1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak’tan önce ve sonra Blair

Silke Engel/DW20 Mart 2007

10 yıl önce İngiltere’de başbakanlık koltuğuna oturan Blair için Irak savaşı siyasi kariyerinde bir dönüm noktası oldu. Oysa Blair göreve geldiğinde, İngiltere için barışçı bir dönemin başladığını ilan etmişti. Savaşa girme kararının doğru olduğunu savunan Blair, başbakanlığı bırakmasına az bir süre kala, kısmen ağız değiştirdi.

https://p.dw.com/p/AZSP
1997'de başbakan seçilen Tony Blair, Temmuz 2007’de görevden ayrılmaya hazırlanıyor.
1997'de başbakan seçilen Tony Blair, Temmuz 2007’de görevden ayrılmaya hazırlanıyor.Fotoğraf: AP

İngiltere Başkanı Tony Blair’in hiçbir kararı, Irak savaşına girmek kadar etkili olmadı. İngiliz politikacı 1997 yılında Başbakan olarak göreve geldiğinde barış mesajları veriyordu: “Benim kuşağım, savaşa bulaşmadan yaşayan ilk kuşak oldu. Biz çocuklarımızı savaşa göndermek zorunda kalmadık. Bu çok değerli bir şey.”

İngiltere Başbakanı’nın bu sözlerini unutması uzun sürmedi ve İngilizler çocuklarını önce NATO’nun Kosova’daki misyonuna, sonra Sierra Leone’deki kanlı iç savaşa askeri müdahaleye ve sonunda Amerikalıları koşulsuz desteklemek üzere Irak’a gönderdi.

Ancak Blair’in ABD Başkanı George Bush yönetimine bağlılığını paylaşmayan İngiliz halkı sokaklara döküldü. Başbakan ne göstericileri ne de partisi içinden gelen eleştirileri dinledi. Aksine savaştan önce kamuoyunu ikna etmek için Iraklıların ne kadar tehlikeli olduğunu gösteren gizli servis raporlarını yayınlamayı tercih etti.

"Bush'un finosu"

Tony Blair, “Şu anda parlamentonun; evet, sadece hükümetimizin değil, aynı zamanda bu parlamentonun güçlü olduğunu göstermesi gerekiyor. İnançlarımız doğrultusunda hareket etmeli, bu dünyanın diktatörleri ve teröristlerine karşı direnmeliyiz. Doğru olanı yapmak için cesaretimiz olduğunu gösterme zamanı” diye halka seslendi.

Blair bu konuşmasına rağmen kuşkuları silemedi. Sonunda da Irak’ta kitle imha silahları bulunmadığına dair kuşkular doğru çıktı. Tabii Blair de zor durumda kaldı. Savaşın nedenleri konusunda Washington’a daha eleştirel yaklaşmadığı için suçlandı. Ve bu yüzden de karşıtları onu hala “Bush’un fino köpeği” olarak çağırıyor.

Ancak Blair’in Irak kabusu bununla bitmedi. Diplomatlar ve üst düzey askeri yetkililer, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Irak’ta ortaya çıkan boşluktan dolayı da Blair’i eleştiriyor. Savaşın başlamasından hemen sonra bir yıllığına Irak’a gönderilen İngilitere’nin BM nezdindeki temsilcisi Büyükelçi Sir Jeremy Greenstock, ne İngilizler ne de Amerikalıların Iarak'ın yeniden inşası ile ilgilendiklerini söylüyor. Sir Greenstock “Sonuçta kimsenin ülkedeki güvenlikle ilgilenmediği ortaya çıktı. Bizim görevimiz yeni bir hukuk düzeni kurmak olmalıydı, ama kimse bununla uğraşmıyordu. Birlikler girdikten sonra ne polis ne de ordu düzeni üzerinde çalışıldı” diyor.

O zamanki Genel Kurmay Başkanı General Sir Mike Jackson da, Tony Blair’in, ‘ağabey Amerika’nın yanındaki durumunun farkında idi: “Büyük ortak ABD’inden farklı yanımızı ortaya koyamadık. Bu da zaman içinde küçük ve zayıf tarafın hayal kırıklığından başka bir sonuç vermez” diyen General Jackson, Amerikalıların her zaman tek başlarına karar verdiklerini ve İngilizlere danışmadıklarını söylüyordu.

İmaj tazeleme çalışmaları

İngiltere Başbakanı Tony Blair, buna rağmen ABD Başkanı Bush hakkında en ufak bir eleştiriden kaçındı. İşçi Partisi lideri, hala savaşın doğru olduğu ve kendisinin uluslararası terörle mücadelede görevini yerine getirdiği görüşünde.

Ancak şimdi, görev döneminin sonuna yaklaşırken, Irak savaşına daha farklı baktığının işaretlerini vermeye başladı. İlk kez geçen sonbaharda ağzından bu savaşla ilgili olarak “bozgun” kelimesi çıktı. Irak’ta en az 130 İngiliz askeri öldü. Ordu Irak ve Afganistan misyonları nedeniyle güç yitirdi.

Blair, son döneminde olumlu bir izlenim bırakabilmek için Irak’tan yaklaşık 1600 askeri geri çekeceğini açıkladı. Üstelik de bu kararı müttefikinin aksi bir strateji izlemesine rağmen aldı. Fakat muhalifleri bu adımın bile Blair’in Irak savaşına katılma kararı ile yarattığı imajı değiştiremeyeceği görüşünde.