1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kimyasal silah korkusu

22 Ağustos 2012

Suriye’ye askeri bir operasyon düzenlenmesi olasılığı, Obama’nın açıklamalarının ardından daha yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Şam'ın kimyasal silah tehdidi uluslararası toplumu endişelendiriyor.

https://p.dw.com/p/15u7T
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Suriye devlet medyasına göre, Esad rejiminin kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğu yönündeki tartışma hakkında çokça konuşulan ve yalanlar söylenen bir mesele.

Gerçekten de hiç kimse rejimin elindeki silahlara ilişkin net bir bilgiye sahip değil. Ancak üzerindeki sır perdesi aralanmamış olsa da kesin olan şu ki; Esad rejiminin gizli cephaneliği ile ilgili öne sürülen her iddia uluslararası toplumda büyük endişe yaratıyor. Özellikle de bölge ülkeleri arasında.

Ürdün Kralı Abdullah da kaygılı. Kral Abdullah, "Kimyasal silahlar herkesi ürkütüyor. Özellikle de yanlış kişilerin elindeyse ve kim oldukları belli olmayan isyancılar ya da bu silahların masum insanlara karşı kullanılması söz konusuysa. Biz siyasî bir çözüm arayışı içindeyiz. Esad’ın bu silahları kullanmaya kalkışması halinde, uluslararası toplumun buna tepki göstermesi gerekir. Esad’ın bunun büyük bir hata olacağını anlamasını umuyorum. Bu silahlar isyancıların eline geçerse, durum daha da karmaşık bir hâl alır“ diyor.



Suriye antlaşmaya taraf değil

Birçok ülke tarafından kullanımı yasaklanan bu silahların türleri, kapsamı ve ne şekilde depolandıklarına ilişkin çok az bilgi bulunuyor. Öte yandan Esad rejimi kimyasal silahların yasaklanmasını öngören uluslararası antlaşmaya taraf olan ülkalar arasında yer almıyor. Bu da kuşkuları artıran başlıca etken.

Batılı istihbarat servislerinin tahminlerine göre, Suriye’de 4 ila 5 kimyasal silah fabrikası bulunuyor ve Esad rejmi bu şekilde yaklaşık bin tonluk savaş malzemesine sahip olmuş. Kimyasal silah cephaneliğinin rejime bağlı güçler tarafından korunduğu da ortaya atılan iddialar arasında.

Halepçe'yi hatırlatıyor

Tabun, sarin ve hardal gazı… Bu zehirli gazlar, 1988’de dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin tarafından Halepçe’de Kürtlere karşı kullanılmıştı. Halepçe sokaklarında binlerce kişi zehirlenerek acı içinde can vermişti.

Şam’daki rejim de Esad’ın yakın çevresine düzenlenen saldırının ardından Temmuz ayının ortalarında Pandora’nın Kutusu’nu açabileceği tehdidinde bulundu. Paniğe yol açan bu açıklama, uluslararası medyada yer alan haberler ve Suriye’den kaçanların beyanlarıyla da iyice alevlendi.

Şam'ın açıklaması



Tepkilerin büyümesi üzerinde Şam yönetimi Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cihad Makdisi aracılığı ile Batı’ya şu mesajı verdi. Makdisi, "Suriye'nin elindeki konvansiyonel olmayan silahlar ya da kitle imha silahları hiçbir zaman, vurguluyorum, hiçbir zaman içinde bulunduğumuz krizde sivillere karşı kullanılmayacaktır. Krizin büyümesi gibi bir durum halinde de, hiçbir koşulda kullanılmayacaklardır“ dedi.

Ürdün Kralı Abdullah
Ürdün Kralı AbdullahFotoğraf: picture alliance/dpa

Suriyeli yetkili, bu sözlerinin ardından tehditlerini sürdürmüş ve bu silahların Suriye’ye dışarıdan bir saldırı düzenlenmesi durumunda kullanılacağını sözlerine eklemişti. Beşar Esad’a göre ise bu tartışmanın temelinde başka bir amaç yatıyor.

Esad, Suriye'ye yönelik bir askeri operasyonu gerekçelendirmek için kimyasal silahlarla ilgili bir tartışma başlatıldığı kanısında.

Peki Esad’ın tartışmaya açık bu ifadelerini dünya kamuoyu nasıl yorumluyor? Şam bu silahları gerçekten sivil halka karşı kullanmayacak mı? Ya da bu sadece bir tehdit mi?

Suriye'de durum farklı

Ortaya çıkan tablo, 2003 yılında Irak işgal edilmeden önce yaşananları hatırlatıyor. ABD ve müttefikleri, Saddam’ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu öne sürerek Irak’a askeri operasyon düzenlemişlerdi. Ancak iddia edilen silahların varlığı Irak’ta daha sonra ortaya çıkarılamadı.

Durum Suriye için ise biraz farklı. Şam yönetiminin kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğu bir gerçek. Obama’nın askeri operasyon tehdidi de aynı şekilde... Ancak ülkenin çeşitli yerlerinde gizlenmiş olan bu silahlara nasıl ulaşılacağı ve imha edileceği ise şimdilik bilinmiyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Ulrich Leidholdt, Çeviri: Hülya Köylü

Editör: Ahmet Günaltay