1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran'ın uranyum limitleri için verdiği süre doldu

27 Haziran 2019

İran'ın nükleer anlaşma çerçevesinde belirlenen uranyum stok sınırını aşmak için öngördüğü 10 günlük süre doldu. Avrupalı ülkeler gerilimin tırmandırılmaması çağrısı yaptı.

https://p.dw.com/p/3LAIG
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/A. Taherkenareh

İran'ın nükleer anlaşma kapsamındaki zenginleştirilmiş uranyum stok limitini aşacağını duyurduğu süre bugün doldu. 17 Haziran'da açıklama yapan İran Atom Enerji Kurumu Başkanı, anlaşmadan tek taraflı çekilen ABD'nin yaptırımlarına tepki olarak zenginleştirilmiş uranyum stok kapasitesini 10 gün içinde aşacaklarını duyurmuştu. Açıklamada ayrıca nükleer anlaşma çerçevesinde izin verilen uranyum zenginleştirme oranının da "ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda" artırılabileceğine işaret edilmişti.

Reuters haber ajansının özel haberinde İran'ın stoklarının henüz sınırların altında olduğu, ancak istemesi durumunda stok limitinin haftasonuna kadar aşılacağı belirtildi. İran'ın nükleer üretimini denetleyen BM uzmanlarının raporuna dayandırılan habere göre İran'ın şu anda 200 kiloluk stoku bulunduğunu tahmin ediyor. Raporu inceleyen iki diplomat Reuters'a yaptıkları açıklamada İran'ın günde ortamala 1 kilo ürettiğini bu yüzden anlaşma ile belirlenen stok sınırının Perşembe günü aşılamayacağını kaydetti. Adı açıklanmayan diplomat, "Limite henüz ulaşmadılar. Ancak üretime devam ederlerse, haftasonu ulaşmaları mümkün" diye konuştu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015'te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan ve İran'ın sadece enerji üretimi amaçlı nükleer faaliyet sürdürmesine olanak tanıyan anlaşma,Tahran'ın uranyum zenginleştirme oranını yüzde 3,67 ile sınırlandırmış, düşük oranlı zenginleştirilmiş uranyumun stok limitini ise 300 kilo olarak belirlemişti.

"Çok taraflı bir anlaşma tek taraflı olarak uygulanamaz"

İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Mecit Tahtirevançi dün BM Güvenlik Konseyi'nde, konseyin 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015'te imzalanan "Kapsamlı Ortak Eylem Planı" (KOEP) konusunu görüşmek üzere düzenlenen toplantıya katıldı.

Tahtirevançi, yaptığı konuşmada kritik bir durumda bulunan anlaşmayı korumak için Almanya, İngiltere ve Fransa'yı harekete çağırdı.

Mecit Tahtirevançi
Mecit TahtirevançiFotoğraf: Reuters/S. Stapleton

Tahtirevançi, taraf ülkelerin vaatlerini yerine getirmelerinin anlaşmanın temelini oluşturduğunu belirterek, Avrupa’nın İran’a verdiği tekrarlanmış vaatlerinin elle tutulur sonucu olmadığını ve kendilerinin KOEP’i uygulamamanın muhtemel sonuçlarını kabullenmeleri gerektiğini belirtti. 

ABD'nin nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildikten sonra İran üzerinde yaptırımları tekrar yürürlüğe koyduğunu hatırlaran Tahtirevançi, "Çok taraflı bir anlaşma tek taraflı olarak uygulanamaz. Nükleer anlaşmadan kaynaklanan sorumluluklar tek başına İran'a yüklenemez ve yüklenemeyecektir" diye konuştu.

ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını "ekonomik savaş" olarak nitelendiren Tahtirevançi, uranyum zenginleştirme limitlerini askıya alma ve Arak nükleer santralinin modernizasyon kararının İran halkının ulusal çıkarlarını ve güvenliğini korumak amacıyla alındığını belirtti. İran'a yönelik yaptırımların Washington tarafından tekrar yürürlüğe konduğunu hatırlatan Tahtirevançi, İran'ın kararlarının sözleşme ile uyumlu olduğunu kaydetti.

İran BM Daimi Temsilcisi'nin açıklamaları sonrasında Fransa, Almanya ve İngiltere İran'a durumu gerginleştirici adım atmaması yönünde çağrıda bulundu. Fransa Daimi Temsilcisi Francois Delattre, İran'ın yükümlülüklerinin bir kısmının dahi kaldırılmasının risklerine işaret ederek bu durumun bölgedeki istikrarı bozacağını belirtti.

Rusya BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise ABD'yi İran'a karşı tutarsız sinyaller göndermekle suçladı. Nebenzia, Moskova'nın İran'ın anlaşma ile doğan yükümlülüklerine bağlı kalmasından yana olduğunu ifade etti.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilci Yardımcısı Jonathan Cohen ise anlaşmayı kurtarmaya yönelik atılacak adımların barış ve güvenliği tehlikeye atmaması gerektiğini ifade etti. 

rtr,AP,AFP/MY,BK

© Deutsche Welle Türkçe