1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak demokrasi yolunda

Peter Philipp19 Ağustos 2004

Bağdat’ta düzenlenen Ulusal Konferans dün sona erdi. Konferansa katılan bini aşkın delege, 2005’deki seçimlere kadar görev yapacak ve geçiş parlamentosu işlevini görecek Ulusal Konsey’in üyelerini belirledi. Söz konusu konsey, 81 seçilmiş ve 19 atanmış üyeden oluşuyor. Gerek Ulusal Konferans'’a katılacak delegelerin belirlenmesi, gerekse Ulusal Konsey üyelerinin seçimi eleştirilere konu oldu. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa1Z

Irak Ulusal Konferansı’nın bazı üyeleri, Ulusal Konsey üyelerinin seçiminin demokrasi ile bağdaşmadığı eleştirisinde bulunuyor. Yabancı gazetelerin köşe yazarları da bu konuya, dünden hazır biçimde, parmak basıyor. Bağdat’ta dört gün süren Ulusal Konferans, geçiş parlamentosuna alkışlar eşliğinde toplumun tüm kesimlerinden 100 üye seçti. Söz konusu parlamento, yani Ulusal Konsey, geçiş hükümetini denetleme organı olarak görev yapacak, artı Ocak ayındaki seçimlerin hazırlıkları ile uğraşacak.

Konuya eleştirel yaklaşan kesim, Ulusal Konsey’in geçiş hükümetinin çıkarlarını koruyacağı, bu nedenle denetleme görevini hakkıyla yerine getiremeyeceği görüşünde. Bu görüş, bazı adayların Geçiş Hükümeti tarafından belirlenen listeye alınmayarak adaylığını geri çekmeye zorlanmasıyla gerekçelendiriliyor. Sonuçta, yapılan seçimin, lüzumsuz olduğu eleştirileri getiriliyor.

Saddam Hüseyin iktidarı döneminde en azından –yüzde 100‘lük sonuçlar göz önüne alındığında, şüpheli koşullar altında da olsa- seçim yapılabiliyordu. Şimdi geriye doğru dönüş mü söz konusu? ”Hayır!” Gelişmeleri bu şekilde değerlendirmemek gerek. Onlarca yıl süren diktatörlük döneminden bir yıl sonra hiç bir ülke, bağımsız ve demokratik seçimlere geçmeyi başaramamıştır. Hele de ülkede kanlı bir savaş, demokratikleşme ve normalleşmeye engel olmaya çalışan terör ve direniş devam ederken...

Bu koşullar altında, şüpheye yol açan olaylar yaşansa da, bu hadde gelebilmek bile bir mucize. Tabi ki Amerikalılar –her nekadar iktidarı resmen geçiş hükümeti devretmiş de olsalar- hala ülkedeki asıl söz sahibi. Bu durum, geçiş hükümeti ve Amerikan sivil yönetiminin, adı ister terorist olsun isterse Mukteda el Sadr, düşmanları tarafından teşhir ediliyor. Ama demokrasi yolunu açmak için Iraklı ve Amerikalı yetkililer, kararlılıkla çaba gösteriyor.

Yazılıp çizilen tüm olumsuz haberlere rağmen, Irak halkı bu durumu kabullenmiş görünüyor. Yoksa binlerce kişi, Ulusal Konferans’a delege seçilmek için aday olur muydu? Iraklılara yönelik tüm saldırlara rağmen, her gün daha çok Iraklı genç polis olmak için başvuruda bulunur muydu?

Iraklıların çoğu işgal güçlerini ülkede istemiyor. Ama bu her Iraklının direniçi, isyancı ya da terorist olduğu anlamına gelmiyor. Halkın büyük çoğunluğu, demokratikleşme sürecinin, işgalci güçlerin ülkeden gitmesi için en güvenilir yol olduğunu anladı. Şii lider Mukteda El Sadr’ın da, silahlı yandaşlarını Necef’ten çekerek politik sürece katılmayı kabul ettiğine dair haberler geliyor. Irak halkının bakış açısına, El Sadr’ın da kavuşması hayırlı olur.