1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

OHAL’de ağır bilanço

19 Ekim 2016

Gece yarısından itibaren OHAL’de ikinci 3 aylık dönem başladı. İlk üç aylık OHAL’in soruşturma, görevden uzaklaştırma, ihraç ve kayyum uygulamalarıyla dolu ağır bir bilançosu var.

https://p.dw.com/p/2RPJb
Türkei Ausnahmezustand: Folgen des Putsches
Fotoğraf: Getty Images/C. McGrath

20 Temmuz’da uygulamaya giren OHAL’de üç ay içinde tam 8 kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarıldı. Bu kararnamelerle 40 bin kişi gözaltına alındı, 32 bin kişi tutuklandı, 93 bin kamu görevlisi açığa alındı, 59 bin 841 kamu görevlisi de ihraç edildi. Türkiye İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre; kararnamelerle 984 özel okul, 15 üniversite, 1225 dernek, 104 vakıf, 35 hastane de kapatıldı. Kapatma ve tutuklama uygulamaları basına da doğrudan yansıdı. 

Orduda yeniden yapılanma

15 Temmuz darbe girişimin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanan bakanlar kurullarının hedefinde öncelikli olarak darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen vardı. Çıkarılan ilk KHK ile kamuda büyük ihraçlar başladı. 3 ay içinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 4 bin 545 personel ihraç edildi. Kentlerin içindeki askeri birliklerin taşınması kararlaştırıldı. Jandarma ve Sahil Güvenlik İçişleri Bakanlığı’na, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı. GATA ve askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Harp akademileri ve askeri liseler kapatıldı, Milli Savunma Üniversitesi kuruldu.

Türkei Militärparade in Istanbul
15 Temmuz sonrası TSK'dan ​4 bin 545 personel ihraç edildiFotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

En büyük ihraç MEB’de

Milli Eğitim Bakanlığı da, KHK’lerden en çok etkilenen kurumların başında yer aldı. Fethullah Gülen’le bağlantısı olduğu öne sürülen 28 bin 163 öğretmen ihraç edildi. Daha sonra PKK’yla ilişkisi olduğu gerekçesiyle 11 bin 285 öğretmen açığa alındı. Bu öğretmenlerin 9 bin 843’ünün Eğitim Sen üyesi oldukları belirlendi. Öğretmenlerin açığa alınma gerekçesi daha sonra “iç güvenlik operasyonlarını ve sokağa çıkma yasağını ihlal etmek, eğitimi engellemek ve terör örgütüne destek verici faaliyet olarak” açıklandı.

OHAL döneminin en büyük sarsıntılarını yaşayan kurumlar arasına YÖK de girdi. YÖK, bin 577 dekanın istifasını istedi. Devlet ve vakıf üniversitelerinden 2 bin 341 akademik personel ihraç edildi.

KHK’larla ordu ve eğitimde ‘Gülen örgütü temizliği’ yaptığını açıklayan hükümet, emniyet ve yargıda da bu ‘temizlik harekâtını’ sürdürdü. 9 bin 331 polisin meslekle ilişiği kesilirken, 3 bin 392 hâkim ve savcı hakkında da meslekten men kararı verildi. KHK’lerle Danıştay ve Sayıştay’tan ihraç edilen personel sayısı 167’yi buldu.

Basında büyük gözaltı

OHAL uygulamaları basına da yansıdı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin verilerine göre 100’den fazla gazeteci tutuklandı, 2 bin 500 gazeteci işsiz kaldı. 115 gazetecinin sürekli basın kartı, 660 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi. 45 gazete, 15 dergi, 18 televizyon kanalı, 23 radyo, 29 yayınevi, 3 haber ajansı kapatıldı.

Belediyelere kayyum düzenlemesi de OHAL’de yürürlüğe girdi. 28 belediyeye ‘terör örgütlerine destek’ gerekçesiyle kayyum atandı.

Türkei Ahmet Altan
Darbe soruşturması kapsamında tutulanan gazeteciler arasında Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler de bulunuyorFotoğraf: picture alliance/Photoshot

Anayasa ihlali eleştirisi

OHAL uygulamalarını Anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu DW Türkçe’ye değerlendirdi. Kaboğlu, OHAL için “Bir hukuk rejimi olmakla birlikte; geçicidir, kısmidir ve denetime açıktır” derken, Türkiye’de bu kuralın ihlal edildiğine dikkat çekiyor. Kaboğlu, “OHAL’de devlet kurumlarının nasıl düzenleneceği, adil yargılama hakkı Anayasa’da belirtilmiştir. Yaşam hakkının, suçluluk ispatı gerçekleşene kadar suçsuzluk hakkının garantisi Anayasa’da vardır” diyor. Kaboğlu, “Oysa tanık olduğumuz uygulamalar Anayasa’dan kaynaklanan mutlak güvenceleri zedeleyici boyuta ulaşmıştır. Anayasa ihlal edilmiş, kişilerin yaşam ve adil yargılama hakları ellerinden alınmıştır” diyor.

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. İzzet Özgenç de DW Türkçe’ye verdiği demeçte hükümetin OHAL’i bir gereklilik olarak uygulamaya koyduğunu hatırlatıyor ve “Bu uygulamada hangi hak ve özgürlüklerin kısıtlanamayacağı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) belirtilmiştir” vurgusu yapıyor. “İhraç edilen kişilerin suç işleyip, işlemediğini bilmiyoruz” diyen Özgenç, savunma hakkı verilmeden bir kişiyle ilgili herhangi bir yaptırımın uygulanamayacağının altını çiziyor ve “En büyük sıkıntı budur. OHAL uygulamaları AİHS’nde güvence altına alınan temel hakları korudu mu, korumadı. Bu sorgulama çok yapılacaktır” mesajı veriyor.

OHAL’e 3 ay uzatma

Hükümetin OHAL’i 3 ay daha uzattı. Önümüzdeki 3 ayda ihraçların, açığa almaların, kurum kapatmaların, gözaltı ile tutuklamaların süreceğine ilişkin Türk ve dünya kamuoyunda endişe hakim. Alman Haber Ajansı DPA’ya konuşan Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, OHAL’in uzatılmasıyla ilgili “Hukuk devleti ilkelerinin ihlal edilme riski ilk üç aylık dönemden daha yüksek” dedi. Hükümetin, KHK’leri sadece Gülen hareketine yönelik değil, giderek artan biçimde muhalif gurupları da baskı altında tutmak için kullandığını belirten Gardner, “OHAL uygulamasının uzatılma gerekçesinin terör örgütlerinin muğlak tehdidi ile gerekçelendirilmesi de bu trendin devam edeceğinin bir işareti” diye konuştu.

©Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü