1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Genetik fişlemeye tepki

Naomi Fowler21 Aralık 2007

İnsan DNA’sına ilişkin bilgilerin güvenlik birimleri tarafından depolanmaya başlaması, 'ırk' kavramından yeniden sıklıkla bahsedilmesi, sosyal bilimcilerin 'bilimsel ırkçılık canlanıyor' uyarısına neden oldu.

https://p.dw.com/p/Cekf
İngiliz polisine ait DNA veri tabanında kayıt altına alınanların yüzde 77’si siyahlar.
İngiliz polisine ait DNA veri tabanında kayıt altına alınanların yüzde 77’si siyahlar.Fotoğraf: dpa

Genetik biliminde sağlanan ilerleme, güvenlik güçlerinin birçok cinayeti ve suçu aydınlatmasına yardımcı oluyor. Bu amaçla DNA veri bankası oluşturan İngiliz polisi ise “ırkçılık yapmak” ve “genetik fişleme” uygulamasıyla suçlanıyor.

Yeni açıklanan bir rapor, dünyanın en büyük DNA veri bankasına sahip İngiliz polisi tarafından kayıt altına alınanların yüzde 77’isinin, siyah yetişkin erkekler olduğunu ortaya çıkardı.

Bu duruma tepki gösteren King’s College Suç Bilimleri bölümü uzmanlarından Profesör Ben Bowling, polisin asayiş kontrollerinde özellikle siyahları hedef aldığını söyledi. Profesör Bowling, “Aslında yapılan, genel olarak siyah nüfusun DNA veri bilgilerinin toplanmasından başka bir şey değil. Bu çok kaygı verici bir durum. Polisin şüpheli olarak gördükleri, bir anlamda, ‚genetik fişlemeye’ tabii tutuluyor” şeklinde konuştu.

İngiliz polisi, dünyanın en büyük DNA veri bankasına sahip.
İngiliz polisi, dünyanın en büyük DNA veri bankasına sahip.Fotoğraf: AP

‘Bilimsel ırkçılık yeniden canlanıyor’

İngiltere’de tartışma yaratan uygulamalar polisle sınırlı değil. Ülkede bir süredir nüfus sayımlarında, vatandaşların “etnik olarak” kendilerini nasıl tanımladıkları soruluyor. Yetkililere göre bu sorunun yöneltilmesinin amacı, devletin verdiği hizmetlerin tüm kesimlere eşit bir şekilde ulaşıp ulaşmadığını izlemek.

Ancak sosyal bilimciler aynı kanıda değil. King’s College öğretim üyesi Ben Bowling, endişesini dile getirirken, insana ve topluma ilişkin her şeyin gerisinde gen özelliklerinin yattığı düşüncesinin yeniden ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

Bowling, 19. yüzyıl anlayışına yeniden geri dönülmekte olduğunu belirtirken, şöyle konuştu:

“19. yüzyılda insanı ve toplumları, kafatası yapısı gibi özellikleriyle sınıflandırmaya çalışmışlardı. Ve bunun sonuçlarını hepimiz biliyoruz. Eğer genetik bilimi konusunda dikkatli olmazsak, geçmişte yapılan uygulamaların aynısı bugün DNA ve “gen şifreleri” çalışmaları adı altında tekrarlanacaktır.”

Kaygı yaratan araştırma

Genetik bilimi alanında çalışan uzmanların bir çoğu, toplumsal farklılıkların gerisinde de gen özelliklerini görüyor.
Genetik bilimi alanında çalışan uzmanların bir çoğu, toplumsal farklılıkların gerisinde de gen özelliklerini görüyor.Fotoğraf: BilderBox/AP Graphics/DW

İngiltere’nin önde gelen öğretim kuruluşlarından Nottingham Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmanın sonuçları, “bilimsel ırkçılık” tartışmasını daha da alevlendirdi. Gen bilimi alanında çalışan 28 uzmanla yapılan araştırma, genetik bilimcilerinin; insan ve toplum davranışlarını yorumlarken, toplumsal niteliklere değil, gen farklılıklarına vurgu yaptıklarını ortaya koydu.

Warwick Üniversitesi profesörlerinden Robert Carter, genetik bilimindeki meslektaşlarını, çalışmalarının “siyasi ve sosyal etkileri” konusunda inanılmaz bir saflık içerisinde olmakla suçladı. Bilim adamlarının bir çoğunun hala, ‘ırk’ kavramını, ya da bunun bir başka türevi, etnisite sözcüğünü kullandıklarını belirten Carter, “Ama gerçekte bunun ne anlama geldiğinin farkında değiller. İnsanları, genetik, sosyal ya da politik açıdan betimlerken, çok dikkatli ve açık olmamız gerekiyor. Bunun siyasi sonuçları hakkında iyi düşünmemiz gerekiyor” dedi.