1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"İncirlik krizi ittifak için yıkıcı olur"

13 Temmuz 2016

Alman uzman Magdalena Kirchner, Türkiye ile Almanya arasındaki İncirlik krizinde Ankara'nın Merkel'i iç siyasette zor durumda bıraktığını ve NATO açısından “güvenilir müttefik” imajını tehlikeye attığı uyarısı yaptı.

https://p.dw.com/p/1JOOX
Fotoğraf: Reuters/F. Bimmer

Almanya'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Bilim ve Politika Vakfı (SWP) savunma politikaları uzmanı Dr. Magdalena Kirchner, Almanya ile Türkiye arasındaki İncirlik geriliminin tırmandırılmaması çağrısında bulundu.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kirchner, Alman milletvekillerine İncirlik’i ziyaret izni verilmemesi nedeniyle yaşanan gerilimin iki NATO müttefikinin işbirliği yapmasını engelleyecek boyuta ulaşması durumunda, bunun IŞİD’e karşı oluşturulmuş uluslararası ittifakın imajı açısından yıkıcı olacağı uyarısında bulundu. Sorunun çözülebilecek nitelikte olduğuna işaret eden Kirchner, bazı politikacılar tarafından dile getirilen İncirlik’ten çekilme açıklamalarının, Almanya’nın çıkarlarıyla örtüşmediğini kaydetti.

Güvenlik politikaları ve Türkiye uzmanı Dr. Magdalena Kirchner’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW Türkçe: Türkiye, Alman milletvekillerinin İncirlik ziyaretine yeşil ışık yakmak için Merkel’den meclisin soykırım kararına mesafe aldığını göstermesini istiyor. Bu beklenti karşılanabilir mi?

Kirchner: Meclis kararının alınma süreci kanımca Türkiye açısından önemli mesajlar içeriyor. İlgili hükümet üyeleri meclisteki oylamaya katılmadı, milletvekillerinin sadece yarısı oylamaya katıldı, hükümet karara açık destek vermedi, mesafeli davrandı ve bunun Türk-Alman ilişkilerini etkilemesini istemediklerine defaten vurgu yaptı. Bunlar hükümetin karara sahip çıkmadığını gösterir nitelikte. Ancak Merkel’ın meclisi karşısına alacak bir adım atması şu aşamada mümkün görünmüyor. Alman kamuoyunda ve milletvekillerinde beklenti Merkel’ın Erdoğan’a sert çıkması yönünde. Şimdi kalkıp onun isteğine boğun eğmesi yönünde algılanabilecek bir adım atması, aleni bir açıklamayla meclisi karşısına alması mümkün görünmüyor.

Magdalena Kirchner
Magdalena KirchnerFotoğraf: Stiftung Wissenschaft und Politik

Peki, Merkel’ın İncirlik geriliminde Türkiye ile restleşmeye girişmesi ihtimali ne kadar gerçekçi?

Kirchner: Almanya’nın çıkarı İncirlik’te kalmayı gerektiriyor. Merkel sorunu çözmek için çabasını sürdüreceğini söyledi. Ayrıca iki NATO müttefikinin işbirliği yapamayacak noktaya gelmesi IŞİD’e karşı oluşturulmuş uluslararası ittifakın imajı açısından yıkıcı olur.

İncirlik krizi, IŞİD’e karşı mücadeleyi sekteye uğratacak boyuta ulaşabilir mi?

Kirchner: Sorunun müttefiklerin işbirliğini ciddi boyutta etkileme potansiyeli var. Türk yetkililer ‘askeri teknik işbirliği sürüyor, siyasi ziyaretlerin gerçekleşmemesi fiili işbirliğini etkilemez’ deseler de Almanya’da milletvekillerinin güvenlik politikalarındaki rolünü bilen, bunun doğru olmadığını bilir. Eğer Meclis baskısı hükümeti askerleri çekmeye zorlayacak boyutlara gelir ve Almanya ‘kendi müttefikimizin topraklarında askerlerimizi ziyaret edemiyoruz’ diyerek böyle bir karar almaya zorlanırsa nasıl bir mesaj verilmiş olunacağını düşünebiliyor musunuz? Bu Alman askerlerinin NATO üyesi ülkede güvende olmadığı anlamına gelir.

Ancak Alman hükümeti, Alman askerlerine İncirlik’te çok iyi ev sahipliği yapıldığını bundan dolayı Türkiye’ye müteşekkir olunduğunu vurguluyor…

Kirchner: Ama sorun şu ki Alman milletvekilleri halk adına Alman askerlerinin durumunu ve orada ne yaptıklarını denetlemekle yükümlü. Bu yasamanın yürütme üzerindeki denetiminin bir gereği. Alman askerleri sabahtan akşama leziz baklavalarla besleniyor olsa da, mükemmel bir ev sahipliği yapılıyor olsa da milletvekillerinin görevi bunu denetlemektir. Federal hükümet ne kadar zor bir durumda olursa olsun yasamaya ait bir haktan feragat edilmesini kabul edemez. Böyle bir yetkisi ve hakkı yok zaten.

İncirlik’ten Alman askerlerinin çekilmesi yönündeki çağrılar Türkiye’den çok Alman hükümetini zora sokmuyor mu?

Kirchner: Açıkçası Merkel ve Savunma Bakanlığının, bu açıklamalardan çok büyük rahatsızlık duyduğunu düşünüyorum. Biz Türkiye’yi neden tehdit ediyoruz, bunda çıkarımız ne? Bu ancak bizim bu ittifakın, IŞİD’e karşı angajmanın parçası olma kabiliyetimizi sınırlar. Merkel ve Savunma Bakanlığı, Türkiye ile askeri işbirliğini devam ettirmek istiyor. Ama gerçek şu ki bu işbirliği tek başına hükümet tarafından karara bağlanmıyor. Alman ordusunun İncirlik’te görev yapmasının dayanağı Federal Meclis kararı.

Askerlerin çekilmesi yönünde somut bir girişim bekliyor musunuz?

Kirchner: Merkel şimdi zaman kazanmaya çalışacaktır. Mecliste Alman ordusunun İncirlik’ten çekilmesi yönünde bir karar alınması ne kadar mümkün önümüzdeki süreç gösterir ama milletvekilleri yıl sonunda hükümetin İncirlik’teki misyona onay veren tezkerenin uzatılması talebini reddedebilir. Tornadolar, Ürdün ya da Körfez ülkelerine taşınabilir, IŞİD’e karşı mücadeleye Almanya o ülkelerden katkı sağlamaya devam etmeye yönelebilir. Hükümetin güvenlik politikalarına yönelik baskı tırmanıyor. Üstelik sadece muhalefet parti milletvekillerinin değil, Merkel’ın partisinden olan Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert ve yine Hıristiyan Sosyal Birlik Partili Florian Hahn gibi siyasilerin de hükümete baskı uygulaması gerçekten dikkat çekici.

İncirlik’teki Alman askerlerinin çekilmesi Türkiye’yi ne ölçüde sarsar?

Kirchner: Alman askerinin çekilmesi transatlantik ve NATO perspektifinden baktığınızda bir felaket olur, Türkiye'nin güvenilir bir müttefik imajına zarar verir. Peki, Türkiye bunu önemser mi? Çok emin değilim. Rusya ile yakınlaşmanın Batılı müttefiklerine ‘Size muhtaç değilim’ mesajını içerdiğini de düşünüyorum. Yakınlaşma nedeniyle bazı Türk yetkililer ülkelerinde müttefiklerinin güçlü varlığına ihtiyaç duyulmadığını düşünüyor olabilir. Ancak Türkiye çözüm bulunmasını önemsiyorsa adım atması Almanya’ya kıyasla daha kolay. Türkiye’nin beklentisi Almanya’yı anayasal bir ikileme sokuyor, Türkiye içinse konu daha çok statüsel, kamu diplomasisi ile ilgili bir konu. Dolayısıyla Türkiye’nin adım atması daha kolay.

İşin ilginç tarafı birçok uzman Ankara’nın Alman meclisinin soykırım kararına alışagelmişten çok daha yumuşak tepki verdiği görüşünde. Ancak gerilim uluslararası boyuta taşınıyor…

Kirchner: Doğru, Türkiye’nin bir eylem planı hazırladığından söz edilmişti, Almanya’da Türkiye’nin tepkisi konusunda kaygı vardı. Ve şu aşamada ilişkileri doğrudan ciddi anlamda sekteye uğratacak bir tepki görmedik. Ama aslında Meclis’te bu kararın Ankara’ya mesaj amaçlı alındığını düşünecek olursanız, bazı milletvekillerinin aslında tepki oluşmasını ve böylelikle gerilimin tırmanmasını bilerek istediklerini gözlemleyebilirsiniz.

Kulislerde Meclis’in soykırım kararına, “Erdoğan’ın politikalarına yönelik tepkinin” yol açtığı konuşuluyor. Bunu mu kastediyorsunuz?

Kirchner: Merkel'in Türkiye politikaları nedeniyle Meclis ile hükümet arasında dile getirilmeyen bir gerginlik oluşmuştu. Mecliste Merkel’ın Erdoğan’a ‘çok fazla’ iyi davrandığı görüşü dile getiriliyor, eleştirel tutum sertleşiyordu ve gerçek şu ki birçok milletvekili Ermeni kararına bu tepki nedeniyle oy verdi. Karara verilen lehte oylarda tabii ki 100 yıl önce olan olaylardan çok Türkiye’nin günümüzdeki politikalarına tepki yatıyordu. Milletvekilleri bu kararla Ankara'ya bir mesaj vermek istediler.

Almanya-Türkiye ilişkilerinin geleceğine, karşılıklı tepkisel adımlar mı yön veriyor? Alman meclisinin Ermeni soykırımı kararının arkasında Erdoğan’a tepki yatıyor. Türkiye ise buna tepki olarak İncirlik ziyaretine izin vermiyor. Bu yaklaşım bizleri nereye götürür? Merkel sizce bu süreci nasıl yönetebilir?

Kirchner: Evet ne yazık ki adeta bir anaokulunu andırır bir ortam, bir süreç. Gerilimin durulması yararlı olacaktır. Merkel’ın yapabileceği çok fazla bir şey yok. Hem Türkiye’nin baskısı var, hem de kendi milletvekilleri dâhil meclisin baskısı altında. Manevra alanını sınırlandıran tartışmanın dinmesini bekleyecektir. Ayrıca NATO da her iki müttefikin ittifaka zarar vermeden sorunu çözmesi beklentisi içerisindedir. Ancak kısa vadede çözüm ne olabilir, ben de bunu görmekte gerçekten zorlanıyorum.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Değer Akal