1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Muhalif belediyelere “hizmet engeli” büyüyor

20 Nisan 2020

Salgında hizmeti sadece kendisinin ulaştırabileceğini savunan hükümet ile muhalif belediyeler arasında gerilim tırmanıyor. Siyaset bilimciler ise hükümetin "siyasi hesaplarından" halkın zarar gördüğü uyarısı yapıyor.

https://p.dw.com/p/3bBa8
Türkei Fotoreportage Instituionen
Fotoğraf: DW/U. Danisman

Muhalif belediyelerin halktan toplanacak bağışları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için açtığı banka hesaplarını bloke eden hükümet, bu belediyelerin halka maske ve ekmek dağıtmasını, sahra hastaneleri hazırlığına girmesini de engelledi.

Salgın günlerinde halka sadece valilikler ve kaymakamlıklar bünyesinde oluşturulan “vefa sosyal destek gruplarının” yardım götürebileceğini duyuran iktidar partisi AKP, CHP’li belediyeleri bu gruplara “paralel kurul” oluşturmakla suçladı.

AKP’li Mahir Ünal’ın "Pandemi ile mücadelede gördük ki bazı CHP’li belediyeler bu koordinasyonun bir parçası olmak yerine ayrı baş çekmeyi tercih ediyorlar” çıkışına, AKP’nin iktidar ortağı MHP’nin de tam destek vermesi Ankara’da siyasi kulisleri hareketlendirdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli “CHP, belediyeler kanalıyla yapmaya çalıştığı paralel uygulamaların altında kalacak” açıklamasıyla ana muhalefet partisini doğrudan hedef aldı. AKP ve MHP çevrelerinde CHP’ye dönük baskının daha da artacağının konuşulduğu Ankara’da, CHP cephesinden ise “Halka yardım ulaştırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Anayasal görevimizi yapıyoruz” sesleri yükseliyor.

Belediyelere kısıtlama: "AKP çekindiği yetkinin değil prestijin bölüşümü"

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, DW Türkçe’ye CHP’li Adana Belediyesi’nin sahra hastanesi kurma girişiminin, CHP’li Mersin Belediyesi’nin de sokağa çıkma yasağının uygulandığı hafta sonunda halka ekmek dağıtmasının iktidar tarafından engellendiğini hatırlattı.

Torun, “İstanbul’da Kadıköy Belediyesi’nin gezici araçla halka bando müziği ulaştırmasını da yasakladılar. Buna bile tahammül edemediler” derken, AKP ve MHP’nin salgın günlerinde halka hızlı ve kaliteli hizmet ulaştırmaktansa "siyasi prestij peşinde” olduğunu söylüyor.

Torun, “Tek adam rejiminin yansımalarını görüyoruz. Her şeyi kendisinin yapabileceğini, her şeyin kendi elinden geçmesi gerektiğini düşünen iktidar CHP’ye baskı yapmayı meşru hak sayıyor. Ama biz buna geçit vermeyeceğiz” çıkışı yapıyor.

AKP ile MHP’nin bir yandan salgını ‘birlik ve beraberlik’ stratejisiyle yenme mesajıyla halkla iletişim kurduğunu bir yandan ise muhalif belediyelere baskıyı artırdığını anlatan Torun, “Halkımız kimin ne yaptığını çok iyi biliyor. Tek adam rejimi bu salgında sadece kendisini düşündüğünü çok açıkça ortaya koymuştur” değerlendirmesi yapıyor.

Siyaset Bilimci Doç. Burak Bilgehan Özpek
Siyaset Bilimci Doç. Burak Bilgehan ÖzpekFotoğraf: Privat

"Yerel yönetimle rekabet”

AKP’nin salgın günlerinde muhalif belediyeler üzerinde baskıyı artırması siyaset bilimi uzmanlarına göre Türkiye’deki demokratik düzenin yaşadığı sıkıntılara işaret ediyor.

Siyaset Bilimci Doç. Burak Bilgehan Özpek, DW Türkçe’ye AKP'nin muhalif belediyeleri devlet aygıtının bir parçası olarak görmediği için Türkiye’de iktidar ve muhalefet arasındaki gerilimin salgın günlerinde daha da tırmandığını anlatıyor.

Özpek, “AKP, belediyelerin krizden doğan sorunları çözmeye dönük girişimlerini devlet otoritesine bir meydan okuma olarak görüyor. Oysa öyle bir şey yok. Belediyeler sadece vatandaşlara ihtiyacı olan hizmetleri sağlamaya çalışıyorlar. AKP ise bunu böyle algılamıyor” diyor.

AKP’nin yerel yönetimlerle rekabete girdiği için halkın daha düşük kalitede hizmet aldığını söyleyen Özpek, “Belediyelerin maske ya da ekmek dağıtması engellenmeseydi insanlar bu krizin etkilerini daha az hissedeceklerdi” değerlendirmesi yapıyor.

AKP’nin belediyelerle yetkiden çok prestij bölüşümünden yana olmadığını anlatan Özpek’e göre muhalif belediyeler üstündeki baskı önümüzdeki günlerde daha da artacak. Özpek, ancak bu süreçte yerel yönetimlerin başarılı hizmetlerinin öne çıktığını ve daha çok prestij kazandığını söylüyor.

Özpek hükümete “AKP’nin küçük siyasi hesaplardan vazgeçip belediyeleri de devlet aygıtının içinde görmesi iyi olur. Bu halkın aldığı hizmetlerin kalitesinin artmasını, salgının yarattığı krizin hafiflemesini de beraberinde getirir” tavsiyesinde bulunuyor.

Kentsel politika ve yerel yönetimler uzmanı Prof. Tarık Şengül
Kentsel politika ve yerel yönetimler uzmanı Prof. Tarık ŞengülFotoğraf: Privat

“Kendine referanslı haline gelme durumu”

Kentsel politika ve yerel yönetimler uzmanı Prof. Tarık Şengül de AKP’nin ekonomiden hukuka, medyadan spora her alanda "kuralları ve oyunu belirleme arzusu” içinde olduğunu anlatıyor ve bu arzunun "dayatmacılıkla” sonuçlandığını söylüyor.

Şengül, "AKP’nin bu anlayışına siyaset biliminde kendine referanslı hale gelme diyoruz. AKP kendi iç mantığıyla davranıyor ve kendisinden olmayanı düşman görme eğilimini sürdürüyor” derken, belediyelere karşı gösterilen tavrın bu eğilimin "en dramatik” örneklerinden biri olduğunu anlatıyor. Oysa ki belediyelerin anayasal kurumlar olarak görevlerini yaptığını, halka maske ve ekmek dağıtmak gibi temel ihtiyaç alanlarında hizmet götürdüklerini dile getiren Şengül, CHP’li belediyelere yasak getirilirken, AKP’li belediyelerin aynı hizmetleri yürütmesine ses çıkarılmamasının “anlamsız ve kabul edilemez” olduğunu dile getiriyor.

Şengül, "Meselenin asıl vehameti, merkezi yönetimin büyük kentlerde yoğunlaşan salgının üstesinden tek başına geleceğini düşünmesidir. Kabul edilemez” derken, Çin'de merkezi hükümetin yerel yönetimle işbirliği içinde salgını kontrol altına almayı başardığına vurgu yapıyor.

AKP hükümetin hızlıca tutum değişikliğine gitmesinin halk sağlığının korunması açısından kritik önem taşıdığını anlatan Şengül, “Paralel yapı tanımlamaları, belediyelerin kamusal alandaki meşru gücünü siyasal alanın dışında da tartışmaya açar. Birileri çıkar belediye başkanına, sen kim oluyorsun, der. Ve bu gerilim kimsenin yararına olmaz” uyarısı da yapıyor.

Hilal Köylü / Ankara

©Deutsche Welle Türkçe