1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İstanbul 2010 için geri sayıyor

16 Aralık 2009

İstanbul, Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Peç şehirleriyle birlikte 2010'un Avrupa kültür başkentlerinden biri. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı hazırlıklarını iki yıldır sürdürüyor. Hülya Köylü'nün haberi.

https://p.dw.com/p/L3hU
Fotoğraf: AP

İstanbul… Üç bin yıllık kentsel tarihi ve bin 600 yıllık başkentlik geçmişi ile sunabileceği sayısız ve eşsiz zenginliği var. Dünyanın çok özel bir noktasında bulunması da ona ayrı bir anlam katıyor. Doğu ve batıyı sadece coğrafi olarak değil, ruhuyla da birleştiriyor….

İstanbul, 2010 yılının Avrupa Kültür Başkenti tüm hazırlıklarını tamamladı ve şimdi ziyaretçilerini bekliyor. Etkinliklerin tümü Ankara'nın desteği ile kurulan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından organize edildi. Sivil toplum kuruluşlarının girişimiyle oluşan Ajans, 2010 yılında İstanbul'a yaklaşık 10 milyon ziyaretçi bekliyor.

Flash.jpg
Fotoğraf: GNU Radomil

Ajansın Turizm ve Tanıtım Direktörü Özgül Özkan Yavuz, İstanbul'da konaklama sorunu yaşanmayacağını belirterek, "İstanbul’da yaklaşık 105 bin yatak kapasitesi var, yaklaşık 300 tane otelde. Dolayısıyla İstanbul’un yatak kapasitesi, hedeflediğimiz turist rakamlarını çok çok rahat karşılayabilecektir. Şu anda 23 bin yatak da inşaat halinde. Bunlar etap etap bitecek. 2010’un başında bitirmek tek hedef değil... İstanbul'da yeni bir sürü yatak açılıyor” diyor.

Tarihi ve sanatsal yönüne ağırlık verildi

Gelen ziyaretçilerin etkinliklerle ilgili bilgi alabilmesi için turizm enformasyon bürolarına 2010 köşeleri açtıklarını söyleyen Yavuz, İstanbul'un ulaşım gibi kentsel sorunlarına ise özel bir önlem alınmadığını söylüyor. Bu da turistlerin, İstanbul'un zenginliklerini görmek için hayli çaba harcamasını gerektirecek. Peki Ajans, etkinlikleri hazırlarken İstanbul'un hangi yönüne ağırlık verdi?

Basar in Istanbul
Fotoğraf: GNU Gryffindor

Özgül Özkan Yavuz bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Esas olarak İstanbul'un doğu ve batıyı birleştiren bir başkent olarak çok iyi bilinen, böyle tarihi bir başkent olarak bir imajı var. Biz buna şöyle bir katkı yapmak istedik. Tabii bu yönünü ihmal edemeyiz, kültürel miras yönünü, müzeler yönünü ihmal edemeyiz. Bütçemizin büyük bir kısmını da o alanda harcıyoruz. Ama bunu yaparken de İstanbul’un güncel yönünü, büyük bir megapol olduğunu, güncel ya da çağdaş kültür – sanat aktiviteleri ile yaratıcı bir kent olduğunu, bir tasarım kenti olduğunu, bir sanat kenti olduğunu vurgulamaya çalışıyoruz. Biraz işin bu tarafını da ön plana çıkarmaya çalışıyoruz.”

Diğer başkentlerle işbirliği

İstanbul, Almanya'nın Essen ve Macaristan'ın Peç şehirleri ile birlikte 2010'un kültür başkenti. Özgül Özkan Yavuz, özellikle Ruhr bölgesini temsil eden Essen kenti ile ortak projeleri olduğunu da ekliyor.

Yavuz, “Ruhr 2010 ve İstanbul 2010 arasında yaklaşık 25’e yakın proje var. Şöyle bir gerie doğru baktığımızda hiçbir zaman iki kültür başkenti bu kadar çok ortak proje yapmamışlar. Tabii Almanya bizim her alanda çok büyük partnerimiz. Turizmde, ticarette, sosyal ilişkiler anlamında en büyük partnerimiz olduğu için, herhalde bu bize, projelerimize de yansıdı” dedi.

Galaturm Istanbul
Fotoğraf: GNU Christian Koehn

Gönüllüler de destek veriyor

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı da yaklaşık iki yıldır 150 kişiyle hazırlıkları tamamlamaya çalışıyor. Ancak İstanbullu gönüllüler de onlara destek veriyor. Bir rehber olah Volkan Akoluk nasıl gönüllü olarak çalışmaya başladığını şöyle anlattı: “Yaklaşık bir ay önce internetten gördüğüm bir ilan üzerine geldim, burada arkadaşlarla tanıştık. Bir oryantasyon yaptılar, 2010’un amaçlarını hedeflerini, yaklaşık olarak organizasyonun nelerden hangi birimlerden oluştuğunu anlattılar ve daha sonra yapabileceklerimize ilişkin bir iş bölümü yaptık ve çalışmalara başladık.”

Ezgi Yılmaz gönüllü olarak Ajans'ta çalışanlardan. Bir öğrenci olan Yılmaz da şunları söyledi: “Ben İstanbul 2010 kültür başkenti olduğunu ilk duyduğumda aslında, bundan 6 ay önce internet sitesine şöyle bir bakmıştım, acaba bir gönüllü başvurusu var mı diye. O zaman yoktu. Sonra bir gün Atlas Pasajı'na gelirken buranın ofisini fark ettim ve hemen işte danışmaya sordum. Beni hemen gönüllülerle ilgili birime gönderdiler ve ben de hemen oryantasyona katıldım.”

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Hülya Köylü

Editör: Beklan Kulaksızoğlu