1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kız çocukları eğitime erişimde halen sıkıntı yaşıyor

11 Ekim 2019

Bugün 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Türkiye’de kız çocukları eğitimlerini yoksulluk, ailelerinin izin vermemesi veya evlilik nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kalıyor.

https://p.dw.com/p/3R7bG
Fotoğraf: picture-alliance/Joker

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de eğitim hakkından yararlanma noktasında kız çocukları için erişim konusu oldukça önem taşıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) verilerine göre, Türkiye’de eğitimine devam edemeyen 15-19 yaş arası kadınların toplam nüfusa oranı yüzde 24,5 iken aynı yaş aralığında erkeklerin oranı yüzde 12,6.

Milli Eğitim Bakanlığı 2018-19 eğitim-öğretim yılı istatistiklerine göre, ilkokul ve ortaöğretimde okullulaşma oranı açısından kız ve erkek çocuklar için fark yüksek değil. Ortaöğretimde net okullulaşma oranı kızlar için yüzde 93,6, oğlanlar içinse 92,9. Eğitim Reformu Girişimi’nden (ERG) Yeliz Düşkün, esas farkın bölgeler incelendiğinde ortaya çıktığını söylüyor. ERG uzmanı, bölgesel verilerde hem genel okullulaşma oranının düştüğünü hem de cinsiyet farkının açıldığını söylüyor. Örneğin, ortaöğretimde net okullulaşma oranı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kızlar için yüzde 68,4, oğlanlar için yüzde 72,1.

“Çocuk evlilikleri ile okullulaşma arasında paralellik var”

Yeliz Düşkün
Yeliz DüşkünFotoğraf: DW/B. Karakas

Yeliz Düşkün, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2016 yılında yapılan bir araştırmada ailenin izin vermemesi ve evlilik gerekçesiyle kadınların çoğunlukla eğitimlerini yarıda bıraktıklarını söyleyerek, “Türkiye’de kız çocuk evlilikleri en azından resmi verilere göre giderek azalsa da hâlâ oldukça yüksek. Resmi verilere göre 2018'de evlendirilen 16-17 yaşındaki kız çocuk sayısı 20 bin 779 iken aynı yaşta evlenen oğlan çocuğu sayısı 1.029” diyor. Dolayısıyla çocuk yaşta evlendirilen kız çocuğu sayısının yüksek olduğu şehirler ile ortaöğretimde okullulaşmanın düşük olduğu şehirler arasında paralellik bulunması tesadüf değil.

Kızların ortaöğretimde okullulaşma oranının en düşük il olduğu Muş'un, söz konusu paralelliğe örnek olduğunu belirten ERG uzmanı, “Muş’ta 2018 yılında tüm evliliklerin yüzde 14’ünü 16-17 yaşında kız çocuk evlilikleri oluşturuyor. Muş’ta ortaöğretimde kızların net okullulaşma oranı ise yüzde 50” diyor. Eğitim hakkının kız çocuklar için yaşamsal önemi olduğunu dile getiren Düşkün, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik projelerin sonlandırılmaması, aksine toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının benimsenmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini vurguluyor.

Mürvet Yılmaz
Mürvet YılmazFotoğraf: DW/B. Karakas

“Kız öğrencilerin hayalleri yok, evlilik ön planda”

Mürvet Yılmaz, İstanbul Fatih’te kız meslek lisesinde çalışan bir öğretmen… Aynı zamanda Eğitim-Sen’de kadın alanında çalışmalar yapan bir isim. Mürvet öğretmenin gözlemlerine göre, 8 yıllık zorunlu eğitimi kesintili ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere 12 yıla çıkaran “4+4+4 eğitim sistemi” kız çocuklarının eğitimini var olan sorunları olumsuz yönde etkileyerek erişim konusunu daha da derinleştirdi. Çocuklar liseden sonra örgün eğitim zorunluluğu olmaması nedeniyle isterlerse öğrenimlerine açık lisede devam ediyor. Resmi verilere göre, 254 bin 476 olan 14-17 yaş arası açıköğretimde öğrenim gören çocukların yüzde 58,1’i oğlan iken, yüzde 41,9’u kız çocuğu…

Mürvet Yılmaz, “Eğitim sisteminin değişmesinden sonra açık liseye düşen öğrenci sayısı arttı. Dar gelirli ailelerin kızlarının ya açıktan eğitimlerine devam etmeleri yani örgün eğitimin dışına düşmeleri ya da okulu bırakmaları ile karşılaşıyoruz” diyor. Zorunluluk olmaması nedeniyle kararın ailelerin inisiyatifine kaldığını belirten öğretmen, “Muhafazakârlaşmanın da artmasıyla kız öğrencilerin Kuran kurslarına gittiğini ve eğitim hayatına devam etmediğini gözlemliyoruz” şeklinde konuşuyor.

Bir diğer sıkıntı ise, kız çocuklarının eğitim ya da meslek hayatlarına dair hayallerinin kısıtlı olması… Eğitim-Sen üyesi, “Özellikle kız çocuklarının hedefleri yok. ‘Bilim kadını olayım, şu derde derman olayım’ gibi bir hayal yok. Genelde ‘Bir mesleğim olsun’ ama geleceğe yönelik planlar evlilik üzerinden yapılıyor.

"Sümerler bile küçük kızlarla evliliğe karşıydı"

“Rol modeller de kızların eğitiminde fark yaratıyor”

Türkiye ve Avrupa Birliği tarafından ortaklaşa finanse edilen “Özellikle Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi”nin Urfa ayağını yürüten Jale Velibeyoğlu, eğitime erişimin merkezden uzak yerlerde ciddi sıkıntı olabildiğini söylüyor. “Mesafe nedeniyle güvenlik kaygısından asla kız çocuğunu okula göndermeyen ailelerin yanı sıra, kenar mahallelerde kızların okula gönderilmemesi yoksullukla da doğru orantılı” diyor. Velibeyoğlu’na göre, yoksulluk durumunda aileler seçim yapmak zorunda kalıyor ve daha çok oğlanlar okula gönderiliyor.

Çocuk yaşta evlendirmeler de eğitimin yarıda bırakılmasında en temel sorunlardan biri oluyor. “Kız çocuklarının vücut hatlarının belirginleşmesi çocuğun evlilik çağına geldiğinin ‘işareti’ olarak okunuyor” diyor. Jale Velibeyoğlu, yürüttükleri proje kapsamında aile ziyaretlerinin ilçenin “ileri gelenleri” olarak görülen imam ve muhtarların katılımlarıyla sonuç verdiğine dikkati çekiyor. “Mesela, Mardin’de bir cami imamının kız çocuklarının eğitiminin önemine dikkati çektiği bir hutbe de etkili olmuştu. Ayrıca kendi bölgelerinden çıkan rol modeller, mesela avukat ya da öğretmen olmuş bir kadını görmeleri de aileler için etkili olabiliyor” diye ekliyor.

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe