1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

PKK’nın ‘TAK’ silahı

17 Mart 2016

Ankara’daki son iki saldırıyı da Kürdistan Özgürlük Şahinleri ‘nin (TAK) üstlenerek saldırıların süreceği tehdidinde bulunması, dikkatleri TAK-PKK ilişkisine ve saldırıların arkasındaki stratejik hesaplara çevirdi.

https://p.dw.com/p/1IEgx
Fotoğraf: picture alliance/AA/E. Sansar

Ankara’da 13 Mart’ta Kızılay’da gerçekleşen bombalı saldırının ardından kentteki korku dalgası herkesi içine aldı. Şehre giriş ve çıkışlarda güvenlik önlemleri en üst noktaya çıkarılmış, şehir merkezinde devriye gezen polis araçları artırılmış olsa da yaklaşan Nevruz ve sonrasında neler yaşanacağına dair endişeli bir bekleyiş hakim. TAK’tan gelen “saldırılar sürecek” tehdidi de endişelerin daha da tırmanmasına yol açtı. Peki TAK kim, PKK’yla bağlantısı ne ve Türkiye’yi önümüzdeki günlerde terörle mücadelede neler bekliyor?

Taşeron örgüt'

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan terör uzmanı Nihat Ali Özcan, “Kendine –Kürdistan Özgürlük Şahinleri- diyen TAK; PKK’nın taktiksel egzersizleriyle kurulmuş taşeron bir örgüttür” diye konuştu. Özcan; 37 kişinin ölümüne neden olan ikinci Ankara saldırısını da TAK’ın üstlenmesinin şaşırtıcı olmadığını belirtirken, TAK-PKK ilişkisine şöyle açıklık getirdi:

Nihat Ali Özcan
Nihat Ali ÖzcanFotoğraf: DW

“PKK yaşlı bir örgüttür artık. 40 yıl geride kaldı. Bir dönem sivilleri hedef almaya dönük bir ihtiyaç içine girmişti ki, onu yaptı zamanında. Sonrasında da uluslararası dünyada bir meşruiyet sorunu yaşamaya başladı. Sivilleri hedef aldığında uluslararası kamuoyunun çok tepkisini çekiyor, istediği desteği de hızlıca göremiyordu. 2005’ten sonra uluslararası terörizm piyasasında bir kriz dönemine girildi. 11 Eylül saldırıları geride kalmış, PKK gibi örgütler için –sivilleri hedef almak- iyi sayılmamaya başlamıştı. Sonrasında da Türkiye’de bir çözüm sürecine girildi. Ve o çözüm sürecinde de çökme noktasına gelinince PKK, saldırılarını artırma gereği duydu. Bu saldırıları kiminle, neyle, nasıl yapacaktı. Kendi meşruiyetini sorgulatmamak için, kendini aklarcasına TAK’ı kullanmaya başladı. Ankara saldırıların arkasında TAK’ın olması bundandır.”

'PKK-IŞİD çatışmasına dönüşebilir'

Özcan, TAK saldırılarının hedefinin de Türk hükümeti ile PKK’yı aynı masaya yeniden oturtacak, müzakere için formül geliştirilmesini sağlayacak bir atmosferin oluşturulması olduğunu anlattı. Özcan, saldırıların önümüzdeki dönemde de artacağını özellikle Nevruz döneminde kritik alanların “PKK-IŞİD çatışmasına dönüşebileceği’ni dile getirirken, bu durumu şöyle açıkladı:

“PKK önümüzdeki süreçte de TAK’ı kullanacak. Çünkü doğrudan sivilleri hedef almanın hükümet üzerinde daha etkili olduğunu biliyor. Askerler ya da siviller hedef alındığında, hükümet durumu yönetebiliyor. Sivil ölümler hükümet üzerinde çok hızlı etki yapıyor. Ve hükümete –Benim istediklerimi yapmazsanız daha radikalleri gelir, saldırıları bitirmem- mesajı doğrudan verilmiş oluyor. Tanık olduğumuz gibi, PKK devlet gibi davranıyor ve Türk hükümetini müzakereye zorluyor. Çakma örgüt TAK da bu noktada devreye giriyor. Bu nereye kadar sürer? Ya hükümet masaya oturacak ya da saldırıların arkası kesilmeyecek. Olayların geldiği nokta budur. Bu yüzden; Nevruz çok kritik geçecek. Hatta Nevruz, IŞİD-PKK çatışmasına dönüşebilir. Ben IŞİD’in yeni eylemler yapabileceğini düşünüyorum. PKK da kendi savaşını sürdürecek. Hükümet de kendi kamuoyuna oynuyor ve siyasetini sürdürüyor ancak ufukta görünen, bir müzakere masasıdır. Vatandaşa düşen de, her türlü spekülasyondan uzak durmaktır.”

Ankara Kızılay'da terör saldırısı

Saldırılar Nisan'da tırmanacak

Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden terör ve siyaset konulu çalışmalarıyla bilinen Mehmet Akif Okur da, TAK’ın “PKK’nın çakması ya da taşeronu” olduğu yönündeki görüşlere katılıyor. Okur DW Türkçe’nin “Saldırılar son dönemde neden arttı. Bilindik bir süreç mi yoksa orijinal bir süreç mi yaşanıyor” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Son dönemde sivillere dönük saldırıların öne çıktığını görüyoruz. Ancak bu saldırılar geçmişte de yaşanmıştı. İçinde bulunduğumuz süreci orijinal kılan, Suriye'deki süreçtir. PKK ilk defa Suriye'de kendisine bağlı bir örgüt aracılığıyla (YPG) statü sahibi olabileceğini düşünüyor ve Türkiye’yi iç meselelerle meşgul etmeye çalışıyor. Doğu’da hendeklerle şehir çatışmaları tetiklenirken, büyükşehirlerde sivilleri hedef alan saldırılarla korku dalgası genişletiliyor. Böyle olunca da Türk hükümeti tüm kapasitesini, tüm güvenlik stratejisini içeriye odaklıyor ve Suriye’deki gelişmelerden uzak kalıyor.”

Okur da, Nihat Ali Özcan gibi saldırıların süreceğini anlatırken önümüzdeki günlere ilişkin öngörülerini şöyle paylaştı: “Mart boyunca saldırılar sürecek. Nisan’da tırmanacak. Çünkü PKK; her şeyini masaya sürdü. Buradan yenilmiş olarak çıkmak istemiyor ve çözüm sürecinin çökmesine karşın hükümeti ara çözüme zorluyor. PKK hükümeti masaya zorlarken daha çok can yakacak. Yeni saldırılar korkuyu perçinleştirecek, şehir hayatını yaşanmaz hale getirecek. O yüzden de hükümetin tıpkı Fransa’da, Brüksel’de olduğu gibi tüm güvenlik birimlerini daha görünür kılması gerekiyor. Daha da önemlisi, saldırıların gerçekleşmeden önce önlenmesi için yeni stratejiler üzerinde durulması şart.”

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü / Ankara