1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak'ta Anayasa tartışması bitmedi

Peter Philipp29 Ağustos 2005

Irak'ın yeni anayasa taslağı üzerindeki çalışmalar iki haftalık ertelemenin ardından haftasonu nihayet tamamlanabildi. Parlamentoya sunulan anayasa taslağı, 15 Ekim'de referanduma sunulacak. Yeni metinde, ilk taslaktaki gibi "demokratik, parlamenter ve federal Irak'tan söz ediliyor. Taslakta İslamiyet'in "yasaların esas kaynağı" olduğu şeklindeki ibare "önde gelen kaynak" olarak değiştirildi. Irak’taki anayasa sürecinde gelinen duruma ilişkin DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZu9

Uzayıp giden ve birçok kez ek süre tanınan anayasa komisyonu müzakerelerinde, iki haftalık bir gecikmenin ardından nihayet uzlaşma sağlandı. Peki, iş tümüyle bitti mi? Bu zayıf bir ihtimal! Varıldığı söylenen “uzlaşma“ aslında sadece Kürtler ve Şiiler arasındaki bir uzlaşmadan ibaret. Hazırlanan taslağı kabul etmeyen Sünniler, ne metnin altına imza attı, ne de parlamentoda yapılan törenlere katıldı. Taslak, daha önce öngörüldüğünün aksine parlamentoda oylamaya falan da tâbi tutulmadı. Irak’ın demokratikleştirilme sürecinin, anayasa taslağının 15 Ekim’de halkın oyuna sunulması suretiyle devam etmesi kararı verildi. Böylece Aralık ayında parlamento seçimlerinin önünün açılması amaçlandı.

Ancak işin o naktaya kadar gelebileceği konusunda ciddi tereddütler mevcut. Sünnilerin anayasa taslağına muhalefeti, Irak’ta farklı etnik ve dinî gruplar arasında bir uzlaşma sağalanamayacağını ve bu durumun kısa vadede değişmeyeceği gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu açmaz, ülkede bundan sonra atılacak adımlar için de belirleyeci olacaktır.

Sünnilerin anayasa taslağını reddetmesinin nedeni, hazırlanan metinde kendilerinin azınlık konumunda olduğunun resmen tescil edilmesi. Nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Sünniler, buna rağmen Saddam döneminde ülkenin kontrolünü elinde bulunduruyordu. Yüzde 60’lık Şii halk grubu ve nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Kürtler ise hertürlü siyasi haktan mahrum bırakılmıştı.

Aslında Sünniler için burada önemli olan azınlık konumunda sahip olacaları siyasi haklardan ziyade, geçmişteki konumlarından dolayı gelecekte bazı haklardan mahrum bırakılmak istenmeleri. Örneğin Baas Partisi’nin eski mensuplarının hiçbir resmi göreve getirilmemesi öngörülüyor. Ayrıca Kürt ve Şiiler'in federal bir yapıda ısrar etmeleri, Sünni halk grubunun kendini daha fazla tehdit altında hissetesine neden oluyor. Zira Kürtler, kuzeydeki özerk konumlarını sürdürürken, Şiiler da aynı yapıyı güneyde oluşturma peşinde. Bu ise Sünniler'e göre ülkeyi parçalanmaya kadar götürebilecek tehlikeli bir gelişme. Sünniler'i en fazla rahatsız eden gelişme ise petrol gelirlerinin büyük bir bölümünün Kürt ve Şiiler'in kontrolünde bulunacak olması.

Eğer çok büyük bir sürpriz gelişme yaşanmazsa, Sünniler, 15 Ekim’deki referandumda anayasanın reddedilmesi için elinden geleni ardına koymayacak. Halihazırdaki düzenlemeye göre de buna muktedir görünüyorlar. Çünkü vilayetten an az 3’ünde referandumda üçte iki oranında “hayır“ oyu çıkması durumunda anayasa taslağı reddedilmiş sayılacak.