1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Oyunun kuralları

Peter Philipp / DW23 Ağustos 2006

İran, altı ülkenin önerin paketine cevabını söz verdiği tarihte yazılı olarak iletti, ancak cevabın içeriğine ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı. Fakat kimse büyük bir sürpriz beklemiyor. Konuyla ilgili olarak DW editörlerinden Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZoV

“Kurallara uymayanlar ya kınanır ya da oyundan atılır. Bu, politikada da böyle. ABD, bir süredir İran’ın kurallara uymadığı izlenimini uyandırmaya çalışıyor. Hem ABD hem de Avrupa, İran’ın hile yaptığını ve bu nedenle güveni hak etmediğini, hatta Tahran’ın cezalandırılması gerektiğini düşünüyor. İran’ın öneri paketine verdiği cevabın ne olduğu henüz kamuoyuna açıklanmadı, ama büyük bir ihtimalle İran yine suçlu konumuna düşürülecektir.

Bu arada ABD ve Avrupa da oyunun kurallarını kendi istedikleri gibi değiştirdikleri, İran üzerinde baskı kurdukları suçmasıyla karşı karşıya. ABD’nin BM elçisi John Bolton, Tahran yönetiminin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı ihlal ettiğini ve durdurulması gerektiğini ileri sürüyor.

Esas mesele de burada düğümleniyor. Zira İran, altına imza atmadığı halde, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na yıllardır uyuyor! Ancak ne ABD, ne İsrail ne de Brüksel buna bir türlü inanmak istemiyor: ‘İran gibi petrol zengini bir ülke neden enerji üretimi için bir de nükleer program geliştirsin ki? Tahran amacı kesinlikle atom bombası üretmek’ deniliyor.

Tahran’ın somut çözümler üretmektense, yıllardır oyalama taktiği izliyor olması nedeniyle bu tez kulaklara inandırıcı geliyor. Ve görünen o ki, İran’ın öneri paketine sunduğu cevap da bu oyalama taktiğinin bir parçası.

Yine de İran’ın oyalama stratejisi uyguluyor olması, atom bombası peşinde olduğunu kanıtlamaz. BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a ültimatom vermek ve tehdit etmek yerine, daha uzlaşmacı bir tavır sergilemesi gerekirdi. Zira böyle yaparak, İran’daki radikal güçlerin ekmeğine yağ sürmüş, çözüm yollarını tıkamış oldu. Ayrıca Güvenlik Konseyi sergilediği tavırla, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na da darbe vurdu. Öyle ya, şartları keyfe göre yorumlanan bir anlaşmayı kim ciddiye alır?

İran’ın nükleer programı yüzünden çıkan krizde sadece bir taraf suçlanmamalı. Güvenlik Konseyi ve de Almanya bu konuda fazlasıyla ABD’nin etkisi altında kaldı; diplomasi ve politikanın temel kurallarını unutmuşa benziyorlar. Tahran da bir sır perdesine bürünüyor, net cevaplar vermiyor, sorunları ve yanlış anlamaları ortadan kaldırmak için hiçbir çaba göstermiyor...

Tahran’ın yeniden pazarlık masasına oturmaya hazır olması sevindirici bir gelişme olurdu şüphesiz. Ne var ki İran üç ay önce de görüşmeye hazır olduğunu bildirebilirdi. Bu arada boşu boşuna zaman kaybedildi ve Batı’nın şühpeleri arttı...”