cumhurbaşkanlarının dış ziyaretleri de tercih ve önem sıralaması yerine geçer ve önce komşu ülkelere yapılır. Fransa, Avusturya, Hollanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Belçika'dan sonra sıra Brüksel'deki Avrupa Birliği ve NATO merkezlerine gelir. Son yıllarda Almanya cumhurbaşkanlarının ilk ziyaretlerini hep Polonya'ya yapmaları gelenek haline geldi.

Alman – Polonya Dostluk Enstitüsü Direktörü Profesör Dieter Bingen, “Geçmişin yaralarını sarmak ve barışmak, Alman dış politikasının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Polonya ile ilişkilerdeki ağırlık merkezini oluşturmuştur” diyor ve günümüzde gelinen noktayı da şöyle anlatıyor: “Polonya, Avrupa Birliği'nin kilit ülkesidir. Bazı konularda Almanya'nın görüşleri Fransa'dan çok Polonya ile örtüşmektedir. Örneğin Doğu Avrupa ülkeleriyle ilişkilerde.“

Geciken kavuşma

Son yıllarda Polonya hükümet ve devlet başkanlarının da ilk dış ziyaretlerini yaptıkları ülke Almanya oldu. Rejim değişikliğinden sonra ortaklık imkânlarının arttığını belirten Profesör Bingen, 1989'dan sonra komşuya daha fazla değer verildiğini, geçmişte açılan yaraların sarılmasına başlandığını anlatıyor. Almanya, savaşın belirlediği dış politikası doğrultusunda Polonya ve Fransa ile adeta çoklu ‘izdivaç' sürdürüyor.



İlk ziyaretler Almanya başbakanları ile cumhurbaşkanları arasında paylaşılmıştı. Başbakan ilk ziyaretini Fransa'ya, cumhurbaşkanı ise Polonya'ya yapıyordu. Tek istisnayı, önce Paris'i ziyaret eden Cumhurbaşkanı Christian Wulff yapmıştı. Cumhurbaşkanı'nın devletin zirvesindeki isim olması bakımından, ilk ziyaretin Varşova'ya yapılması, Polonya ile ilişkilere verilen önemi yansıtıyor.

Fransa'nın yeri başka

Gauck (solda), Polonyalı mevkidaşı Bronislav Komorowski ile birlikte
Gauck (solda), Polonyalı mevkidaşı Bronislav Komorowski ile birlikteFotoğraf: picture-alliance/dpa

Ama Fransa'nın alınmasına lüzum yok. Çünkü Fransızlar, yürütme erkinin başı olan Almanya Başbakanı'nın siyasi güç merkezinde yer aldığını biliyorlar. Cumhurbaşkanı ise partiler üstü bir konumda bulunduğu için, ülkenin dış politik ilkelerinin elçiliğini üstlenebiliyor.

Gerhard Schröder bile aslında Alman – Fransız ilişkilerinin önceliğini hiçbir zaman tartışma konusu yapmadı. Genel seçimleri kazandıktan tam üç gün sonra Paris'i ziyaret etti. Müttefiklerin Normandiya çıkartmasının 60. yıldönümünde de ilk kez bir Almanya Başbakanı törene davet edildi. Schröder ile Chirac'ın tören sırasındaki kucaklaşmaları, sanki ikili ilişkilerin daha da derinleşeceğinin habercisiydi.

© Deutsche Welle Türkçe

Monika Griebeler/A. Günaltay

Editör: Başak Özay