1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kırgızistan'da Bakiyev dönemi

Christiane Hoffmann / DW12 Temmuz 2005

Kırgızistan’da hafta sonu yapılan seçimlerin ardından, yeni Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev oldu. Bakiyev, bu Orta Asya ülkesinde istikrar sağlayacağını ve yolsuzluklarla mücadele edeceğini söylüyor. Christiane Hoffmann’ın yorumu:

https://p.dw.com/p/AZvP

“Bir seçim zaferi daha belirgin olmaz. Kurmanbek Bakiyev oyların neredeyse yüzde 90’ını elde ederek, Kırgızistan’ın yeni başkanı oldu. Bu sonuç, sosyalizm döneminin seçim sonuçlarını andırıyor. Her ne kadar AGİT temsilcileri, son seçimlerde bundan üç ay önceki seçimlerde olduğu kadar ağır seçim hileleri tespit etmemiş olsa dahi, ülke Batı’nın anladığı anlamda istikrar ve demokrasiden daha çok uzak.

Gerçi Kırgızistan’ın yoksul güney bölgelerinden gelen Kurmanbek Bakiyev, seçim kampanyası sırasında bugüne kadar ülkede güvenlik sorumlusu olan Felix Kulov’la siyasi ittifak içinde istikrar ve ülke bütünlüğünü sağlamayı vaat etti. Ama bu niyetinin ciddi ve asıl niyetinin iktidara tek başına sahip olmak olup olmadığını daha göreceğiz. Kuşkulara yol açan ilk işaretler doğdu bile: Başkan Yardımcısı Danyar Usenov’un banka hesabının geçtiğimiz aylarda beşe katlandığı haber veriliyor.

Zaten Mart ayındaki, Lale Devrimi adı verilen ayaklanma da kendisine örnek olduğu söylenen Gürcistan ve Ukrayna’dan çok farklı olarak, ne demokratik ne de barışçıydı. Daha çok, eski Başkan Asker Akayev ve ailesine yıllarca yıllarca makamlar, işletmeler ve para dağıtan iktidar olanaklarından kendi de yararlanmak isteyen başka bir ailenin iktidarı ele geçirmesiydi.

Seçim kampanyasında da çoğulculuk pek yoktu. Herşey, tek bir adayın etrafında dönüyordu: Kurmanbek Bakiyev. Ülkede görülen az sayıda seçim afişinde görülen onun fotoğrafıydı, medyada da genellikle sadece ondan bahsedildi. Olumlu bahsedildi tabii.

Bakiyev, herşeyden önce ülkede birlik ve istikrar sağlama, yolsuzluklara karşı mücadele etme sözü verdi. Kuşkusuz, kuzey ve güney olarak bölünen ülkenin en acil sorunları da bunlar. Eğer Bakiyev sözlerinde samimi ise o zaman kendisini zor aylar bekliyor.

Gerçi kuzeyden gelen ve Başbakan olması beklenen Felix Kulov’la kurulacak ittifakın ülkede istikrarı sağlama şansının büyük olduğu düşünülüyor. Kulov, bir anayasa reformu gerçekleştirmek ve parlamenter bir demokrasi oluşturmak istiyor. Bunun sonucu, başkanın iktidarının elden gitmesi olur. Buna da Bakiyev razı olmaz. Bazı bölgelerde yoğun şekilde hile karışan meclis seçimleri hakkında bir karar verilmesi gerekiyor.

Seçim tamamen mi, yoksa bazı seçim bölegelerinde mi yenilenecek? Şu anda mecliste bulunan milletvekilleri, yeni seçimleri kabul etmeye yanaşmıyor. Bir adayın birkaç yüz yandaşının Haziran’da gösterdiği gibi, Kırgızistan’da kısa sürede bir ayaklanma örgütlemek çok kolay. Bu nedenle, dünyanın en yozlaşmış 25 ülkesi arasında adı geçen bu ülkede önce bir anlayış değişimi gerekli. Çünkü burada siyaset öncelikle ekonomik iktidarı ele geçirmenin bir aracı olarak algılanıyor.

Fakat Kırgızistan, dış politika ve ekonomik bakımdan da otoriter rejimlerle yönetilen komşu Rusya ve Çin gibi ülkeler tarafından kıskaca alınıyor. Şu anda en başta Özbekistan, Andican’daki ayaklanmadan sonra sınırı aşarak Kırgızistan’a kaçan siyasi sığınmacıların iadesi için baskı uyguluyor. Aksi halde, kış aylarında gaz vermeyi durdurmakla tehdit ediyor. Rusya’nın bölgedeki ağırlığı da yeniden artıyor. Bu nedenle, Bakiyev bugünlerde gözlerini Moskova’ya çeviriyor. Demokratik dönüşüm için hiç de uygun koşullar değil bunlar.

Oysa teorik olarak Kırgızistan’ın Orta Asya ülkeleri arasında en liberal ülke olma şansı var. Bunun ön koşulu, birbirine ters düşen çıkarları dengeleyen ve kendi iktidarını arttırma eğilimine karşı koyabilen bir hükümettir. Aksi halde, devletin parçalanması ve Kırgızistan’da yaşayan çeşitli uluslar arasında çatışmalar doğması tehlikesi doğar. İşte böyle ortamlar ve yoksulluk, bölgede toplanmakta olan aşırı dinci unsurların aradığı ideal ortamlardır.”