IMF’den yeni kriz stratejisi

Küresel ekonomik ve mali kriz, Afrika ekonomilerine yönelik endişeleri artırdı. Uzun yıllardır siyasi kavgalar, çatışmalar ve yoksullukla boğuşan Afrika ülkeleri, geçen yıl ekonomi alanında umut verici gelişmeler sağlamıştı. Ancak gıda krizi, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve son küresel çöküş, Afrika ekonomilerini de vurdu. Afrika ülkelerinin krizden çıkış yolları, Tanzanya’nın Daresselam kentinde 10-11 Mart'ta düzenlenecek konferansın da ana konusu. BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da hazır bulunacağı ‚Değişim’ sloganı altında düzenlenecek iki günlük konferansa siyasiler, merkez bankası başkanları, uluslararası mali kuruluşlar ve özel sektörden 300’ü aşkın temsilci katılacak.

IMF'den değişim sinyali

Uluslararası konferans öncesinde Daresselam Üniversitesi’nde öğrencilere hitap eden Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, IMF politikalarında değişiklik sinyali verdi. IMF’nin geçmişteki siyasi danışmanlığının her zaman doğru olmadığını itiraf eden Strauss-Kahn, küresel kriz ışığında artan ihtiyaçlar karşısında kredi uygulamalarının yeni bir temele oturtulacağını söyledi. Dünya ekonomisindeki yavaşlamadan Sahra’nın güneyindeki ülkelerin, sanayi ülkelerinden daha fazla etkileneceğini belirten Strauss-Kahn, krizden etkilenen ülkelere mali ve teknik desteği artıracaklarını, kredi koşullarını da ihtiyaçlara uygun hale getireceklerini açıkladı.

‚Genele değil, özele bakılacak’

Küresel kriz nedeniyle bazı Afrika ülkelerinin IMF’den yeni borç almak ya da borç miktarını artırmak yoluna gitmesi olasılığı, IMF reçetelerinin yarardan çok zarar getirdiğini düşünen çoğu Afrikalı tarafından şüpheyle karşılanıyor. Strauss-Kahn, endişeleri yatıştırmaya çalışarak, „Ülkeler kaynak istediğinde, o ülkenin ekonomisindeki tüm sorunların ele alınması, şimdiye kadar geçerli olan fikirdi. Şimdi bunu değiştirmeye çalışıyorum. Artık o ülkenin tarihindeki tüm sorunlar yerine o an karşılaşılan sorunlara odaklanmalıyız. Bir ülkenin mali denge sorunu varsa, IMF’nin koşulları tarım alanında reform olmamalı“ diye konuştu. Strauss-Kahn, Afrika ülkeleriyle, geçmiştekinden daha farklı bir ortaklık ilişkisi istediklerini de vurguladı.

‚Uyarılarımız dikkate alınmadı’

IMF Başkanı, Daresselam Üniversitesi’ndeki konuşmasında, ABD ve Avrupa gibi büyük ülkelerden gelen yardımların da küresel kriz nedeniyle etkileneceği endişesini dile getirerek, 2005 yılında kararlaştırılan, Afrika’ya yardımların 2010 yılına kadar ikiye katlanması vaadinin de krizden etkileneceğini kaydetti. Strauss-Kahn, „IMF, zengin ülkeleri ekonomilerindeki sorunlar nedeniyle neden uyarmadı?“ sorusu karşısında ise gelişmiş ülkelerin IMF’nin tavsiyelerini dikkate almama eğiliminde olduğunu itiraf etti ve „Erken uyarılarda sorun, sadece sizin uyarmış olup olmadığınız değil, karşınızdakinin sizi dinleyip dinlemediği“ şeklinde konuştu.

„Son on yılın kazanımları boşa gidebilir’

IMF’nin Afrika direktörü Antoinette Sayeh de Afrika’nın krizden ağır darbe aldığını belirterek, Afrika ülkelerinde son on yılda büyük uğraşlarla elde edilen kazanımların yok olma tehlikesine dikkat çekti.

IMF’nin geçtiğimiz hafta yayımladığı raporda gelişmekte olan 22 ülkenin bu yıl toplam 25 milyar dolar ek yardıma ihtiyaç duyacağı, krizin derinleşmesi durumunda bu miktarın 140 milyar dolara yükselebileceği tahmini yer almıştı. Dünya Bankası’nın Pazar günü yayımladığı raporda da gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomik krizin etkileriyle başa çıkabilmek için 270 milyar ila 700 milyar dolara ihtiyaç duyacağı belirtilmişti.

Yolsuzluklar istikrarı engelliyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti, ülkenin doğusundaki istikrarsızlık nedeniyle ekonomide istikrarı sağlayamıyor. Zimbabve’deki siyasi kargaşa ise ülkede yüzde binlere ulaşan rekor enflasyon oranını beraberinde getirdi. Afrika’nın en büyük petrol üreticileri Nijerya ve Angola’da da yolsuzluklar büyük sorun oluşturmaya devam ediyor. Nijerya’da yönetimin karıştığı yolsuzluk olayları, milyar dolarlarla ifade ediliyor.

Afrika uzmanları, geçen yıl etkisini gösteren gıda krizi ve petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların, Afrika ülkelerindeki cari açığı artırdığını, bunun da önemli bir risk olduğunu kaydediyorlar.