1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kongo yeni bir başlangıca hazırlanıyor

Derleyen: Ayşe Tekin27 Temmuz 2006

Komutasını Almanya’nın üstlendiği AB birliklerinin gözetiminde Pazar günü seçimlerin yapılacağı Kongo, yeni bir başlagıç yapmaya hazırlanıyor. Ancak politik gözlemciler halkın büyük umut bağladığı seçimlerden sonra hayal kırıklığının da büyük olmasından endişe ediyorlar.

https://p.dw.com/p/AZmQ
Kongo'da 25 milyon seçmen bu pazar sandık başına gidiyor
Kongo'da 25 milyon seçmen bu pazar sandık başına gidiyorFotoğraf: AP

Kongo’daki seçimler, BM’nin desteklediği en pahalı seçimler olacak. Uluslararası toplum, 40 yıl süren iç savaştan sonra Kongo’nun yeni bir demokratik başlangıç yapmasını mümkün kılmak için 400 milyon dolar harcamayı göze aldı. Afrika’nın en büyük ülkelerinden biri olan Kongo’daki 25 milyon seçmen, bu Pazar sandık başına gidecek ve hem devlet başkanını hem de parlamentoyu seçecek.

16. yüzyılda esir tüccarlarının sömürdüğü Kongo, 19. yüzyılda bu kez Belçika’nın sömürgesi olmuştu. Belçika Kralı II. Leopold’un iktidarda olduğu sürece ülkenin yeraltı zenginlikleri Avrupa’ya taşındı. Kongo bağımsızlığını, 20. yüzyılın ortasından sonra, ancak 1960’da kazandı.

İlk seçimi kazanan Başbakan Patrice Lumumba da Belçika’nın seyirci kaldığı bir cinayete kurban gidince, Mobutu Sese Seko iktidara el koydu ve 32 yıllık diktatörlük şimdiki başkan Joseph Kabila’nın babası Laurent Desire Kabila başkanlığındaki Demokratik Güçler Birliği tarafından devrildi. Kabila’nın iktidarı da ülkeye barış getirmedi, 2001 yılında öldürülmesinden sonra da görevi oğlu Joseph Kabila devraldı.

Kabila’nın şansı

Devlet Başkanlığı basın sözcüsü Henri Meva Sakanyi ise oğul Kabila’nın tekrar seçileceğinden umutlu. Sakanyi, “Kabila’dan başka hiç kimse, Uganda ve Ruanda ile barış anlaşması imzalayamadı. Adaylar arasında o Kongo’ya dışardan bir saldırı olmamasını garanti eden tek kişi o” diyor.

Ancak muhalefet güçleri iktidarın babadan oğula geçmesinden memnun değil. Eski isyancı gruplardan Kongo Demokrasi Grubu adına aday olan Başkan Yardımcısı Azarias Ruberwa, barış anlaşmalarından daha fazla şey yapılması gerektiği görüşünde. İstihdamı arttırmak gerektiğine değinen Ruberwa, “Kamu sektörünün yeniden canlanması gerek. Gümrük ve vergi gelirlerinin iki, hatta dört katına çıkması gerek” diyor.

BM askerlerinin imajı

Kongo’da ekonomik sorunların yanı sıra, en büyük sorun güvenlik, hala ülkenin dört bir yanında silahlı milislerin sözü geçiyor. BM misyonu MONUC’un 17 bin askeri silahsızlandırma faaliyetini devam ettirse de merkezi hükümet, ülkenin tamanına özellikle de doğusuna hakim değil. BM askerleri, 2003 yılında Doğu Kongo’da bir katliamı önleyemedikleri gibi, genç kız ve kadınları cinsel yönden istismar ettikleri haberleri ile Kongo’daki imajlarını yerle bir ettiler.

Halk bu yüzden seçimler için ülkeye gelen Avrupalı askerlere de pek iyi gözle bakmıyor. Politik gözlemciler halkın büyük umut bağladığı seçimlerden sonra hayal kırıklığının da büyük olmasından endişe ediyorlar. Kinşasa’daki Alman Vakfı Konrad Adenauer Stiftung’un yöneticisi Andrea Ellen Ostheimer seçim sonuçlarının garanti olmadığı görüşünde.

Ostheimer’ın değerlendirmesi şöyle: “Bence seçimin sonucu açık. 33 tane başkan adayı var, 500 sandalyelik parlamento için 9584 aday yarışıyor. Kongo’daki partilerin çeşitliliği belki Afrika’nın diğer ülkelerine göre demokrasi açısından bir avantaj. Sadece bu aday çokluğu bile sonucun açık olduğunu gösteriyor. Kabila’nın çoğunluğu sağlaması zor olabilir, hatta sonuç ikinci tura bile kalabilir.”

Açlık kol geziyor

Seçimler açlık ve hastalıklarla mücadele etmek zorunda olan Kongolular’ın beklentilerini karşılayabilecek mi, bunu zaman gösterecek. İnsani yardım örgütlerinin tahminlerine göre, Kongo’da günde en azından 1200 kişi açlık ve hastalıklardan yaşamını yitiriyor.