1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Katılımcı listesi tartışma yarattı

2 Ocak 2014

Suriye barış konferansına geri sayım başladı. 22 Ocak’ta İsviçre’nin Montrö kentinde yapılması planlanan ilk görüşmenin geçici katılımcılar listesinde İran’ın yer almaması tartışmalara yol açtı.

https://p.dw.com/p/1Aka1
Fotoğraf: Getty Images

ABD ve Rusya’nın girişimiyle hazırlıkları başlayan ve Suriye’deki iç savaşı sona erdirmeyi hedefleyen Uluslararası Cenevre 2 Barış Konferansı aylarca sürekli ertelendi. Başlıca nedeni ise Suriye hükümeti ya da muhaliflerin katılımcılar ve koşullar konusundaki itirazları oldu. Son olarak konferansın 22 Ocak’ta İsviçre’nin Montrö (Montreux) kentinde düzenlenmesi kararlaştırıldı. İlk olarak Montrö'de 30'dan fazla ülkenin dışişleri bakanlarının Esad yönetimi ve Suriyeli muhaliflerin temsilcileri ile bir araya gelmesi, görüşmelere daha sonra Cenevre'de kapalı kapılar ardında devam edilmesi bekleniyor. Ancak Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar El İbrahimi’nin katılımcılarla ilgili aralık ayında açıkladığı geçici listede Tahran’dan temsilcilerin bulunmaması tartışmaları yeniden alevlendirdi.

İran'dan bir heyetin konferansa katılımını BM de destekliyor. BM Genel Sekreteri bizzat bir açıklama yaparak İran’ın önemli bir bölgesel güç olduğuna dikkat çekmiş ve bu nedenle Tahran’ın katılımının ‚mantıklı, pratik ve akılcı‘ olacağını kaydetmişti. Suriye de müttefiki İran’ın görüşmelere katılmasında ısrarcı. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, İran’ın katılımından yana olduklarını, ABD ve muhaliflerin Tahran’ı dışarıda bırakma isteğinin mantık dışı olduğunu belirtmişti.

"İran kilit rol oynuyor"

Mainz Üniversitesi Arap Dünyası Araştırmalar Merkezi Başkanı Günter Meyer, İran‘ın Suriye’deki rolüne dikkat çekiyor ve "İran’ın desteği olmadan Esad’ın bu kadar uzun süre iktidarda kalma şansı olmazdı” diyor.

Bu desteğin nedeni ise İran ve Suriye arasındaki stratejik ortaklık. İki ülke 2006 yılında imzaladıkları askerî pakt ile kriz durumlarında birbirine destek yükümlülüğü altına girmişti. Amerikan istihbaratına göre İran, hava yoluyla Esad’ın birliklerine silah sevkiyatı yapıyor. Meyer, İran’ın doğrudan asker gönderip göndermediğinin bilinmediğini, ancak İran ordusundan elit askerlerin Esad’ın askerlerini eğitmek üzere Suriye’ye gönderildiğinin tahmin edildiğini belirtiyor. Alman uzman ayrıca İran’ın, Esad tarafında çarpışan Iraklı askerleri de eğittiğine dair işaretler bulunduğunu söylüyor.

Almanya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Bilim ve Politika Vakfı’ndan Ortadoğu uzmanı Volker Perthes de İran’ın İsviçre’deki konferansa katılımının önemine dikkat çekiyor ve ekliyor: “İran, Suriye’deki sorunun bir parçasıdır. Aynı Suudi Arabistan ve Katar gibi. Eğer sorunun parçası olan birinin çözümün bir parçası olmasını istiyorsanız, onu yanınıza almanız gerekir.“

"Suudiler karşı çıkıyor"

İran yönetiminin de çözümün parçası olma isteği açıkça görülüyor. İran hükümeti Suriye’deki iç savaşta arabuluculuk yapmayı kendi teklif etmiş, Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, „Tüm taraflar pragmatik bir çözüme istekliyse o zaman İran’ın da konferansta yer alması gerekir“ açıklaması yapmıştı.

İran’ın Suriye barış sürecine katılımına karşı çıkanların başındaysa ABD ve Suudi Arabistan geliyor. Siyaset bilimci Volker Perthes, Suudi Arabistan’ın Esad’ı devirmeye kararlı ve ısrarlı olduğunu, ancak ABD’nin ikna edilme şansının bulunduğunu belirtiyor. Perthes, "ABD İran’ın katılımına tümden karşı değil aslında. Sadece diğerlerine göre daha şüpheciler. ABD ile müzakerelerde hareket alanı var diye düşünüyorum“ diyor.

Ortak düşman: Radikal İslamcılar

Bunda, haziran ayında göreve gelen yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin diyalog politikası ve son aylarda ABD-İran ilişkilerinde yaşanan yumuşamanın da etkisi olduğu düşünülüyor. Mainz Üniversitesi Arap Dünyası Araştırmalar Merkezi Başkanı Günter Meyer, ABD Başkanı Barack Obama’nın barışçı bir çözüm için elinden gelen her şeyi yapacağı görüşünde. Alman uzmanlar Meyer ve Perthes, İran ile diğer taraf ülkeler arasındaki tüm görüş ayrılıklarına rağmen ortak çıkarların giderek arttığı konusunda hemfikirler. Suriye’de radikal İslamcı grupların daha da güçlenmesini kimsenin istemediğini belirten uzmanlar, bu bağlamda İran, Suudi Arabistan, ABD, ama aynı zamanda Rusya ve Avrupa’nın da ortak bir düşmanı olduğuna dikkat çekiyor. Alman uzmanlar bu durumun İran’ın barış sürecine katılım şansını artırabileceğini düşünüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Najima El Moussaoui / Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Başak Özay