1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kuzey Kore görüşmeleri

3 Şubat 2004
https://p.dw.com/p/Aa60

Kuzey Kore’nin nükleer programıyla konusunda gösterilen çabalar nihayet sonuç verdi. Çokuluslu görüşmelerin 25 Şubat’ta yeniden başlayacağı bildirildi. İki Kore, Çin, Japonya, Rusya ve ABD arasında geçtiğimiz yıl yapılan görüşmelerin ilk turunda sonuç alınamamıştı. Özellikle Washington yönetimi, Pyöngyang’ın nükleer programını biran önce durdurmasını talep ediyor. Kuzey Kore’nin, geçen ay belli koşullar altında bu talebi yerine getirebileceğine dair açıklaması şaşkınlık yaratmıştı. Son gelişmeler de bu açıklamanın devamı sayılıyor. DW’den Rainer Sollich yorumunda Pyöngyang’ın tavrında ne kadar samimi olduğunu değerlendiriyor...

"Kuzey Kore, bir konuda pazarlık yapmaya kalkışırsa, işin içinde dalavere var demektir. Bunun en son örneği, Komünist rejimin Birleşik Amerikalı bağımsız bir uzmanlar heyetinin, ülkeye girmesine izin verdiğinde yaşandı. Tartışmalı Yongbyon nükleer tesisini gezen uzmanlara, şüpheli bir muhafaza gösterildi. Söz konusu kazanda plütonyum bulunduğu iddia edilerek Washington yönetimi pazarlığa davet edildi. Amerikalı uzmanlara bu iddianın doğruluğunu sınama imkanı ise verilmedi.

Pyöngyang’ın geçen ay yaptığı açıklamanın ciddiyeti tartışılır. Çünkü nükleer programına son verme konusunda sürekli tutarsız açıklamalar yapan Kuzey Kore, adeta poker oynayarak karşısındakini şaşırtmayı amaçlıyor. Diğer taraftan bu, hiçbir zaman elindeki kağıtlara baktırmayacağı anlamına geliyor.

Amerikalılar, 25 Şubat’ta Pekin’de başlayacak çokuluslu görüşmelerde gözlerini dört açmalı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey, Pyöngyang’ın nükleer potansiyeli atom silahlarının yayılmasını önleme savaşındaki en büyük tehlike olarak niteliyor.

Buna rağmen, ABD aldatılmamaya dikkat etmeli. Önereceği gıda yardımı mı olacak, yoksa saldırmazlık garantisi ya da yaptırımların kaldırılması mı, ne olursa olsun, karşılığında Kuzey Kore’ye nükleer programından tamamen vazgeçmesini ve denetimlere izin vermesini şart koşmalı.

Bir değişimden bahsetmek için daha çok erken. Bununla beraber küçük umut ışığı var. Kuzey Kore’nin şu an büyük bir açlık sıkıntısı içinde olduğu biliniyor. Pyöngyang yönetimini, belki halkının çektiği açlık pek ilgilendirmiyor. Ama Kuzey Kore, bu tür kronik sosyal sorunların, rejimlerin geleceğini tehlikeye düşürdüğünü unutmamalı. Bu gerçek, ayrıca ABD’nin pazarlık gücünü arttırabilir.

Görüşmelerin başlaması için Çin’in göstediği çaba da umut veriyor. Pekin, altı ülkeyi ikinci kez misafir etmeye hazırlanıyor. Bu görüşmelere büyük prestij yaptırımı yapan Çin’in Kuzey Kore’ye ekonomik baskı uyguladığı söylentileri dolaşıyor. Çin Halk Cumhuriyeti, hala Pyöngyang üzerindeki en etkili ülke konumunda. Bölgede silahlanma yarışı artsa bile bir nükleer gücün komşusu olmak Pekin’in menfaatine değil."