1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail BM'nin kararına aldırmıyor

Carsten Kühntopp21 Temmuz 2004

İsrail, Batı-Şeria’daki duvarı, BM Genel Kurulu’nun aleyhte kararına rağmen inşa etmeye devam ediyor. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, duvarın Filistin terörüne karşı savunma amacıyla inşa edildidiğini ve İsrail Yüksek Mahkemesi’nin de duvar inşaatına onay verdiğini bıkıp usanmadan yineliyor.

https://p.dw.com/p/AbCW
Filistinliler İsrail'in ördüğü duvarın Filistinlileri birbirinden ayırdığını öne sürüyor.
Filistinliler İsrail'in ördüğü duvarın Filistinlileri birbirinden ayırdığını öne sürüyor.Fotoğraf: AP

İsrail, Batı-Şeria’da inşa etmekte olduğu duvarı savunurken, Şaron’un yakın danışmalarından Dore Gold, son yıllarda toplam 1000 kadar İsrailli’nin Filistinliler'in şiddet eylemlerinde can verdiğini anımsatıyor. Gold şöyle konuşuyor:

”İntihar komandolarının eylemlerine maruz kalıyoruz. İsrail’e karşı toplam 150 intihar eylemi düzenlendi. Bu yüzden vatandaşlarımızı korumak üzere bizim ahlaki açıdan bu duvarı inşa etme hakkımız doğmuştur. BM Genel Kurulu’ndan çıkan kararda, Filistinliler bize terör kılıcını çekmişken, İsrail’in savunma kalkanını iptal etmesi isteniyor. ‘Savunma kalkanı yasadışı’ diyorlar ama öte yandan da Filistinliler'in terör kılıcına sesleri çıkmıyor."

Suçlama gözardı ediliyor

İsrailli yetkililer Uluslararası Adalet Divanı’nın özellikle duvarın işgal altındaki topraklar üzerinden geçen bölümünün devletler hukukuna aykırı olduğu yönündeki suçlamasını görmezden geliyorlar. Zira duvarın İsrail topraklarından geçen bölümü, bilirkişi raporunda da, BM Genel Kurulu kararında da hiç konu edilmiyor.

Karar sürpriz olmadı

BM Genel Kurulu’nun Adalet Divanı kararlarının tavsiyeleri doğrultusunda, işgal altındaki topraklardan geçen duvarın yıkılmasını istemesi zaten bekleniyordu. Çünkü BM Genel Kurulu’nda Arapların, Müslümanların ve bloksuzlar hareketinin oluşturduğu İsrail karşıtı bir blok mevcut. Ancak dün akşam çıkan kararı AB üyesi ülkelerin de desteklemesi, İsrail açısından beklenmeyen bir gelişmeydi. İsrail’in yanısıra karar tasarısına sadece ABD, Avustralya ve üç Pasifik ülkesi karşı oy verdiler.

İsrail’li diplomatlar, en azından AB üyelerini kazanarak, İsrail karşıtı bloğun otokratik ve demokratik olmayan ülkelerden oluştuğunu dünya kamuoyuna sergileme niyetindeydiler. AB üyesi ülkeler, Genel Kurul’da karar tasarısında kimi bazı değişiklere giderek, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu vurguladılar ve terörü lanetlediler. AB üyeleri ayrıca, Filistin Yönetimi’nin suç işlemesi muhtemel Filistinlileri tutuklamasını, İsrail’in de Filistinli sivillere saldırı politikalarına son vermesini istediler.

Filistinliler'in diplomatik zaferi

Sonuç olarak BM Genel Kurulu'nun kararı Filistinliler açısından diplomatik bir zafer olarak görülebilir. Ancak bağlayılıcılığı olmadığı için, kararın sadece sembolik değeri var. Filistinliler'in konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götürmeleri halinde, burada ABD’nin vetosuyla karşılacakları kesin.