1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Jagland’dan kritik Ankara ziyareti

15 Şubat 2018

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası üçüncü kez Ankara’yı ziyaret ediyor. Jagland, siyasi ve yargı reformları konusunda Türkiye’yi ikna etmeye çalışacak.

https://p.dw.com/p/2siil
Norwegen Friedensnobelpreis Jury Rücktritt Thorbjorn Jagland
Fotoğraf: imago/ITAR-TASS

Jagland 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’yi ziyaret eden ilk üst düzey Avrupa kurumu yöneticisi olmuştu. Ankara da bunu unutmadı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Jagland’la ilgili bu ayrıntıyı o tarihten bu yana Avrupa Konseyi’yle ilgili yazılı ve şifahen yaptığı hemen her açıklamada dile getirdi.

Geçmişte ülkesi Norveç’te Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Jagland 2009’dan bu yana Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği görevini yürütüyor. Darbe girişimi sonrası bugün ve yarın üçüncü kez Ankara’da olacak. Resmen Ankara tarafından davet edilmemiş olsa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, AB Bakanı Ömer Çelik ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile ayrı ayrı görüşmesi planlandı. Hakim ve savcı adaylarına hitaben bir konuşma yapması da gündemde.

Avrupa Konseyi demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında çalışan devletlerarası bir teşkilat. Jagland’ın gündeminde de bu konular var. Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan gelişmeler Avrupa Konseyi ve bir Avrupa Konseyi organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) kaygıyla takip ediliyor.

OHAL Komisyonu'nu soracak

Jagland’ın Ankara temaslarında OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun yeri öncelikli olacak. 15 Temmuz sonrası kamu sektöründe meslekten ihraç edilenlerin başvurularını inceleyen bu Komisyon, Türkiye’den AİHM’ye onbinlerce dava başvurusunun önünü kesmek ve bu başvuruların iç hukuk mekanizması yaratılarak çözümlenmesini sağlamak amacıyla Avrupa Konseyi tarafından Ankara’ya önerilmişti.

Komisyona bu yıl 18 Ocak'a kadar 104 bin 789 başvuruda bulunuldu. Komisyon 22 Aralık 2017 tarihinde karar verme işlemlerine başladı. O tarihten bu yana 3 bin 110 başvuruyu değerlendiren Komisyon, 40 başvuruda “işe iade”, 880 başvuruda “ret” kararı verdi, 2 bin 190 dosyayı ise “ön incelemeye” aldı. Bu kararlara Türk mahkemeleri ve sonrasında AİHM önünde itiraz hakkı mevcut. Jagland 22 Ocak 2018 taraihinde Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) önünde yaptığı konuşmada, Komisyonun iç hukuk mekanizması olarak çalışmasını arzuladıkları, ancak çalışamazsa AİHM’nin bir “pilot dava seçerek emsal karar alabileceği” mesajı vermişti.

Medya özgürlüğü

Jagland’ın temaslarında gündeme gelmesi beklenen bir diğer konu medya ve ifade özgürlüğü. Avrupa Konseyi tarafından basın örgütleri ile ortaklaşa oluşturulan Gazetecileri Koruma Platformu’na en fazla şikayet Türkiye’den geliyor. Basın ve ifade özgürlüğü konusunda AİHM’de en çok davası olan ülkelerden biri de Türkiye. AİHM bu davaları geçtiğimiz aylarda hızlandırılmış prosedürle ele almaya karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında verdiği, ancak birinci derece mahkemeler tarafından uygulanmayan kararlar nedeniyle AİHM’nin bu iki davaya daha da öncelik verip kararlarını önümüzdeki haftalarda açıklaması gündemde.

AİHM, AYM’yi bireysel hak ihlalleri konusunda iç hukuk yolu olarak tanıyor. Birinci derece mahkemelerin AYM kararını izlememeleri AİHM’nin AYM’ye bakışını değiştirebilir mi, şimdi bu merak ediliyor. Jagland, 17 Ocak 2018 tarihinde Avrupa Konseyi üyesi devletlerin Strasbourg'daki daimi temsilcileri önünde yaptığı konuşmada, AYM ve birinci derece mahkeme kararlarını gündeme getirmiş , “AYM AİHM tarafından iç hukuk yolu olarak kabul edilmektedir. Bu değişirse AİHM’ye onbinlerce dava gelebilir. Bu yeni gelişmelerin AİHM’nin işleyişi üzerinde etkisi olabilir” ifadelerini kullanmıştı.

Frankreich Straßburg Europarat Verleihung Preis für Menschenrechte
Fotoğraf: DW/S. Bellut

Terörle mücadele yasaları

Jagland’ın gündeminde yargı reformu ve terörle mücadele yasaları da var. Özellikle AB ile vize serbestisi diyaloğu kapsamında AB topu bu alanda uzman kurum olan Avrupa Konseyi’ne atmış durumda. Ankara ile Avrupa Konseyi arasında terörle mücadele yasalarının Avrupa hukuk normlarına uyarlanması için diyalog yürütülüyor. Ancak bu diyalog şu ana kadar somut bir netice vermiş değil.

Avrupa Konseyi bütçesi

Ziyaret sırasında Avrupa Konseyi’nde şu anda en çok konuşulan konu olan “bütçe” meselesinin gündeme gelme olasılığı da yüksek. Ankara, Kasım 2017’de Jagland’a bir mektup göndererek bundan böyle Avrupa Konseyi’nde “Büyük Donör” (Avrupa Konseyi bütçesine en fazlı katkı yapan ülkeler) olmaktan vazgeçtiğini bildirmiş, ancak bunun için tarih belirtmemişti. Avrupa Konseyi kendisini 2019’dan itibaren bu senaryoya hazırlamaktaydı ve 2018 bütçesini Türkiye’yi Büyük Donör olarak hesaplayarak kabul etti. Türkiye de bu bütçeye onay verdi ve diğer Büyük Donör devletler gibi 2018’de yaklaşık 34 milyon euro ödemeyi kabul etti. Fakat Ankara Aralık 2017’de Strasbourg’da yeni bir açıklama yaparak Büyük Donör’lük statüsünden 2018 başından itibaren vazgeçtiğini ve 2018’de 20 milyon euro daha az katkıda bulunacağını ilan ederek Avrupa Konseyi’nde herkesi şaşırttı.

Ankara’nın bu hamlesi yılda sadece 350 milyon euro bütçe ile yönetilen Avrupa Konseyi’nde kemer sıkma politikası başlattı, tüm genel müdürlüklerde personel alımları tamamen durduruldu, altyapı ve tadilat çalışmalarına son verildi. Avrupa Konseyi, parlamenter heyeti Kırım’ın işgali nedeniyle AKPM’den dışlanan Rusya’dan da 2017 yılında benzer bir darbe yemişti. Büyük Donör statüsüne sahip Rusya’nın bu yıl da bütçeye katkıda kesintiye gitmesi halinde Avrupa Konseyi’nin 1949’dan bu yana görülmedik boyutta bir mali ve siyasi krizle yüzleşeceği söyleniyor.

Kayhan Karaca

© Deutsche Welle Türkçe