1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsveç’te sol geriledi, aşırı sağ parlamentoda

20 Eylül 2010

Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren ülkelerden İsveç’te seçim sonuçları ilginç bir tablo ortaya çıkardı. Seçimden birinci çıkan merkez sağ partiler hükümeti kuracak çoğunluğu sağlayamadı. Aşırı sağ ilk kez parlamentoda

https://p.dw.com/p/PHdB
Fotoğraf: AP

İsveç’te pazar günü yapılan parlamento seçimleri tarihî ilklere sahne oldu. İsveç’te demokrasiye geçişten bu yana yaklaşık yüz yıldır hâkim olan sosyal demokrat gelenek yıkıldı. Başbakan Fredrik Reinfeldt, üst üste ikinci kez göreve seçilen ilk muhafazakâr lider oldu. Yüzde 49.2’lik oy oranıyla 349 sandalyeli parlamentoda 172 sandalye kazanan Reinfeldt’in dörtlü ittifakı, meclis çoğunluğunu üç sandalyeyle kaçırdı.

Reinfeldt seçimin ardından, “İsveç halkı bize arzuladığımız sonucu bahşetmedi. Ama iki büyük seçim bloğuna baktığımızda karar, ittifakımızın ülkeyi yönetmeye devam etmesi yönündedir” açıklamasını yaptı.

Aşırı sağcı parti parlamentoda

Muhafazakârların meclis çoğunluğunu elde edememesinin ardında yatan neden ise aşırı sağcı İsveç Demokratları partisi. Aşırı sağcı parti yüzde 5.7’lik oy oranıyla ilk kez İsveç parlamentosuna girmeyi başardı. Mecliste yirmi sandalyeyi ele geçiren parti diğer partilerce dışlanmış durumda.

Yeşiller ile koalisyon arzusu

Başbakan Reinfeldt aşırı sağcı partiyle işbirliğine gitmeyeceğini seçim sonrası yaptığı ilk açıklamada açıkça belli etti. İsveç Demokratları ile işbirliğine de gitmeyeceklerini, onlara bağımlı da olmayacaklarını vurgulayan Reinfeldt Yeşiller’e göz kırptı ve şunları söyledi:

“Daha önce de söylediğim, şimdi de geçerli: İsveç Demokratları ile işbirliğine gitmeyeceğiz. Şu durumda daha geniş bir destek arama sorumluluğu içindeyiz ve Yeşiller ile müzakerelere hazırız. Onların da aynı derecede sorumluluk sahibi bir tutum sergilemelerini umuyorum.”

Ancak Yeşiller’den bu teklife gelen ilk tepki olumsuz oldu. Seçimlerden tarihindeki en iyi sonucu alarak, yüzde 7.2’lik oyla çıkan Yeşiller ise muhafazakarlarla koalisyona gitmeyeceğini açıkladı. Partinin eşbaşkanı Maria Wetterstrand, “Seçim kampanyalarının ardından seçmenimizin gözünün içine bakıp bu hükümetle işbirliğine karar verdiğimizi söylemek çok zor olur” diye konuştu.

Sosyal Demokratların hezimeti

Dörtlü muhafazakar koalisyonun karşısına blok olarak çıkan Sosyal Demokratlar, eski komünist Sol Parti ve Yeşiller'in oy oranı yüzde 43,4’te kaldı. Sosyal Demokratların başbakan adayı Mona Sahlin iki yıl önce oluşturulan seçim ittifakını yenilgiye rağmen sürdürecekleri mesajını verdi, ama partisinin yüzde 31’lik oy oranıyla son yüz yılın en kötü sonucunu aldığını da saklamaya çalışmadı. Sahlin şöyle konuştu:

“Sosyal Demokratlar olarak gerçekten de kötü bir sonuç aldık. Ama Sol Parti ve Yeşiller ile birlikte de sonuç kötü. Ancak bu seçimin kazananı da yok. Hükümet meclisteki çoğunluğunu kaybetti. Yabancı düşmanı bir parti meclise girdi ve siyasi durum çok belirsiz. Şimdi ne yapılacağını Başbakan Fredrik Reinfeldt’in açıklığa kavuşturması gerek.”

Avrupa’da yükselen aşırı sağ

İsveç’teki seçimler Avrupa genelindeki sağa kayışın son örneği olarak görülüyor. İsveç’te parlamentoya girmeyi başaran aşırı sağcı İsveç Demokratları partisinin örnek aldığı Danimarka Halk partisi son on yılda baş döndürücü bir yükseliş kaydederek 2007 seçimlerinde yüzde 13,8’lik oy oranına ulaşmıştı. Şu an koalisyon hükümetinde yer alan parti, göç ve yabancılar politikalarının sertleştirilmesinde önemli rol oynadı.

Hollanda’da da 2006 yılında İslam karşıtı Geert Wilders’in kurduğu Özgürlük Partisi haziran ayındaki seçimlerden parlamentodaki üçüncü büyük güç olarak çıktı. Fransa’da Jean-Marie Le Pen’in Ulusal Cephe partisi 1972 yılından bu yana mevcut sisteme ve ülkenin ‘yabancılaşmasına’ karşı savaşıyor. 2002 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Jacques Chirac karşısında ikinci turda kaybeden Le Pen’in partisi Mart ayındaki yerel seçimlerde yüzde 9 oy aldı.

İsviçre’de milliyetçi muhafazakâr İsviçre Halk Partisi meclisin büyük kanadı Ulusal Temsilciler Meclisi’nde en fazla sandalyeye sahip parti. Parti 2007 seçimlerine beyaz koyunların bir kara koyunu aralarından kovdukları yabancı düşmanı afişlerle girmişti. Avusturya’da ise Özgürlük Partisi yabancı düşmanı söylemiyle özellikle protesto oylarına hitap ediyor. Parti, 2008 seçimlerinden yüzde 17,5’lik oy oranıyla meclisin üçüncü büyük gücü olarak çıkmıştı. Bir otomobil kazası sonucu hayatını kaybeden aşırı sağcı lider Jörg Haider’in kurduğu Avusturya’nın Geleceği ittifakı ile birlikte aşırı sağın oy oranı yüzde 28’i buluyor.

Macaristan’da da sağ popülist Genç Demokratlar Birliği Nisan ayındaki seçimlerden bu yana üçte ikilik oy çoğunluğuyla iktidarda. Aşırı sağcı ve antisemitist Jobbik partisi ise yüzde 17’lik oy oranıyla Nisan seçimlerinde ilk kez parlamentoya girmeyi başardı. İtalya’da da Umberto Bossi’nin Kuzey Ligi partisi dört bakanla Başbakan Sylvio Berlusconi’nin kabinesinde yer alıyor. Yabancı düşmanı parti, Roma ve yoksul güney bölgelerinden büyük ölçüde bağımsız bir Kuzey İtalya oluşturulmasını savunuyor. Ve Belçika’da da Yeni Flaman İttifakı Haziran ayındaki seçimlerde yüzde 13.4’lük oy oranıyla meclisin en büyük gücü olarak çıktı. Yabancı düşmanlığından ziyade muhafazakar bir yapıya sahip olan parti Flaman bölgesinin bağımsızlığını savunuyor. Aşırı sağcı ve yabancı düşmanı Vlaams Belang (Flaman Menfaati) partisinin oy oranı ise 2007’deki yüzde 12’den son seçimlerde yüzde 7,7’ye düştü.

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu / (DW, dpa/AFP)

Editör: Ahmet Günaltay