1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Petrol fiyatlarında istikrarsızlık sürüyor

12 Temmuz 2004

Haziran ayında petrol piyasasında yaşanan şoktan sonraki durulma pek uzun sürmedi.

https://p.dw.com/p/Abfs

Petrol piyasasındaki fiyat artışının çeşitli nedenleri var. Bir yandan Irak’taki durum istikrarsızlığını koruyor. Neredeyse her hafta Irak’taki petrol çıkarma tesislerine veya petrol borularına saldırı düzenleniyor. Ne egemenliğin Iraklılar’a devri, ne de olağanüstü durumlarda acil güvenlik önlemleri alınmasına olanak veren yasanın yürürlüğe girmesi, durumda bir değişiklik yaptı.

Yukos etkisi

Petrol piyasalarının çalkalanmasına neden olan diğer bir sorun ise Yukos krizi. Rusya’nın en büyük petrol şirketinin durumu hala belirsizliğini koruyor. Ülkenin toplam petrol üretiminin beşte birini tek başına gerçekleştiren Yukos’a, 3.4 milyar dolarlık vergi borcunun ödenmesi amacıyla verilen ek süre geçen Çarşamba sona erdi. Böylece, vergi borcunun tahsil edilmesi için Yukos’un malvarlıklarının icra yoluyla satılması gündeme geldi. Bu nedenle Yukos’a ait petrol tesisleri, üretimi durdurmak zorunda bile kalabilir. Bu da petrol ve doğal gaz ihtiyacının en önemli bölümünü Rusya’dan karşılayan Avrupa’da da ciddi bir şekilde hissedilecektir.

Nijerya'da durum

Afrika’dan da iyi haberler gelmiyor. Fransız Total şirketi, Nijerya’daki petrol üretimini geçici bir süre durduracağını açıklarken, ülkede yeni grevlerin yaşanmasından endişe ediliyor. Batı Afrika ülkesi, en azından kağıt üzerinde bölgenin en büyük petrol üreticisi. Total’in yanısıra, İngiltere’den Shell ve ABD’den Exxon Mobil ülkede faaliyet gösteriyor. Üç şirket de, sık sık yapılan grevler ve yaşanan beklenmedik sorunlardan şikayetçi.

"Rezervler yeterli"

Irak, Rusya ve Nijerya’da yaşanan son olaylar, petrol piyasalarında ciddi bir tedirginlik yaratıyor. Her hafta enerji piyasalarındaki son gelişmeleri değerlendiren Enerji Enformasyon Hizmeti adlı dergiden Rainer Wiek ise, bu tedirginliğin yersiz olduğu kanısında. Sanayi ülkelerindeki rezervlerin yeterli olduğunu, piyasalara öngörüldüğü miktarda petrolün aktığını ve paniğe gerek olmadığını belirten Wiek, ancak kısa vadede kriz bölgelerinin istikrara kavuşmasının zorunlu olduğunu, çünkü bu bölgelerden gelen petrolün alternatifinin bulunmadığını söylüyor.

"Nijerya zor bir ülke"

Wiek, Nijerya’da faaliyet gösteren petrol şirketlerinin şikayetlerinin haklı olduğunu ifade ediyor. Şirketlerin başını ağrıtanın sadece grevler olmadığını vurgulayan uzman, Nijerya’nın üretim için hep zor bir ülke olduğunu, çalışanların kaçırıldığını ve, petrol boruları ve kuyularından her gün onbinlerce varil petrol çalındığını anlatıyor. Geçen yıl yalnızca Shell şirketinden çalınan petrolün miktarı 9 milyon varili, yani 1 milyar 400 milyon litreyi geçiyor.

Shell'in raporu

Nijerya’da durumun gergin olduğu, piyasalarda bilinen bir gerçek. Ancak asıl tedirginliğe, geçen Haziran ayında tesadüfen kamuoyuna yansıyan bir rapor neden oldu. Shell’in kurum içi raporunda, şirketin petrol zengini Nijer Vadisi’nden 2008 yılına kadar geri çekilmek zorunda kalabileceği ifade ediliyor ve bitmek bilmeyen sorunlar yüzünden bölgede petrol üretiminin orta vadede bir anlamının olmayacağı belirtiliyordu.

Kurum içi raporun kamuoyuna sızmasından sonra Shell’in
Londra’daki sözcüsü Simon Burk, şirketin Nijerya’dan çekilmesinin söz konusu bile olamayacağını duyurdu. Shell’in ülkedeki üretimi kıstığı ya da geçici bir süre durdurduğu yönündeki haberleri de yalanlayan sözcü, Shell’in Nijerya’daki 70 yılı aşan geçmişine dikkat çekti. Nijerya’yı Shell’in “petrol imparatorluğunun çekirdeği” olarak nitelendiren Burk, ülkenin iyi ve kötü günlerinde yanında olacaklarını belirtti. Shell’den gelen bu ateşli açıklamalara şaşmamak gerek. Ne de olsa, şirketin geçen yılki petrol üretiminin yüzde 10’u Nijerya’dan geliyordu.