1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rasmussen’in sağ kolu Ankara büyükelçisi

1 Mayıs 2009

NATO Genel Sekreterliği’ne seçilen eski Danimarka Başbakanı, en yakın çalışma arkadaşını Türkiye’den seçti. Rasmussen’in özel kalem müdürlüğüne atanan Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Vahr, DW’ye konuştu.

https://p.dw.com/p/Hi07
Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Jesper Vahr, NATO Genel Sekreteri'nin en yakın çalışma arkadaşı oldu.Fotoğraf: DW / Değer Akal

Eski Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO genel sekreterliği adaylığı, Türkiye ile müttefikleri arasında gerilime yol açmıştı. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hz. Muhammed karikatürleri krizi ve Roj TV’yi öne sürerek yaptığı itiraz yoğun diplomatik müzakerelerle aşılmış ve NATO zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül son anda Rasmussen’e yeşil ışık yakmıştı.

Anders Fogh Rasmussen neuer NATO Generalsekretär
Fotoğraf: AP

Yeni NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in yaptığı yeni bir açıklama, dikkatleri bir kez daha Ankara'ya çevirdi. Rasmussen, özel kalem müdürlüğüne Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Jesper Vahr’ı atadığını duyurdu.

İki yıldır Türkiye’de görev yapan Vahr’ın ilk tepkisiyse şöyle oldu:

“Büyük bir mutluluk duyuyorum. Ancak Türkiye’den görev sürem dolmadan ayrılacağım için aynı zamanda üzgünüm.”

Peki Büyükelçi Vahr’ın bu görev atanmasında Türkiye’nin Rasmussen’in Genel Sekreter olarak atanmasına itirazları etkili olmuş olabilir mi? Ne de olsa iki yıldır Ankara’da görev yapan Büyükelçi, Türkiye’nin hassasiyetlerini ve bunun nedenlerini en iyi bilen diplomatlar arasında yer alıyor.

Büyükelçi Vahr, Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, neden bu göreve seçildiğini şu sözlerle ifade etti:

“Her şeyden önemlisi NATO konusundaki güçlü birikimim etkili oldu. Ancak bununla birlikte iki yıldır büyükelçi olarak Türkiye’de görev yapıyor olmam ve ayrıca daha önce İslam dünyasında, Suriye’de Şam’da da üç yıl görev yapmam artı değer teşkil ediyor.”

Erdoğan ile sorun yok

Türkei Treffen Allianz der Zivilisationen in Istanbul Gruppenbild
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

NATO'nun Strasbourg zirvesinde tüm ittifak üyelerinin Rasmussen'in genel sekreterliği konusunda mutabakata vardıklarının altını çizen Jesper Vahr, itirazlarını yüksek sesle ifade eden Erdoğan ile Rasmussen arasında herhangi bir sorun olduğuna inanmadığını vurguladı:

“Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olması yönündeki karar tüm üyelerin uzlaşısıyla alındı. Bu da, bir kez karar alındığında herkesin bunun arkasında durması gerektiği anlamına geliyor. Bu nedenle bence yeni bir sayfa açıldı. Herkes iyi, yapıcı ve meyvelerini verecek bir işbirliğine ilgi duyuyor. NATO’nun yeni Genel Sekreteri ve Türkiye Başbakanı, NATO Genel Sekreterliği ile Türkiye arasında etkin ve yapıcı ilişkilerin bulunmasına büyük önem atfediyorlar. Asıl önem taşıyan konu ve ittifak için de önemli olan budur. Ve benim bu sürecin iyi yönde işleyeceğine dair hiç şüphem yok.”

Türkiye'nin beklentileri

Deutschland NATO Türkei Symbole
Fotoğraf: AP

Rasmussen’in atanması için yürütülen Türkiye’yi ikna çabalarında bazı konularda tarafların uzlaştığı belirtilmiş, ancak ayrıntı verilmemişti. Rasmussen’in en yakın çalışma arkadaşı olarak göreve başlayacak olan Büyükelçi Vahr da ayrıntıya girmek istemiyor ve şunları söylemekle yetiniyor:

“Herkes Türkiye’nin çok büyük önem taşıyan bir müttefik olduğunun farkında. İttifakın en büyük ülkelerden biri ve en büyük orduya sahip ikinci ülke. Ve gayet tabi ki Türkiye NATO’nun genel sekreterliklerinde, uluslararası sekretaryada olduğu kadar askeri kadrolarda da kendisini görmek istiyor…oralarda yansıması olduğunu görmek istiyor.”

Rasmussen ve İslam dünyası

Karikatur des Propheten Mohammed, Afghanischen Studenten während einer Demonstration gegen die Reproduktion der Darstellung
Fotoğraf: AP

Peki Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın da savunduğu gibi Rasmussen, Afganistan gibi Müslüman ülkelerle ilişkilerde güven tesis etmekte güçlük çekecek mi? Büyükelçi Vahr’a göre bu sorunun yanıtı “hayır”:

“Ben Sayın Anders Fogh Rasmussen’ın İslam dünyasıyla bir mevzusu olduğu söyleminin çok da adil olmadığını düşünüyorum. Bence NATO’nun Strasbourg zirvesi öncesinde Helmand valisi ve Afganistan Dışişleri Bakanı Spanta’nın Afganların Rasmussen ile herhangi bir sorunları olmadığını vurgulayan açıklamaları hayli dikkat çekiciydi. Şimdi Taliban, onu bir baş düşman olarak ilan etti. Evet biz Afganistan’da radikal unsurlara karşı mücadele ediyoruz, El Kaide’ye karşı mücadele ediyoruz ve onlar yeni NATO Genel Sekreteri’ni düşman kabul ediyorsa o zaman bence haklılar. Çünkü o, kesinlikle onların dostu olmayacaktır.”

NATO-AB işbirliğinin geleceği

Türkiye’nin olağanüstü öneme sahip bir müttefik olduğunun altını çizen Vahr, NATO’daki yeni görevini bu gerçeğin bilinciyle üstleneceğini kaydediyor. Avrupalı liderler NATO ile AB arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesini istiyor ve Türkiye’nin Kıbrıslı Rumları öne sürerek süreci sekteye uğrattığını iddia ediyor. Jesper Vahr ise Rasmussen’ın göreve geldikten sonra bu konuya odaklanacağına inandığını söyleyerek şunları kaydediyor:

”Bence Türkiye bazı haklı gerekçelerle bunun iki yönlü bir yol olduğuna vurgu yapıyor. AB’nin NATO’da etkin olabilmesi için NATO’nun da AB’de olması gerektiğini söylüyor. Bazı konuları çözmenin sadece Türk tarafının yükümlülüğü olduğunu söylemek adil olmaz. Bu konu AB ve AB ortaklarını da ilgilendiriyor.”

Roj TV kapanacak mı?

Kurdischer Fernsehsender ROJ TV
Fotoğraf: Karlos Zurutuza

Danimarka ile Türkiye arasında gerilime yol açan bir diğer konu da PKK ve Danimarka’dan yayın yapan Roj TV. Danimarka Büyükelçisi, Danimarka’nın PKK’yı tereddütsüz şekilde terör örgütü olarak tanıdığını anımsatıyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Danimarka PKK’nın AB terör örgütleri listesine dâhil edilmesi konusunda kilit rol oynadı. Türk makamlarıyla ister PKK ister El Kaide olsun terörle mücadele konusunda çok yakın bir işbirliğimiz var. Roj TV’ye karşı dava açılıp açılmayacağı nihayetinde bir siyasi karar teşkil etmiyor. Bu tamamen savcılığın görev alanı. Onların alacakları karar da Roj TV’nin Danimarka ceza yasasını ihlal ettiği yönünde yeterli kanıt olup olmadığına bağlı. Eğer bu yönde görüş olursa Danimarka gerekli sonucu çıkartmakta tereddüt etmeyecektir.”

Değer Akal / Ankara

Editör: Hülya Köylü