1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran: ABD'nin kararına rağmen "azami ihtiyatlıyız"

16 Mayıs 2019

İran Dışişleri Bakanı Zarif, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmiş olmasına rağmen ülkesinin "azami ihtiyatlı" bir duruş sergilediğini söyledi. Trump ise İran'ın kendileriyle yakında görüşmek isteyeceğini savundu.

https://p.dw.com/p/3IZlo
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Kyodo/MAXPPP

İran, ABD'yi iki ülke arasındaki mevcut krizi tırmandırmakla suçladı. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, İran'la ilgili açıklamalarını resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Tokyo'da yaptı. Zarif, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını sert bir dille eleştirerek, "ABD'nin yol açtığı krizin yersiz ve kabul edilemez" olduğunu belirtti. 

Zarif  açıklamalarının ardından Japonya'da Başbakanı Şinzo Abe ve Dışişleri Bakanı Taro Kono ile ayrı ayrı görüştü. Japonya Başbakanı Abe de görüşe sonrası yaptığı açıklamada, "Ortadoğu'daki durumun son derece gerginleşmesinden dolayı endişeliyiz" dedi.

Trump: Kararı ben vereceğim

ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan medyasında çıkan İran ile ilgili haberlere tepki gösterdi. ABD Başkanı İran'ın yakında ABD ile konuşmak isteyeceğini düşündüğünü söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan basınında çıkan haberlerin aksine Washington yönetimi içinde İran politikasına ilişkin bir kavga yaşanmadığını söyledi. Trump Twitter üzerinden paylaştığı mesajında "Farklı görüşler dile getirildi. Nihai ve kati kararı ben vereceğim. Bu basit bir süreç. Her kesim, görüş ve talimat göz önünde bulunduruluyor. Eminim ki İran yakında (bizimle) konuşmak isteyecek" değerlendirmesini yaptı.

ABD basınında Başkan Trump, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve diğer hükümet üyeleri arasında İran politikalarıyla ilgili çok büyük fikir ayrılıkları olduğu yönünde haberler yer almıştı. Haberlerde muhafazakar politikacıların bile Bolton'ın Trump'ı İran'a savaş açma konusunda ikna etmeye çalıştığı şeklinde açıklamalarda bulunduğu bilgisine yer verilmişti.

Uluslararası barış girişimi çağrısı

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Wolfgang Ischinger, Perşembe günü Bild gazetesine verdiği demeçte, İran konusunda uluslararası bir barış girişimi çağrısı yaptı. Ischinger "Askeri güçlerin sayısında artış, ABD uçak gemisinin Basra Körfezi'ndeki konumu, sertleşen retorik... Sadece küçük bir kıvılcım veya askeri bir yanlış anlaşma her şeyin patlamasına neden olabilir" uyarısını yaptı. Bu nedenle konuyu uluslararası bir platforma taşımak gerektiğini belirten Ischinger, İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Theresa May ile Çin ve Rusya gibi anlaşmanın diğer taraflarından gelecek bir görüşme teklifini geri çevirmeden önce iki kez düşüneceğini kaydetti.

Wolfgang Ischinger "Trump hükümetinde ve Amerikan Kongresi'nde çok farklı görüşler olduğu aşikar. Çoğu kişi Basra Körfezinde binlerce Amerikan askerinin katılacağı silahlı bir çatışma istemiyor. Bu diplomasi için bir şans, belki de nükleer anlaşmayı kurtarmak için sonuncusu" şeklinde konuştu. Ischinger bunun için Almanya ve Avrupa'nın nükleer anlaşmanın korunması ihtiyacını, ancak bunun tek başına yeterli olmadığını açık bir şeklide ortaya koyması gerektiğini belirtti. "Görüşmelerin kritik konuları kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Örneğin balistik füzeler, terör finansmanı, insan hakları, İsrail'in tutumu" dedi.

Körfezde gerilim

Basra Körfezi'nde durum ABD-İran gerilimi nedeniyle fazlasıyla gergin. Washington, ABD veya müttefiklerinin yapılanmalarına olası saldırı gerekçesiyle bir uçak gemisi ve bir stratejik bombacı birliğini Orta Doğu'ya gönderdi. Trump, İran'ın nükleer bomba üretimine devam ettiğini, Ortadoğu ve Basra Körfezi'ni istikrarsızlaştırmaya çalıştığını ve terörü desteklediğini savunuyor.

Tahran yönetimi geçen Çarşamba, Trump'ın bir yıl önce tek taraflı ilan ettiği nükleer anlaşmadan "kısmen çekilme" girişimini başlattıklarını duyurmuştu. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, anlaşmanın diğer taraflarına ise 60 gün ek süre tanıdıklarını açıklamıştı."

DW,dpa, MK/BW/HT
©Deutsche Welle Türkçe