1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

160909 Twitter-Oper London

25 Eylül 2009

İkinci kuşak web’in öncü isimleri kültür ve sanat dünyasında izler bırakıyor. Nisan ayında New York’ta konser veren Youtube orkestrasının ardından Twitter de kısa mesajlardan derlenen bir opereti sahneledi.

https://p.dw.com/p/JoaB
Twitter operetinde Hannah Pedley ve Andew Slater sahne alıyor
Twitter operetinde Hannah Pedley ve Andew Slater sahne alıyorFotoğraf: John Lloyd-Davies

Önce nerede olduğumuzdan, ne yaptığımıza kadar gündelik hayatımızın ayrıntılarını arkadaşlarımıza, tanıdıklarımıza duyurmak için kurulmuştu. 140 karaktere başka ne sığabilirdi ki? Ancak böyle düşünenler yanıldı. Twitter severler Twitter'ı çok daha yaratıcı projelerin anahtarı olarak kullandı. İran'daki seçimlerin ardından düzenlenen protestoları koordine etmek için ya da yazdıkları bir kitabı yayımlamak için. Ancak mini internet günlüğü Twitter, son projesiyle de yaratıcılığın sınırlarını zorladı. Twitter kullanıcılarının gönderdikleri mesajların derlenmesiyle oluşturulan bir operet, İngiliz Kraliyet Operası Covent Garden'da izleyiciyle buluştu.

Wagner'in "Götterdämmerung", yani "Tanrıların Şafağı" adını taşıyan ünlü eseri besteci Helen Porter ve Marc Teitler tarafından "Twitterdämmerung", yani "Twitter Şafağı" olarak bambaşka bir konsepte uyarlandı. İlk Twitter opereti Twitter Şafağı'nın sözleri ise Twitter kullanıcılarının gönderdikleri mesajların derlenmesiyle oluşturuldu.

En garip ve en acıklı hikâye

Twitter Oper im Royal Opera House in London
Fotoğraf: John Lloyd-Davies

15 dakikadan biraz uzun süren eserin anlatıcısı, izleyicilerle çevrili açık bir alanda, Twitter kullanıcılarının mesajlarından adeta yamalı bir bohça gibi hazırlanmış librettolarını tanıtıyor. Üzerinde siyah bir takım elbise ve başında siyah bir silindir şapka var. Hikâye için “Şimdiye kadar Twitter'a gönderilmiş en garip ve en acıklı hikâye” tanımını yapıyor. Kahramanımız William, bir kuş sürüsü tarafından kaçırılmıştır. Hans ise Helga'nın da yardımıyla onu kurtarmaya çalışır.

Sahnede kuyruklu bir piyano, iki oyuncu, kırmızı renkli ve altın yaldızlı bir koltuk ile asılı kâğıt parçaları dışında hiçbir şey yok. Oyuncular farklı bir karakteri canlandırdıklarında izleyicilerin bunu fark edebilmeleri için boyunlarına, üzerinde karakterin adının yazdığı bir karton asıyorlar. İzleyicilerin büyük bölümü yerlerde oturuyor, bir bölümüyse performansı ayakta takip ediyor.

Daha geniş kitlelere ulaşmak

İngiliz Kraliyet Operası, uzun yıllardır daha geniş kitlelere ulaşabilmeyi hedefliyordu. Twitter Şafağı projesi de işte bu amaçla ortaya çıktı. Operanın genel sanat yönetmeni John Lloyd Davies, eserdeki tüm akışı takip etmenin kimse için mümkün olmadığını, ancak amacın da mükemmel bir sanat şaheseri yaratmaktan geçmediğini belirtiyor: "Eser elbette ki çılgınca. Sürreal. Mantıklı değil. Bir oyun yazarına kalp krizi geçirtebilecek kadar mantık dışı. Ancak özellikle 19'ncu yüzyıldaki gerçek operalarda da önemli olan mantık değildir."

Gönderilen Twitter mesajları, 6 haftada ayıklanarak birleştirildi. Üzerinde çok fazla düşünmeden, gayet spontane bir şekilde... Besteciler Helen Porter ve Marc Teitler'a sadece üç gün verildi. Oyuncularaysa iki... Eseri izleyiciyle buluşturanlardan Hannah Pedley ise yaşadığı deneyimi şu sözlerle anlatıyor: "Eseri ortaya koymak ve açılışta sahneleyecek hale getirebilmek için sadece iki günümüz vardı. Diğer yandan çok eğlendik ve bunun çok ciddi bir eser olmadığını göstermeye çalıştık. Bu yeni bir opera formu falan değil."

Covent Garden'ın sanat direktörü Alison Duthi'yse deneysel bir hafta sonu programı kapsamında sahnelenen Twitter Şafağı'nın son proje olmayacağının sinyallerini verdi: "Projeye 2 binden fazla kişi katıldı. Bu kadar insanla neredeyse tüm Kraliyet Operası'nı doldurmak mümkün… Katılımın bu denli yoğun olması ve herkesin projeyi bu denli ciddiye alması harika... Sonuç kesinlikle inanılmazdı."



Ruth Rach / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Hülya Köylü