1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Lifestyle

İnternette yaptığımız en aptalca 5 şey

5 Şubat 2019

İnternetteki tuzaklara düşmemek için çok akıllı olmak gerekmiyor. Aptalca hareketlerden kaçınmak yeterli. İşte sırasıyla internette gözlemlenen en budalaca beş davranış:

https://p.dw.com/p/3CjHc
Deutschland Berlin Bundesfamilienministerin Manuela Schwesig besucht Safer Internet Day
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

İnternet giderek hayatımızın her alanında varlığını artırıyor. Gündelik hayatı kolaylaştırmasının yanı sıra içerdiği tehditlerle hayatları zehir de edebiliyor. Sanal alemde yapılmaması gerekenleri sondan başa sıraladık:

5) Telefonu bırakıp tuvalete koşmak

Düşünün ki uçakta tuvaletiniz geldi. Bütün tuvaletler dolu olduğu için gidemediniz ve vakit geçirmek için telefonunuzla oynamaya başladınız. İşte tam o anda tuvalet boşaldı ve telefonunuzu öndeki koltuğun arkasındaki fileye bırakıp tuvalete koştunuz.

Hem de ekranı kilitlemeden!

Böyle birşeyi sakın, ama sakın yapmayın.

Etraftaki meraklı parmaklar telefonunuzdaki kişisel bilgilere göz atabilir, kimliğiniz, nerede yaşadığınız, telefon rehberindekiler ve notlarınız arasında bulunan her türlü kişisel bilgiye erişebilirler. Ya da daha da kötüsü eğer parmak izi ya da yüz tanıma gibi iki aşamalı güvenlik ayarı yapmadıysanız, bankacılık uygulamalarınıza erişebilir ya da kredi kartı bilgilerinizi ele geçirebilirler.

Biyometrik ya da parmak izi teknolojilerinin de korunmasız yanları var. Başka birinin biyometrik özelliklerini tekrar yaratmak ve bir cihazı kandırmak mümkün. Bu teknolojileri tek başına kullanmayın.

Ya da bir cafede yabancı birine, hem de bütün e-postalarınıza erişim mümkün haldeyken dizüstü bilgisayarınızı emanet etmeyin. Aman ha!

Symbolbild Virtual Private Network VPN
Fotoğraf: picture alliance / dpa

4) Kamuya açık internet bağlantısını VPN olmadan kullanmak

"Aynı zamanda her yerde bulunan bağlantı" düşüncesi ya da her yerde internet erişimi gerçekten de çok çekici. Ancak kamuya açık mekanlardaki bağlantılara, internet bağlantısı ya da bluetooth olsun, her zaman ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Hepsi cihazınıza ve verilerinize açılan bir kapıdır.

Kendinizi koruyun.

Virtual Private Network VPN bağlantısı kullanın.

VPN, sizinle bağlantınız arasında bir tünel yaratır ve bu tünel sizin verilerinize erişime, verilerin çalınmasına ya da hacklenmesine engel olur.

Ancak bütün VPN servislerinin de eşit olmadığını bilin. Bazıları sizin online davranışlarınızın kaydını tutarken bazısı tutmaz.

Panama, İsviçre ya da Seyşeller'de bir tane almayı düşünebilirsiniz. Bu ülkeler belki başka nedenlerle riskli olabilir ancak sizin verilerinizi istihbarat servislerine vermeye zorlanmaları daha düşük bir ihtimaldir.

Privacytool.io ya da That One Privacy Site karar vermenize yardımcı olabilir.

3) Sohbet odalarındaki tesadüfi kişilere güvenmek

Kullandığımız cihazların cazibesine kapılarak internette güven de duyarız. Ne kadar kötü olabilir ki? Tehlike ile aramda koca internet var, değil mi? Yanlış. İnternet gerçek bir bataklıktır.

Mesela sohbet odaları. Sohbet odaları internetteki en korkunç şeydir.

Bazen içerikleri iyi olsa da genelde kötüdür. Öylesine kötüdür ki ağzınız açık kalabilir. Yarı çıplak fotoğrafını paylaşan kız öğrencilerden tutun, gerçek kimliklerini açıklamaları için kandırılanlara, paylaşım ve ruhsal yardım arayan kişilerin intihara teşvik edilmesine kadar...

Bu trajik.

Bir de çocuklar için olduğu iddia edilen, ancak şiddet ve seks ticaretini teşvik eden çok oyunculu oyunlar var. İsim vermeyelim ama detaylarını çok kolay bulabilirsiniz.

Özellikle de yardım ya da rehberlik arıyorsanız, internette karşınızda kimin bulunduğunu bilmeniz gerekiyor. Kişilerin kimliklerini, kamuya açık profilleri ve konumlarını çapraz şekilde teyit edin. Offline olarak güvendiğiniz birine sorun. Şüpheniz varsa bu kişilerle görüşmeyin. Bir mesaj duvarı ya da forumda ne kadar gerçek görünürlerse görünsünler, yabancılara hassas kişisel bilgilerinizi vermeyin. Özellikle çocukların online hayatın zorlukları konusunda bilgilendirilmesi, ailelere ve okullara düşen bir sorumluluk. Bu, karşıdan karşıya geçmeyi ya da yabancıların verdiği şekeri almamayı öğretmekle aynı.

Not: Her ne kadar özgürlüklere inansanız da kendinize ya da başkalarına ait çıplak fotoğrafları internette paylaşmayın.

LAN Party in Jonkoping Schweden
Fotoğraf: AP

2) Şifrenize dikkat!

İdeal bir dünya şifresiz olurdu. Ancak dijital hesaplarımızı korumak için şifre gerekiyor. Harf, rakam, sembol, küçük harf ya da büyük harf, hatta biyometrik yüz tanıma ya da parmak izi. Ancak teknoloji de bire yere kadar. Telefonunuz parmağınız soğuk olduğunda ya da cildiniz çatladığında parmak izinizi tanımayabiliyor.

En kötüsü de biz insanız. Şifreleri bazen unuturuz. Güvende olmaları için bir yerlere yazarız. Erişebileceğimiz gözümüzün önünde bir çekmede tutarız. Ancak yapabileceğiniz en kötü şey, birinin size kısa mesaj ya da e-posta yoluyla göndermesini istemektir.

Eğer gerçekten bekleyemiyorsanız telefonda uçtan uca şifreleyen bir hatta söylenmesini isteyin. Şifrenin ne için olduğunu söylemekten kaçının. Bunu yapamazsanız çizmesini isteyin ama klavyede yazmasın, makinenin okuyamayacağı bir formatta olsun ve size uçtan uca şifreleyen hattan göndersin ve iki taraf da mesajı silsin.

1) Kredi kartı selfisi yayınlamak

İlk etapta inanması güç de olsa insanlar internette gönül rızası ile yeni kredi kartı ya da banka kartlarının ön ve arka yüzlerinin fotoğrafını yayınlıyorlar. Şaka gibi, ama gerçek! Bu nedenle internetteki aptalca eylemler sıralamasında birinciliği hak ediyor.

İnsanlar hava atmak için bunu yapıyorsa bile en azından rakamları parmakları ile kapatabilirler. İnsanlar internette herşeyi açıkça ortaya koyuyorlar ama aynı zamanda hacklendikleri zaman öfkeleniyorlar.

Güvenli internet için bizim de kendi üstümüze düşeni yapmamız lazım. Güvenli ve mantıklı davranmamız lazım.

Kendimizi ve toplumumuzu korumak için.

Bir daha yeni kredi kartınız geldiğinde onu cüzdanınıza koyun ve kendinize saklayın. Ve sadece ödeme yapmak için çıkarın.

Çok basit.

Belki yine dolandırılırsınız ama bu en azından kendi suçunuz olmaz.

Zulfikar Abbany

© Deutsche Welle Türkçe