1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail toplumunda aşırı uçlar tehlike yaratıyor

Henriette Wrege7 Temmuz 2006

Giderek parçalanan İsrail toplumunun içinde bir birliktelik oluşturmaya çalışan İsrailli sosyolog Dahlia Moore, Filistinli İsrailliler, laik Yahudiler ve dindar Yahudiler arasında yaptığı araştırmada, aşırıların denetimi ellerinde tutmak istediği sonucuna ulaştığını söylüyor. Henriette Wrege’nin haberi...

https://p.dw.com/p/AZqW
İsrail'deki aşırı uçlar, toplumda bölünmelere neden oluyor
İsrail'deki aşırı uçlar, toplumda bölünmelere neden oluyorFotoğraf: AP

“Biz her zaman savaş halinde olan bir bölgede yaşıyoruz“ diyor İsrailli sosyolog Dahlia Moore. “Ortadoğu tarihi bunu gösteriyor. Eğer barış içinde birlikte yaşamayı öğrenmezsek, bizden önce burada yaşayanların başına gelenler, bizim de başımıza gelir“ diyen Moore, araştırmalarıyla bu çatışmanın kökenini bulmaya çalışıyor.

Moore, bundan bir yıl önce 600’den fazla yetişkin İsrailli’ye, “ülkede barış ve demokrasinin sağlanması için vatandaşların mı, yoksa devletin mi daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini“ sormuş. Ayrıca, verilen yanıtları ne gibi unsurların etkilediğini, bir grubun barış ve demokrasiden kendini neden diğerlerine göre daha fazla sorumlu hissettiğini ortaya çıkarmaya çalışmış. Moore, ankete katılanları üç kategoriye ayırmış. Filistinli İsrailliler, laik Yahudiler ve dindar Yahudiler.

Moore araştırmasının sonuçlarını şöyle özetliyor: „Ankete katılanların düşünceleri ne kadar aşırı olursa, diğerlerinden nefret etmeye de o denli yatkın oluyorlar. Yanıtları ne kadar hoşgörüsüz olursa, barış ve demokrasinin sorumluluğunu hükümete bırakmaya da o denli gönülsüz oluyorlar. Yani aşırılar ve yandaşları, denetimi ellerinde tutmak istiyor. Özellikle genç, dindar İsrailli Yahudiler arasında demokrasiye karşı mücadele eden çok kişiye rastlıyoruz. Bunlar kendilerini daha yüksek bir makama karşı sorumlu hissediyor. Şimdi, başka bir hükümete sahip olduğumuz şu günlerde bile, ’evet, demokratik yoldan seçilmiş bir hükümetimiz var, ama neyin doğru olduğunu biz biliyoruz’ diyorlar: ‚Yahudiler için doğru olanın ne olduğunu biz biliyoruz!’ Aşırılar, artık dindarları desteklemeyen bir hükümet seçildiği halde bunu iddia etmeyi sürdürüyor.“

Aralarında mesafe var

Dahlia Moore’a göre, komşularıyla ilişki kurmak istemeyen, onları ikinci sınıf vatandaş ilan eden ve onlardan nefret edenler barışçı ve demokratik bir toplum kuramıyor. Malları tahrip edilen, çocuklarının okula gitmesi engellenenler de komşularıyla arasına mesafe koyuyor. Her ne kadar Dahlia Moore, „İsrail’in Filistinli vatandaşları“ndan söz etse de, Arap kökenli İsrailliler için farklı kurallar geçerli.

Moore, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Filistinliler’de belirleyici unsurlar ‚toplumsal mesafe’ ve ‚siyasi ideoloji’. İsrail’in Filistinli vatandaşları kendilerini İsrail toplumunun bir parçası olarak görmedikleri zaman, bu toplumla hiçbir ilişkileri olmasını da istemiyor ve ‚sorumluluk vatandaşların değil, hükümetindir’ diyor. Kendilerini İsrail toplumunun bir parçası olarak gördüklerinde de, ‚vatandaşlar sorumluluk üstlensin’ diyorlar. Laik Yahudileri en çok etkileyen, siyasi görüşler. Solcular, ‘vatandaşlar sorumuluk üstlensin’ derken, sağcılar, ‘bırakın bunu hükümet yapsın, biz değil’ diyor.”

Moore’un çabaları devam edecek

İki taraf arasında köprüler kurmak isteyen Moore, iki taraf arasında anlayış sağlamaya çalışıyor. Bunu yaparken ne bir tarafı, ne de diğer tarafı desteklediğinden, çoğu kez kendisi arada kalıyor. İşgal altındaki Filistin bölgelerinde çalıştığında, kendisine kuşkuyla bakılıyor. Oysa aynı zamanda, bu ziyaretlerinin İsrail gizli servisi tarafından izlendiğini de biliyor. Yine de, İsrail toplumunun yeniden birlik olacağı yolundaki çabalarından vazgeçmiyor

Çabalarını sürdüreceğini belirten Moore, “Yeniden birlik olmaktan bahsettiğimde, sadece dindar ve laik Yahudilerin birliğini kastetmiyorum. İsrail’in Filistinli vatandaşlarının kendilerini tekrar İsrailli olarak görmesini de kastediyorum. Onların durumunun bugün, eskiye oranla, daha da kötü olduğunu düşünüyorum. Genel olarak, İsrail’le Filistinliler arasındaki çatışma ne kadar büyürse, İsrailli Filistinlilerin kendilerini bu ülkeyle özleştirmesi de o kadar zor oluyor. Biz onları parçalıyoruz. Onları kendi halklarıyla kendi ülkeleri arasında bir tercih yapmaya zorluyoruz. Onların, ‘evet, Filistinliyim, aynı zamanda İsrailliyim, ülkem adil bir ülke ve barış için çalışıyor. Bu nedenle ülkem için çalışabilirim, ona karşı değil’ diyebilecekleri bir duruma gelmelerini istiyorum” diyor.