1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadın sünnetiyle mücadele

30 Eylül 2009

Sivil toplum örgütleri kadın sünnetiyle mücadele için yıllardır çaba gösteriyor. Ancak şimdi örgütler arasında yeterli derecede çaba gösterilmediği yönünde suçlamalar yaşanıyor.

https://p.dw.com/p/JmBu
Magadişu'da kadın sünnetini (FGM=Female Genital Mutilation) protesto gösterileri.
Magadişu'da kadın sünnetini (FGM=Female Genital Mutilation) protesto gösterileri.Fotoğraf: picture-alliance / dpa/dpaweb

Alman yardım örgütleri, yıllardır Afrika’daki kadın sünnetine karşı mücadele ediyor. Ancak çocuk hakları için çalışan bir örgüt olan “Plan International“ şimdi çok sert suçlamalarla karşı karşıya. Örgüt, yaklaşık 400 bin kız çocuğunun sünnet edilmesine seyirci kalmakla suçlanıyor. Bu suçlama aralarında kadın sünnetine karşı mücadele eden ve çocuk haklarını savunan bir sivil toplum örgütü olan “Tabu e.V“nin de bulunduğu çok sayıda farklı örgütten geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, 100 ila 150 milyon kız çocuğu sünnet ediliyor.

Dünya genelinde her yıl milyonlarca kız çocuğu, sünnet ediliyor. Müdahale ise sık sık akıl almaz derecedeki sağlıksız koşullar altında gerçekleştiriliyor. Bunun sonucu olarak sünnet edilen bu kızlar hayat boyu hem fiziksel hem de psikolojik açıdan acı çekiyor. "Tabu e.V." adlı sivil toplum örgütünün basın sözcüsü Simone Schwarz, “Plan International” gibi örgütleri, yeterince sorumluluk almamakla suçluyor:

“Biz özellikle koruyucu aile modeliyle çalışan dört büyük örgütü, kız çocuklarının korunmasını etkili bir şekilde savunmamakla suçluyoruz. Araştırmalarımıza ve hesaplamalarımıza göre, koruyucu aile programlarındaki yaklaşık 400 bin kız çocuğu sünnet edildi ve bu kızlar hemen hemen hiç korunmuyorlar.“

Örgütler birbirini suçluyor

“Plan International”’ın koruyucu aile programıyla, Avrupalı koruyucu aileler, ayda 25 Euro ödeyerek çocuklara destek olabiliyor. "Tabu e.V" yetkililerine göre, bu para yeterince etkili bir biçimde kullanılmıyor. Sadece bilgi broşürlerinin dağıtıldığı ancak söz konusu topluluklarla çok fazla doğrudan çalışılmadığı belirtiliyor. Dahası “Plan International” tarafından korunan bir çocuğun sünnet edilmesi gibi durumların gerçekleştiği de iddia ediliyor. “Plan International”’dan Anja Stuckert, bu suçlamaları reddediyor:

“Biz, ailelerin kızlarını sünnet ettirmelerini hiçbir şekilde desteklemiyoruz. Ortada para kesinlikle yok. Bağışları, kadın sünnetine karşı yürütülen projeleri finanse etmek için kullanıyoruz. Bu, hiçbir temeli olmayan bir suçlamadır.“

Kısırlığa dahi yol açabiliyor

İnsan hakları ihlaline giren bu müdahalenin sonuçları ise çok korkunç olabiliyor. Bu işlem, kadınlarda idrarını tutamama, kısırlık ve ömür boyu acı çekmek gibi neticelere yol açabiliyor. İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre, sünnet edilen kadınlar yüksek kısırlık riski altında bulunuyor. Bunun nedeni ise çoğunlukla sağlıksız koşullarda gerçekleştirilen operasyonlar sırasında kapılan enfeksiyon. Kadın sünnetini savunanlar bunu Kuran’a atıfta bulunarak açıklıyorlar. Bu, kadın sünneti daha geçmişe dayanan bir unsur. “Plan International” adlı örgüt de kadın sünneti konusundaki suskunluklarını kültürlere ve geleneklere saygıyla gerekçelendiriyor. Anja Stuckert şunları söylüyor:

“Geleneğin, sosyal dayanışma için önemli bir unsur olduğunu açıkça göstermek bizim için çok önemli. Bu, insanda kimlik oluşmasını sağlıyor ve toplum için de önemli bir unsur. Ancak biz aynı zamanda çocuk haklarını ihlal eden geleneklerin de var olduğu konusunda uyarıda bulunmak istiyoruz. Ve yaptığımız çalışmalarda bu ayırımı ortaya koymak bizim için çok önemli.“

Kan sünneti için ceza talebi

"Tabu e.V." yetkilileri, koruyucu aile çalışmaları yürüten örgütlerinin, söz konusu toplumlarla işbirliği için kadın sünnetinden vazgeçilmesini bir koşul olarak talep etmediklerini söylüyor. Kadın sünneti için cezai soruşturma isteyen Schwarz, diğer örgütlerin şu tarzda savunmalar yaptıklarını belirtiyor:

“Böyle bir uygulamanın bir gecede üstesinden gelinemeyeceği savunuluyor. Böyle kökleşmiş geleneklerin, kısa bir sürede ortadan kaldırılamayacağı belirtiliyor. Ancak buna karşı somut hiçbir şey de yapmıyorlar. Sadece bekleyip açıklayıcı materyaller dağıtıyorlar. Pek çok ülkede kadın sünneti ceza gerektiren bir eylem ancak insanlar, bu yasanın uygulanmasını sağlayacak bir siyasi irade görmüyorlar.“

Nancy Wayua Hauschild / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Hülya Köylü