1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran’a yardımlar kısılıyor

DW9 Mart 2007

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İran'a teknik yardımda kesinti yapılmasını onayladı. Karar uyarınca, İran'daki 55 nükleer kalkınma yardımı projesinden 22'sinin durdurulması öngörülüyor. Tahran, kararın uranyum zenginleştirme faaliyetleri üzerinde etkisi olmayacağını bildirdi.

https://p.dw.com/p/AZTS
İran'ın Atom Enerjisi Ajansı temsilcisi Sultaniye, nükleer programlarının süreceğini söyledi.
İran'ın Atom Enerjisi Ajansı temsilcisi Sultaniye, nükleer programlarının süreceğini söyledi.Fotoğraf: AP

Tüm uluslararası baskılara ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararına rağmen İran’ın, nükleer programında ısrar etmesi, bu ülkeye karşı yeni yaptırımların uygulanması ihtimalini her geçen gün daha da artırıyor. Bu çerçevede Tahran’a yönelik ilk adımı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı attı. Örgütün, Avusturya’nın başkenti Viyana’daki merkezinde yapılan yönetim kurulu toplantısında onaylanan teknik işbirliği faslı uyarınca, İran'daki 55 nükleer kalkınma yardımı projesinden 22'si durdurulacak.

İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı nezdindeki daimi temsilcisi büyükelçi Ali Asker Sultaniye, söz konusu yardım programındaki kısıtlamanın, ülkesinin nükleer faaliyetlerine herhangi bir etkisinin olmayacağını savundu. Yardımın durdurulacağı projelerin hiçbirinin uranyum zenginleştirme faaliyetleriyle ilgisi olmadığını" belirten Sultaniye, nükleer programlarının, öngörüldüğü gibi devam edeceğini ifade etti.

BM Güvenlik Konseyi, 23 Aralık 2006’da aldığı 1737 sayılı kararla, nükleer faaliyetlerine son vermemesi halinde İran'a teknik yardım projelerinin durdurulmasını öngören yaptırım kararı almıştı. İran, Güvenlik Konseyi’nin kendisine tanıdığı 60 günlük sürenin dolmasına rağmen, faaliyetlerini durdurmamıştı.

Tartışmalar sürüyor

Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in yanısıra AB Dönem Başkanı Almanya, Tahran’a karşı bundan sonra izlenecek politika konusundaki görüşmelerini sürdürüyor. ABD ve İngiltere, İran’da daha sert yaptırımlar uygulanmasını talep ederken özellikle Rusya ve Çin ise buna karşı çıkarak, diplomatik çabaların sürdürülmesinden yana görüş belirtiyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey de diplomatik imkanların sonuna kadar kullanılmasının yararına inanıyor ve çözüm yolu olarak doğrudan müzakerelerin başlamasını gösteriyor:“İran konusuyla ilgili anahtar, Washington ile Tahran arasında doğrudan müzakerelerin başlamasıdır. Önümüzde bir Kuzey Kore örneği var. ABD, Kuzey Kore ile doğrudan görüştüğünde, ortaya müsbet neticeler çıkmıştı. Eğer Kuzey Kore ile müzakere masasına oturabiliyorsak, o zaman İran’la da konuşmalıyız.“

Ancak İran’ın nükleer programından taviz vermeyeceğini her fırsatta açıkça belirtmesi, müzakerelere başlanması önündeki en büyük engellerin başında geliyor. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, müzakere masasına ancak eşit ve adil şartlar sağlanması durumunda oturacaklarını belirtiyor: “Müzakereler adilane şartlar altında yapılmalı ve her iki taraf da eşit söz hakkına sahip olmalıdır. Eğer bizi tehditle yıldırabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Karşılarında, fındık, fıstık ve çikolatayla kandırabilecekleri dört yaşında bir çocuk yok.“

İki farklı görüş

ABD’de ise İran konusunda iki farklı görüş dikkat çekiyor. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın başını çektiği bir grup, gerekirse İran’la müzkere masasına oturulabileceği sinyalini verirken, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve diğer şahinler, buna kesinlikle karşı çıkarak Tahran’a yönelik yaptırımların sertleştirilmesini istiyor.

Irak’ın komşularının da davet edildiği yarınki Bağdat Konferansı çerçevesinde ABD ile İran’ın doğrudan müzakereler için zemin yoklaması yapıp yapmayacakları ise merakla bekleniyor.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nicolas Burns, İran’ın nükleer programı nedeniyle yaşanan gerginliğin çatışma ortamına dönüşmeden çözülebileceğine inananlardan. Burns, “Hünerli, sabırlı ve enerjik bir diplomasi izliyoruz ve bunu orta ve uzun vadede sürdürebilecek kadar sabırlıyız. Bir çatışma ortamını önleyebileceğimizden eminim. ABD’nin Ortadoğu’daki bu büyük stratejisinin işleyişi, birebir İran üzerinde görülecektir“ görüşünü savunuyor.