1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail'in 60 yıllık serüveni

Peter Philipp6 Mayıs 2008

14 Mayıs 1948'deki bağımsızlık ilânı ile birlikte en büyük emele kavuşmuş oldu. Ancak Müslüman Arap coğrafyasının ortasında yeralan İsrail devleti, komşularıyla arzuladığı barış ve huzur ortamını bir türlü yakalayamadı.

https://p.dw.com/p/DtxW
İsrail devletinin bağımsızlığı, 60 yıl önce David Ben Gurion tarafından Tel Aviv'de ilân edildi
İsrail devletinin bağımsızlığı, 60 yıl önce David Ben Gurion tarafından Tel Aviv'de ilân edildiFotoğraf: picture-alliance / KPA/TopFoto

Tarih 14 Mayıs 1948. Henüz 39 yıl önce kurulan Tel Aviv kentinde bir müzede toplanan ve kendilerine "Yişuv" adını veren Filistin topraklarında yaşayan Yahudiler, onyıllardır süren hayellerini gerçeğe dönüştürdüler. David Ben Gurion, İngiltere'nin Filistin bölgelerinden çekilmesine saatler kala, bağımsız İsrail devletinin kuruluşunu tüm dünyaya ilân etti.

"Batılı ülkelerin tezgâhı!"

İsrail bayrağının ortasındaki şekle "Davut (Siyon) Yıldızı" adı verilirken, mavi çizgiler, "Tallit" adlı dua şalını temsil ediyor
İsrail bayrağının ortasındaki şekle "Davut (Siyon) Yıldızı" adı verilirken, mavi çizgiler, "Tallit" adlı dua şalını temsil ediyor

Ancak Ortadoğu çoğrafyasındaki diğer ülkeler, Müslüman âleminin orta yerinde kurulan bir Yahudi devletinin varlığın kayıtsız şartsız kabule niyetleri yoktu ve genç devlet, kuruluşunun üzerinden sadece birkaç saat sonra kendini savaşın içinde buldu. Yine bu tarihten kısa bir süre önce kurulan "Arap Birliği Teşkilatı", İsrail'in varlığına daha başlamadan son verip, Batılı ülkelerin bir tezgâhı olarak algıladıkları ve "naqba" yani "felâket" olarak gördükleri bu girişimin önünü hemen kesmek istiyorlardı.

İlk tanıyan ülke ABD oldu

ABD Başkanı Harry S. Truman, aksi yöndeki telkinlere rağmen İsrail'in bağımsızlığını tanıdı
ABD Başkanı Harry S. Truman, aksi yöndeki telkinlere rağmen İsrail'in bağımsızlığını tanıdıFotoğraf: AP

İngilizler, 1917'de yayınlanan ve dönemin Savaş Kabinesi'nde Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Althur Balfour'un adıyla anılan "Birinci Balfour Deklarasyonu ile Ortadoğu'da bir Yahudi devletinin kurulmasına destek vermişti. İsrail devletini ilk tanıyan ülke ABD oldu. Başkan Harry Truman, böyle bir adımı, kabine üyeleri ve güvenlik uzmanlarının aksi yöndeki telkinlerine rağmen attığını daha sonra şu sözlerle açıklıyordu: "Uzmanlar, uzmanlar, İsrail devletinin tanınması durumunda tüm Ortadoğu'nun savaş alanına döneceği uyarısında bulunmuşlardı."

"Batı'nın uydu devleti!"

Arap ülkelerinin, İsrail'i bertaraf etme girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Hatta İsrail devleti, BM'in 1947'de belirlediği sınırların da ötesine geçerek sınırlarını daha da genişletti. 750 bin Filistinli yerlerin yurtlarından oldu. Aradan geçen 60 yıl içinde sayıları dört milyonu aşan Filistinliler, günümüzde de Ortadoğu sorununun en temel unsuru konumunda.

Ortadoğu'da farklı dönemlerde farklı uluslararası ittifaklara gidildi
Ortadoğu'da farklı dönemlerde farklı uluslararası ittifaklara gidildi

1948'deki bu mağlubiyet Arapları çok etkiledi. İntikam yeminleri eden ve Yahudi devletiyle mücadelenin sonuna kadar süreceğini belirten Arap ülkeleri, tüm olup bitenlerden Batılı ülkeleri sorumlu tuttular. Böylece, bugün bile geçerli olan yaklaşımın temelleri de atılmış oldu: İslam ülkelerine karşı geçmişte Haçlı Seferleri'ne çıkan Batılı ülkeler, şimdi de kurdurdukları "uydu devlet" aracılığı ile emellerine ulaşmaya çalışıyor!

Soğuk Savaş'ın izleri Ortadoğu'da da fazlasıyla hissedildi. Mısır, Suriye ve Irak'ın Sovyetler Birliği ile ittifak içinde hareket etmeleri, ABD'nin de İsrail'e iyiden iyiye yaklaşmasına ve aradaki bağların daha da güçlenmesine neden oldu.

Altı Gün Savaşı bölgeyi yeniden şekillendirdi

Bölgedeki en önemli ve geniş kapsamlı değişiklik ise 5 Haziran 1967'de İsrail'in Mısır'a saldırmasıyla patlak veren "Altı Gün Savaşı" ile yaşandı. Ürdün ve Suriye'nin desteği de işe yaramadı ve altı gün süren savaş İsrail'in Sina Yarımadası, Golan Tepeleri, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'yı işgal etmesiyle sona erdi. Bundan altı yıl sonra, 1973'de yapılan ve "Ekim Savaşı" ya da "Yom Kippur Savaşı" olarak da adlandırılan çarpışmalarda Suriye ve Mısır, İsrail'e önemli kayıplar verdirse de savaşın kesin bir galibi olmadı.

Barış girişimleri sürüncemede kaldı

Ortadoğu'da barış ve huzur ortamının tesis edilmesi için uluslararası toplumun çabaları sürüyor
Ortadoğu'da barış ve huzur ortamının tesis edilmesi için uluslararası toplumun çabaları sürüyorFotoğraf: AP Graphics

Batı yanlısı bir tutum izlemeye başlayan Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın başlattığ barış girişimin ardından süren uzun müzakereler, 1973 Camp David Barışı ile neticelendi. Bu tarihten sonra tam 14 yıl boyunca İsrail ve Filistinliler arasında devam eden görüşmeler ise 1993'deki Oslo Mutabakı ile sonuçlandı ve iki devletli bir çözümün temelleri atıldı.

Bu süreci sayısız konferanslar, ikili, üçlü, dörtlü buluşmalar ve arabulucuk çabaları izledi. Ancak her iki tarafta yaşanan iç çekişmeler, Filistin İntifâda Hareketleri ve popülist politikacıların neden oldukları gerginlik ve istikrarsızlıklar, Ortadoğu'da özlenen barışın henüz tesis edilememiş olmasının en önemli nedenleri olarak gösteriliyor.