1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak'ın geleceği şekilleniyor

Mahmud Tevfik27 Şubat 2004

Irak'ta etkinlik gösteren pek çok siyasi ve dini grup, ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak için çaba harcıyor. İslam'ın yeni yapılanmada oynayacağı rol de tartışma konusu.

https://p.dw.com/p/AbNh
Şiiler, Irak'ın yapılanmasında söz sahibi önemli bir grup
Şiiler, Irak'ın yapılanmasında söz sahibi önemli bir grupFotoğraf: AP
Irak’ta işgal güçlerine ve ülkenin yeniden yapılandırılmasını engellemeye yönelik saldırıların tüm hızıyla sürdüğü bir ortamda yeni anayasa çalışmaları da sürüyor. Irak’taki Amerikan sivil yönetimi, geçici yönetim konseyinin yarın yeni bir geçici anayasa sunacağını bildirdi. Bu anayasanın, en erken yıl sonuna kadar yapılması planlanan serbest seçimlere kadar ‘yeni’ Irak’ın siyasi ve hukuki temelini oluşturacağı belirtiliyor. Siyasi gözlemciler, yönetim konseyinin Irak’ın federal dağılımı, kadın hakları, yasamada İslami kuralların rolü gibi tartışmalı konuları genel olarak ele alacağı, kesin kararları ise seçimler sonrasına erteleyeceği görüşünü paylaşıyor.

Federasyonun coğrafi dağılımı

Irak anayasası tartışmalarında en çok öne çıkan ve başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerin yakından izlediği konu federal yapı. Arap İnsan Hakları Derneği’nin önde gelen üyelerinden Iraklı Abdül Hüseyin Şaban, Irak’ta federal yapı ile ilgili tartışmalarda seçenekleri şöyle özetliyor: "Federasyonun coğrafi dağılımı ile ilgili tartışmalara etnik ve milli açılardan bakılırsa, burada sözkonusu olan Kürt bölgesidir. Irak’ın geri kalan bölümü Arap’tır, Sünni ya da Şii’dir. Ya da salt coğrafyaya dayanan bir federasyon olabilir, örneğin ülkenin Basra bölgesi, Musul bölgesi diye ayrılması gibi.’’

Federasyon tartışmaları

Irak’ta federatif bir yapı kurulması konusunda herkes hemfikir, ancak diğer konularda hala hararetli tartışmalar yürütülüyor. Gözlemciler, bu tartışmaların hem Irak içindeki farklı görüşlerden, hem de ülkenin geleceğinde doğrudan ya da dolaylı olarak nüfuz sahibi olmak isteyen komşu ülkelerin istek ve endişelerinden kaynaklandığını belirtiyor.

Komşuların endişesi

Irak’ın kuzeyde bir Kürt bölgesi ve geri kalanın Arap bölgesi olarak ayrılması Türkiye, Suriye ve İran tarafından şiddetle reddediliyor. Komşu ülkeler Kürt azınlığın Irak’ın kuzeyinde devlet içinde bir devlet kurabileceği ve bunun kendi sınırları içindeki Kürt azınlıkları harekete geçirebileceği endişesini taşıyor.

Şeriatın rolü ne olacak?

Geçiş dönemi Anayasası tartışmalarında bir diğer tartışmalı konu, Şeriat’ın anayasadaki yerinin ne olacağı. Radikal kesimin görüşleri liberal ve Batı formlarına uygun bir anayasa ile bağdaşmıyor. Abdül Hüseyin Şaban bunun Amerika’nın Irak’taki yeni politikasının bir sonucu olduğunu belirtiyor: "ABD’nin, özellikle Irak stratejisinin boş çıkmasının ardından alternatifler denemeye başladığı gözleniyor. Iraklılar’a daha fazla katılım fırsatı sunmaları, BM ve diğer işgal güçlerine hatta belki de uluslararası bir askeri güce yeşil ışık yakmaları da bu yeni politikanın bir parçası.’’

Şiilerin düşü

Irak’ta yeni kazanılan özgürlükten en çok yararlananlar, ülke nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Şiiler. Saddam Hüseyin yönetimi altında uzun yıllar dini inançlarını serbestçe yaşamaları engellenen Şiiler’in çoğu şimdi İslami değerlerin katı bir şekilde uygulanması düşünü kuruyor.

Devlet dini olarak İslam

Irak anayasasında Şeriat’ın yeri ne olacak? Anayasa’nın tek temeli mi, temellerinden biri mi yoksa Şeriat’ı tamamen dışarıda bırakan bir anayasa mı? Abdül Hüseyin Şaban bu konuda şunları söylüyor: ‘’İslami çevrelerden bir kesim, Şeriat’ın hukukun temeli olarak tanınmasında ısrar ediyor. Bu konuda bence 1920’den bu yana gelen eski Anayasalar’ı örnek alan bir yasaya ihtiyacımız var. Bu anayasalarda güçlü bir hoşgörü eğilimi vardı. İslam’ı gerçi devlet dini olarak tanıyordu, ancak inanç özgürlüğü ve diğer din ve mezheplere karşı hoşgörüyü temel alıyordu.’’

Kadınların korkusu

Bu konuyla bağlantılı olarak yönetim konseyinde tartışmalı bir diğer konu kadın hakları. Saddam Hüseyin yönetiminde Iraklı kadınlar Arap dünyasında neredeyse imrenilecek bir konuma, erkeklerle eşit haklara sahipti. Şimdi ise yeni özgürlük karşısında eskisini kaybetme, İslam hukuku olduğu iddia edilen yasaklara dayanılarak çalışma ve eğitim haklarının ellerinden alınması korkusu içindeler.
Şii köktendinciliği tehlikesi dışında etnik ve dini gruplar içindeki çekişmeler de Irak’ın istikrara kavuşmasını zorlaştırıyor. Abdül Hüseyin Şaban bu konuda şunları söylüyor:

İç savaş tehlikesi

‘’Partiler, aşiretler, tarikatlar, dini akımlar... Bu bölünmenin yanında tarikatlar ve dini gruplar da kendi içinde bölünmüş durumda. Ve hepsi Irak ganimetinden bir parça istiyor. Bu durumda herşey parça parça olacaktır. Herşey mümkün, bir iç savaş bile çıkabilir. Tüm taraflar bir iç savaşı asla düşünmediklerini savunsalar da, gerçekler hoş olmayan şeyler yaşanabileceğinin işaretini veriyor.