1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak ve çevresinde hassas dengeler

Peter Philipp / DW14 Aralık 2006

Baker Komisyonu’nun açıkladığı raporun ardından Amerikan yönetimi yeni Irak stratejisi üzerinde çalışıyor. Ancak Ancak bölgedeki dengeler ABD'nin işinin hayli zor olduğunu gösteriyor. DW editörlerinden Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZmx

“ABD, Irak stratejisinde değişiklik planlıyor. Baker Komisyonu’nun Bush yönetimine yaptığı bu tavsiye sonrasında hem Amerikan Ordusu yeni planlar için işe koyuldu, hem de Irak’ın komşusu ülkeler bunun kendileri için ne gibi sonuçlara yol açabileceğini anlayabilmek için durumu yakından izlemeye başladı. Ancak bir süre daha beklemek zorundalar. Çünkü Başkan Bush yeni yıldan önce Irak stratejisini açıklama niyetinde değil.

İstişareler çok önem taşıyan tek bir noktaya kilitleniyor: Şiilerle Sünniler arasında giderek büyüyen uçurum nasıl giderilebilir ve Irak’ın bütünlüğü nasıl sağlanır? Irak’ta her gün insanlarına ölümüne mal olan şiddet olayları giderek daha fazla iç savaşı andırıyor, çünkü ülkede farklı mezheplere mensup gruplar çatışıyor.

Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle ülke nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Şiiler bu konumlarına uygun biçimde iktidarda söz sahibi olabildiler. Böyle olunca sadece İran’ın Irak üzerindeki etkisi artmadı, aynı zamanda 60 bin silahlı milise sahip Mukteda El Sadr gibi ne yapacağı önceden kestirilemeyen gruplar da güçlendi. Sünnilere yönelik düzenlenen çok sayıda terör saldırısından sorumlu olan bu milisler, aynı zamanda Başbakan Nuri el-Maliki’ye de destek veriyorlar.

Başbakan El-Maliki, kısa bir süre önce Washington’u ziyaret ettiğinde ülkedeki güvenliğin önümüzdeki yıl Haziran ayına kadar kontrol altına alınabileceğini söylemişti. El-Maliki, eğer güvenliği Sadr milisleri sayesinde sağlarsa, o zaman şiddet daha da tırmanabilir. Ve gerginlik, Irak’ın komşularına da yayılabilir. Suudi Arabistan, Washington’a Irak’taki askerlerini erken bir tarihte çekmesi halinde, Sünnilere mali ve askeri destek sunacağını bildirdi. Bu, Irak’taki kaosu daha da arttıracaktır.

Ürdün ve Suriye de bu duruma seyirci kalmayacaktır. Suudi Arabistan, İran’ı açık açık Irak’ın işlerine karışmakla suçluyor. Bunun ABD’nin onayıyla gerçekleşmesi de Suudi yönetimini huzursuz ediyor. Suudiler bu gelişmenin Körfez bölgesine zarar vereceğini görüşünü savunuyor. İran, Suudi Arabistan’ın doğusundaki Şiiler ve petrol şeyhlerine kadar, bölge genelinde hegomanya haline gelebilir. Yani hem uluslararası petrol ticaretinde, hem de İslam üzerinde etkili olabilir.

Irak’taki radikal Suudiler bugüne kadar Sünniler ve El Kaide’nin tarafında yer aldı. Şayet Suudi Arabistan gelecekte Irak’ın işlerine resmi olarak karışırsa, o zaman çok vahim gelişmeler ortaya çıkabilir. Washington’un, Irak’ta bundan sonra atacağı adımları temelden gözden geçirmesi, kafa yorması için bir bir nedeni daha oldu.”