1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Merkel'in Türkiye ikilemi

Baha Güngör / İstanbul6 Ekim 2006

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye gezisi hem Alman hem de Türk basını tarafından yakından takip ediliyor. Merkel, Türkiye’de verdiği mesajlarda, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda verilen sözleri yerine getireceklerini söyledi. DW Türkçe Servisi Şefi Baha Güngör’ün yorumu...

https://p.dw.com/p/AZny

“Angela Merkel’in muhalefetteyken Türkiye’ye ilişkin olarak ileri sürdüğü görüşlerde, iktidar sorumluluğunu üstlenmesiyle birlikte bir yumuşama olması zaten bekleniyordu. Bu nedenle de başbakan olarak ilk Türkiye gezisinde Merkel, Türkiye’nin AB’ye tam üye değil de imtiyazlı ortak olmasını savunmaktan imtina etti; Türkiye-AB yakınlaşmasının önemini vurguladı.

Elbette Merkel, kendisinden bir gün önce Türkiye’ye gelen ve Türkiye’nin Avrupa’daki barış ve istikrar açısından vazgeçilmez olduğunun altını çizen Sosyal Demokrat (SPD) Çevre Bakanı Sigmar Gabriel kadar Türkiye’nin AB’ye üye olması için reklam yapmadı. Ama Merkel en azından, Almanya’nın, Türkiye’nin AB ve AB standartlarına ulaşmadaki çabasına destek verdiğini söyledi.

Türkiye - Almanya ilişkilerinin durumu hala tam olarak netlik kazanmış değil. Merkel’in işinin hiç kolay olmadığını da teslim etmek gerek. Zira birçok sebepten ötürü Türkiye’ye karşı cephe almış olan Hıristiyan Demokrat Birlik’in lideri. Üstelik Hıristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) ‘küçük kardeşi’ Bavyera Eyaleti’nde iktidarda bulunan Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU), Türkiye’nin AB’ye girmesine tamamen karşı.

Hıristiyan Demokrat cepheden sık sık Türkiye ile AB arasındaki müzarekerelere son verilmesini isteyen sesler yükseliyor. Öte yandan, başbakan olarak Merkel, partilerüstü bir politika izlemek ve devlet adamlarından beklendiği üzere, ileri görüşlülük sergilemekle yükümlü; ki bu da Türkiye’nin Avrupa’nın dış ve güvenlik siyasetine entegre edilmesini gerektiriyor.

Bununla birlikte Merkel, Almanya’daki Türklerin topluma uyumu meselesinde ortaya çıkan sorunların çözümünde, kültürler ve dinlerarası diyalog konusunda hayli tecrübe sahibi olan Türkiye’den medet umuyor.

Aslına bakılırsa, Almanya eski başbakanı Helmut Kohl’dan 13 yıl sonra Hıristiyan Demokratların en üst düzeyde temsilcisi olarak Türkiye’ye gelen Merkel’in ziyaretinin zamanlaması, iç politik konjonktür açısından talihsizdi. Almanya Başbakanı’nın gezisi, ülkede laiklik, irticai tehlike ve AB taraftarlarıyla AB karşıtlarının tartışmalarına denk geldi.

Bu arada Almanya Başbakanı’nın toplam 26 saatlik ziyareti sırasında, dini cemaatlerin temsilcileri dışında, ne muhalefet liderleriyle ne de sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşmesi, Merkel’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini iç politik emelleri doğrultusunda kullanmasına izin verdiği yönünde haklı eleştirilere sebep oldu.

Ayrıca Merkel’in, AKP İstanbul İl Teşkilatı tarafından düzenlenen ve 1500 kişinin davetli olduğu iftar yemeğine katılması da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile görüşme süresini kısıtlı tutmasına yol açtı. Bunun üzerinde de Cumhurbaşkanı Sezer, Devlet Bakanı Ali Babacan’ı, Merkel’in önünde, en yüksek devlet makamanına daha fazla saygı göstermesi için uyardı.

Cumhurbaşkanı Sezer’in dikkat çektiği bir başka nokta da Merkel’in onuruna iftar yemeği verilmesinin, Türkiye’nin çağdaş ve laik imajını zedelediğiydi. Merkel, Erdoğan’in istediği ama laiklik ve çoğulcu demokrasiyi benimsemiş Türkiye’nin büyük bir bölümünün onaylamadığı bir Türkiye gördü. Erdoğan’ın Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Çankaya’ya çıkmak istediği ve böylece Türkiye tarihinde ilk kez türbanlı birinin ’first lady’ olabileceği sır değil artık.

Kıbrıs sorunu gibi tartışlmalı meseleler, Merkel’in ziyaretinde dikkatlice ele alındı. Erdoğan, Kuzey Kıbrıs’a yönelik izolasyonlar kaldırılmadıkça, Gümrük Birliği Ek Protokolü’nün Güney Kıbrıs’a uygulanmasının mümkün olmadığını yineledi. Amaç, iki tarafın da kabul edebileceği ve böylece Almanya’nın 1 Ocak itibarıyla üstleneceği AB Konseyi dönem başkanlığı sürecindeki yükünü hafifletecek bir Kıbrıs paketi oluşturmak. Erdoğan ve Merkel görüşmesinde, kadının toplum ve devlet içindeki yeri ile Almanya’daki Türklerin entegrasyon kapasitelerinin artırılması konuları da ön plana çıktı.”