1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bülent Şık kanser araştırması nedeniyle yargı önünde

7 Şubat 2019

Kanser raporunu açıkladığı için hakkında soruşturma açılan bilim insanı Bülent Şık hakim karşısında. Şık, rapora konu olan bölgelerde kirliliğin sürdüğüne dikkat çekti.

https://p.dw.com/p/3CtOv
Bülent Şık
Bülent ŞıkFotoğraf: DW

Gizli kanser raporunu açıkladığı için yargılanıyor

Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen, Kocaeli, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Antalya'daki kanser vakalarının endüstriyel çevre kirliliğiyle bağını ortaya koyan projenin sonuçlarını açıkladığı için hakkında dava açılan bilim insanı Bülent Şık, bugün hakim karşısında. Yasaklanan gizli bilgileri açıklama, yasaklanan gizli bilgileri temin etme ve göreve ilişkin sırrı açıklamakla suçlanan Şık'ın 5 yıldan 12 yıla kadar hapsi isteniyor. Şık yargılanırken, araştırma sonuçlarının ortaya koyduğu kansere yol açan çevresel tahribat devam ediyor. Dolayısıyla dava, halk sağlığını korumak konusunda farkındalık yaratmak açısından önem taşıyor.

Araştırma sonuçları riske işaret ediyor

Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden biri, Kocaeli Dilovası’nda her üç ölümden biri, Antalya’da ise her 10 ölümden birinin kanserden kaynaklandığı medyaya yansımıştı. Ancak bununla ilgili net bilgi yok. Bu bölgelerde kanserlerin görülme sıklığı, hangi yaş grubunda hangi kanserlerin daha çok görüldüğü bilgisi Sağlık Bakanlığı’nda bulunuyor. Sağlık Bakanlığı bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmıyor. 

Kanserden ölüm oranlarının yüksek olması nedeniyle Sağlık Bakanlığı, 2011-2016 yılları arasında Kocaeli, Ergene çayı havzasındaki Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Antalya'da kansere neden olan çevresel kirleticilerin araştırıldığı bir proje başlattı. Antalya ilinin bir kıyaslama ili olarak seçildiği çalışma, diğer dört ildeki yaygın kirliliğin endüstriyel faaliyetle bir bağı olup olmadığını ortaya koymayı amaçlıyordu. Yürütülen çalışmalar sonucu özellikle Ergene havzasında endüstriyel faaliyetler nedeniyle yaygın bir çevre kirlenmesi olduğu ortaya çıktı. Çeşitli gıdalarda ve içme suyu olarak kullanılan bazı su kaynaklarında pestisitler, ağır metaller gibi toksik bileşiklerin yüksek düzeyde kalıntıları tespit edildi. Bazı yerleşim bölgelerindeki suların kurşun, alüminyum, krom ve arsenik kirliliği nedeniyle içilemez durumda olduğu belirlendi.

Çeşitli üniversitelerden bilim insanları ve bakanlık personelinin görev aldığı projede, o dönem Akdeniz Üniversitesi'nde görev yapan Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık da bulunuyordu. Ancak Şık, barış bildirisine imza attığı gerekçesiyle Ocak 2016'da görev aldığı projelerden çıkartıldı. Aynı yılın sonunda üniversiteden ihraç edildi.

Şık: Önlem alınmadı, gizlendi

Bülent Şık'ın verdiği bilgilere göre, araştırma projesinin sona ermesinin üzerinden üç yıldan fazla zaman geçmesine rağmen Sağlık Bakanlığı’ndan ne bir açıklama yapıldı ne de araştırma bulguları kullanılıp önlem alındı. Bulguların kamu kurumlarına da gönderilmediğini belirten Şık, Sağlık Bakanlığı'ndan Tarım Bakanlığı, il ve ilçe yönetimleri, yerel yönetimler ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na "önlem alın yazısı" gitmediğini belirtiyor.

Önlem alınmadı, gizlendi

Verileri kamuoyuyla paylaşan bilim insanı Bülent Şık şimdi yargı süreciyle karşı karşıya. Akdeniz Üniversitesi ile yapılan protokole, yetkili makamın izni olmadıkça araştırmanın sonuçlarının açıklanamayacağı hükmü de konulmuştu. Bülent Şık, araştırma sonuçlarını Nisan 2018'de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Türkiye'yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi" başlıklı yazı dizisinde paylaştı. Sağlık Bakanlığı, Şık hakkında suç duyurusunda bulundu.

Halkı infiale sevk etmek

İstanbul Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, halkı infiale sevk edecek şekilde yayımlanan yazı sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğu anlatılarak "Bülent Şık'ın, görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği, gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran, yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı, niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin ederek, Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı, bu nedenle atılı suçları işlediği anlaşılmaktadır” denildi.

"Beraat çözüm değil"

Bülent Şık ise mesleki sorumluğunu yerine getirmekte kararlı. DW Türkçe'ye konuşan Şık, beraat etse bile bunun sorunun çözüldüğü anlamına gelmeyeceğini vurguluyor. Söz konusu bölgelerde halen kirliliğin devam ettiğine dikkat çeken Şık, konuya çözüm üretecek kurumların sessizleştiği bu ortamda, herkesin, ekolojik tahribatın sofrasına kadar geldiğini bilerek ve düşünerek hareket etmesi gerektiği görüşünde.

Bilim insanı sorumluluğu

Konuyla ilgili DW Türkçe'ye konuşan Şık'ın avukatlarından Can Atalay da "Bu dava esas olarak halk sağlığı meselesinin ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın öneminin Türkiye düzeyinde bir kere daha gündem olmasına önayak oldu ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile üniversitelerden atılan bilim insanlarının bu ülke için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi” diyor.

Bülent Şık'ın, duruşmada, gerek Sağlık Bakanlığı'nın çalışmasında yer alan verileri, gerek kendi çalışmasını mahkeme ve Türk kamuoyunun bilgisine sunacağını söyleyen Atalay, Şık'ın bilim insanı sorumluluğuyla davrandığının ve davranmayı sürdürdüğünün altını çiziyor: "Bülent Şık esas olarak başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere kamu idaresinin yapması gereken bir işi yaparak bir bilim insanı sorumluluğu ile davrandı. Ergene havzası ve Kocaeli'deki kanserojen oran riskinin gizlenmesi değil, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekir. Bugün duruşma salonunda Bülent Şık bu sorumluluğu yerine getirmeye devam edecek.”

Pelin Ünker / İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe