1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

MHP niye destekliyor?

16 Ocak 2017

MHP yönetimi, parti içi muhalefet kadar tabanına da anayasa değişikliğine neden destek verdiğini açıklamaya çalışıyor. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/2Vpkh
Türkei der Abgeordnete der Partei der Nationalistischen Bewegung Ismet Büyükataman
Fotoğraf: MHP

Anayasa değişikliği paketinde hükümete destek veren tek parti MHP oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hem meclisteki oylamalarda hem de referandumda oyunun renginin ‘evet’ olacağını açıklaması partisinin içinde bile büyük eleştiri aldı.  MHP yönetimi, parti içi muhalefet kadar tabanına da anayasa değişikliğine neden destek verdiğini açıklamaya çalışıyor. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı. 

DW Türkçe: MHP, anayasa değişikliğini neden destekliyor?

İsmet Büyükataman: Herkes bir sistem, rejim değişikliğinden söz ediyor ama öyle değil. Anayasa değişikliği paketi Türkiye'de hükümet etme biçimini değiştiriyor. Ve biz bunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığını gördük. MHP olarak baştan beri içi doldurulmuş bir parlamenter sistem istedik. Başkanlığa karşı çıktık. 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’nin şartları değişti. Türkiye’nin acilen sistem tartışmalarından çıkması gereği ortaya doğdu. Biz de yaşanan sistem krizinin bitmesini istiyoruz. Mevcut durumdaki uygulamalar anayasal bir zemine oturtulmazsa rejim bunalımı doğacağını söylüyoruz. Bu yüzden destekledik anayasa değişikliği paketini. Mevcut anayasa ihlal edilirken bunu en çok dillendirenin MHP olduğu unutulmasın. Bu ihlalleri ortadan kaldıracak olan da, bir anayasa değişikliğidir, meclisin bir formül geliştirmesidir. MHP’deki muhalif arkadaşlarımıza da saygı duyuyoruz. Kendi özgür iradelerini ortaya koyuyorlar ve MHP’nin demokrasi anlayışına örnek oluyorlar.

DW Türkçe: Cumhurbaşkanının yetkilerinin genişletilmesine büyük eleştiriler var. Anayasa değişikliği paketini incelerken ‘tek adam rejimi’ oluşturulduğu düşüncesine hiç kapılmadınız mı?

İsmet Büyükataman: Mevcut anayasanın bir darbe anayasası olduğunu herkes biliyor. Kenan Evren kendine uygun bir anayasa yapmıştı. Cumhurbaşkanının geniş yetkileri var ancak sorumluluğu nerdeyse hiç yok. Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetle yargılanabiliyor. Ama şimdi anayasa paketinde cumhurbaşkanının daha çok sorgulanabilir, yargılanabilir olduğu öngörüsünün yer aldığına dikkat çekmek gerek. Tek adam rejimi tartışmalarının temelinde de bir Erdoğan antipatisi yatıyor. Bu antipatinin kaynağı da büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı, üslubu. Bazen ölçüyü kaçıran, toplumda gerginliğe sebebiyet veren bu üslup tedirginlik yaratabiliyor. Tek adam rejimi tartışmalarının da bu tedirginliğin sonucu olduğunu görebiliyoruz. Yani meselenin gereğinden fazla hassasiyet oluşturmuş olması Erdoğan’ın yapısıyla ilgili. Sistemde tıkanıklar yaşanırken ne yazık ki muhalefet de bir proje koyamadı ortaya. Durum böyleyken sırf muhalefet etmek için anayasa değişikliği paketine yüklenmek yanlış oluyor.

DW Türkçe: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin anayasa paketinin meclisten geçmemesi durumunda erken seçime işaret ederek bu yöndeki tartışmaları başlatması da MHP’nin bir stratejisi mi, neyi hedefliyorsunuz?

İsmet Büyükataman: Çok mantıklı ve düzgün bir strateji izliyoruz. Şöyle ki Bahçeli, birilerinin görüp de görmezlikten gelmeyi tercih ettiği gerçeği dile getirmekten kaçınmadı. Bizim derdimiz sistemin, rejimin tıkanmaması. Bu yüzden anayasa değişikliği paketinin meclisten onay almasını ve sonrasında da referanduma gitmesini istiyoruz. Diyelim meclisten onay almadı, o zaman ne olacak? İşte o noktada da diyoruz ki, parlamento yine çözümsüzlüğü tercih etmiş oluyor, seçim de bir çıkış yoludur. Yani, herkesin aklına bir alternatifi de sokmuş oluyoruz. Demokraside çözüm üretmek siyasilerin işidir. İş bu kadar basitken neden Bahçeli eleştiriliyor bunu da halkımıza açıkça anlatacağız. Biz, başkanlığa zaten karşıyız. Sistem tıkanıklığının aşılmasından yana tercihte bulunuyoruz. Türkiye’nin şartlarını gözetiyoruz. Referandum gündeme gelirse vatandaşımızın kafasındaki bütün soruları yanıtlayacağız. Zaman zaman MHP’nin AKP’yle pazarlık yaptığına dair çirkin dedikodular yapılıyor. Biz, AKP’yi 15 yıllık iktidarı boyunca en çok tenkit etmiş partiyiz. AKP’ye dair dün ne söylemişsek, bugün de onu söylüyoruz. Ülkenin öncelikleri yüzünden yeni vaziyetler ortaya çıktı o kadar. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ülkedeki sistem krizinin bizi bir kaosa sürükleyeceğini gördük ve anayasa değişikliği paketini destekledik. MHP’nin tavrı, duruşu oldukça nettir ve halkımız da bizi anlamaktadır.

DW Türkçe: Anayasa değişikliğinin toplumdaki ayrışmayı körükleyeceğine dair iddialar var. Meclisteki kavgalı oturumların da bu iddiaları güçlendirdiği söyleniyor. Ayrışma endişeniz var mı?

Büyükataman: Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir endişemiz yok. Milletimizin sağduyusuna inanmak zorundayız. İş başa düştüğünde konuya şekil verecek olan da millet olacaktır. Bu yüzden olası bir referandumda sandığa gitmekten kaçınmayacaklar ve oylarını kullanacaklar. Toplumsal ayrışmanın olması söz konusu değil ancak bu süreçte herkesin, özellikle de siyasetçilerimizin ağzından çıkana dikkat etmesi gerekiyor. Toplumu kucaklayacak bir siyaset dilini kullanmalıyız. Mecliste kavgalar çıkıyor ama onu da vekil arkadaşlarımızın ülkenin geleceği adına karar verirken yaptıklarını unutmayalım. Kimsenin aymazlık içinde olacağını, bu kavgayı büyük bir kaosa dönüştüreceğini düşünmüyoruz.

DW Türkçe: Türkiye, OHAL’de bir anayasa değişikliğini mecliste oyluyor. Referandumun da OHAL’de yapılıp yapılmayacağı belli değil. Güvenlik endişesi yaşıyor musunuz?

Referandumda belki OHAL kaldırılmış olur. Onu bize zaman gösterecek ancak güçlü bir devletin mutlaka vatandaşların güvenliğini sağlaması ve onların güven içinde sandığa gitmesini temin etmesinden yanayız. Hükümetin bu noktada alacağı önlemleri kritik, hayati önemde sayıyoruz. Gereken yapılacaktır ancak bu süreçte tüm parti temsilcilerinin, milletvekillerinin kendine çeki düzen vermesi, toplumu ayrıştıracak söylemlerden, hareketlerden uzak durması şarttır. Herkese tarihi bir görev düşmektedir bu süreçte.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Hilal Köylü