1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kana saldırısına tepki büyük

Ajanslar30 Temmuz 2006

İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki Kana kasabasına düzenlediği saldırıda, 37’si çocuk 55 kişi hayatını kaybetti. Sivilleri hedef alan bu saldırı uluslararası toplumda tepkilere neden olurken, BM Güvenlik Konseyi acil olarak toplandı. İsrail ise sivilleri önceden uyardıklarını söylüyor…

https://p.dw.com/p/AZlu
Kana'da yerle bir olan binaların enkazından şimdiye dek 37 çocuğun cesedi çıkarıldı
Kana'da yerle bir olan binaların enkazından şimdiye dek 37 çocuğun cesedi çıkarıldıFotoğraf: AP

İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki Kana kasabasında sivilleri hedef alan saldırısı uluslararası toplumda tepkilere neden oldu. BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağıran BM Genel Sekreteri Kofi Annan, saldırının Konsey tarafından kınanmasını istedi. Konsey üyelerinden Kana'daki saldırıyı kınamalarını ve tarafları ateşkese çağırmalarını isteyen Annan, iki tarafın da olaylardan sorumlu olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği de Kana saldırısıyla ilgili açıklamasında ''masum insanların ve özellikle çocukların öldürülmesinin durdurulması'' çağrısında bulundu. AB Komisyonunun dış ilişkilerden sorumlu üyesi Benita Ferrero-Waldner, uluslararası toplumun soruna çözüm bulmak için elbirliğiyle çalıştığı bir dönemde, Kana saldırısının ''meşru görülmeyecek şiddeti artıracağını'' belirtti.

ABD ve İngiltere

İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret Beckett da İsrail'in Kana’daki saldırısının ''çok korkunç'' olduğunu söyledi. İsrail'i orantılı güç kullanması yönünde uyardıklarını söyleyen Beckett, uluslararası toplumdaki herkesin ateşkes görmek istediğini kaydetti.

İsrail’in operasyonlarına destek veren ABD ise Kana saldırısından sonra İsrail'i sivil kayıplar konusunda uyardı. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Kana saldırısının, sivil kayıplardan kaçınılması yönünde İsrail'in elinden gelen çabayı göstermesi gerekliliğini ortaya koyduğu belirtildi. Ancak Amerikan yönetimi, bölgede acilen ateşkese sağlanması yönünde çağrıda bulunmadı.

Arap dünyası öfkeli

Saldırı Arap dünyasında da tepkiyle karşılandı. İsrail'in suç işlediğini kaydeden Ürdün Kralı ise uluslararası sözleşmelerin tümünün ihlal edildiğini belirtti. Kral Abdullah, acilen ateşkes ilan edilmesi çağrısını da yineledi. Kana saldırısını ''savaş suçu'' olarak niteleyen İslam Konferansı Örgütü de Lübnan'da ateşkes sağlanması için BM'yi harekete geçmeye çağırdı.

Filistin yönetimi de saldırıyı sert bir dille kınadı. Ayrıca Gazze'de toplanan binlerce Filistinli, İsrail'in Lübnan kasabası Kana'ya yaptığı kanlı saldırıyı protesto etti. Filistinli gruplar ise saldırının öcünü almak için yemin etti.

İsrail: Önceden uyardık

İsrail ise saldırıdan önce sivilleri uyardıklarını belirterek kendini savundu. İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz, Kana saldırısıyla ilgili soruşturma talimatı verirken, Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Gideon Meir ise Hizbullah'ın, kendi sivil halkını ''insan kalkanı'' olarak kullandığını savundu. Meir, İsrail'in çocuklar ve sivillerin kaybından derin üzüntü duyduğunu, ''bunun, İsrail ordusunun da ilkelerine aykırı olduğunu'' söyledi.

İsrail ateşkes çağrılarına da olumlu yanıt vermiyor. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, ''Lübnan harekatında hedeflediklerini gerçekleştirmeden, hiçbir şekilde ateşkese yanaşmayacaklarını'' söyledi.

Lübnan’ın tutumu sertleşti

Lübnan yönetimi ise saldırının ardından tutumunu sertleştirdi. Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'la yapmayı plandığı görüşmeyi Kana saldırısının ardından iptal etti. ''Ön koşulsuz ve acilen ateşkes sağlanması'' çağrısında bulunan Sinyora, ''İsrailli savaş suçluları kınanmadan ve ateşkes sağlanmadan, hiçbir görüşme yapmayacağım'' dedi.

Kana’da saldırının ardından yerle bir olan binaların enkazından kurtarma çalışmalarının ise devam ettiği bildiriliyor. Enkazdan şimdiye kadar 37’si çocuk 55 kişinin cesedinin çıkarıldığı kaydedildi. Ölenler arasında çok sayıda yaşlı kadın ve erkek bulunuyor. 750 binden fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı Lübnan'da, daha binlercesinin ülkenin güneyinde mahsur kaldığı belirtiliyor.