Latin Amerika'da bağımsız kiliselerde patlama
8 Nisan 2005Latin Amerika’da İspanyolca konuşulan 18 ülkenin 8’inde, halkın yüzde 90’lık bölümü Katolik inanca mensup. Bu ülkelerde Protestanlar’ın oranı ise genelde yüzde 10’un altında. Ancak Katolik nüfus hızla geriliyor. Brezilyalı tarikat uzmanı Walter Schreiber, bu gelişmede, fundemantalist kampta yer alan bağımsız kiliselerin önemli rol oynadığına dikkat çekerek şunları söylüyor:
“Bağımsız kiliselerde, kişinin Tanrı sevgisine layık olduğu, sosyal statüsünün yükseleceği gibi konular üzerinde duruluyor. Bağımsız kiliseye giden kişi, iş bulmak, borçlarını azaltmak, hastalığına şifa bulmak için tanrıya dua ediyor.“
Büyük kısmının, merkezi ABD’de bulunan bağımsız kiliseler, Latin Amerika’da hızla gelişiyor. Örneğin, Guatemala’da halkın yüzde 20’si Katolik Kilisesi’ni terk ederek bu kiliselere yöneldi. Brezilya’nın Sao Paolo Başpiskoposu Claudio Hummes de Katolik Kilisesi’nin gerilediğini kabul ediyor.
Brezilya ilk sırada
Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Brezilya, Katolik mezhebinden bağımsız kiliselere yönelme eğiliminin bariz şekilde gözlendiği ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. 1950’den günümüze, Katolikler’in nüfus içindeki oranı yüzde 93’ten yüzde 73’e geriledi; aynı zaman diliminde bağımsız kiliselere mensupların oranı ise yüzde 3’ten yüzde 157e tırmandı. Brezilyalı rahip Walter Schreiber bu konuda şunları söylüyor:
“Brezilya’da gençlerin çok büyük kısmı artık kiliseye gitmiyor. Bu gençler nasıl bir eğitim alıyor, onlara hangi etik değerler kazandırılıyor? Özellikle uyuşturucu trafiğinin yön verdiği, şiddetin hakim olduğu favelaları, gecekondu bölgelerindeki durumu kaygı verici görüyorum.“
Rahipler kaygılı
Katolik Kilisesi’nin özellikle Brezilya’da hızla erimesinin nedenlerinden biri de bu dünyanın sorunlarını ahirete devretmesi. Oysa bağımsız kiliseler, neredeyse yeryüzündeki cenneti vadediyor. Bağımsız kiliseleri eleştiren rahip Schreiber, bu kiliselerin neoliberal bir düşünceyle dini yansıtlarını savunarak sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Hastalığı ele alalım: Hastalık, aslında insan varlığının bir parçasıdır. Hastanın, tedavi olması için, hastalığını yenebilmesi ya da tedavi mümkün değilse, kişinin bu hastalıkla nasıl birlikte yaşayabileceği üzerinde durmak gerekir. Oysa bağımsız kiliselerde zaman zaman hastalara, ‚Yeterince inanç sahibi olmadığın için hastasın’ diye çıkışılıyor. Bu kişiler ise dengelerini kaybedebiliyorlar.“