1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Riyad bölge liderliğine oynuyor

Peter Steffe/DW2 Nisan 2007

Suudi Arabistan’ın Ortadoğu barış inisiyatifinin Arap ülkeleri tarafından benimsenmesi, İsrail’in bu plana göreceli olumlu tepkisi ve son zamanlarda Suudi Arabistan Kralı Abdullah’tan sık sık övgüyle söz edilmesi, “Riyad artık Ortadoğu’da öncü ülkelerden” değerlendirmelerine yol açtı. Nitekim Riyad’ın böyle bir isteği uzun süredir var.

https://p.dw.com/p/AZRK
İran ve Şiilerin güçlenmesini istemeyen Riyad, Hamas ve El Fetih'in anlaşmasında da etkili oldu.
İran ve Şiilerin güçlenmesini istemeyen Riyad, Hamas ve El Fetih'in anlaşmasında da etkili oldu.Fotoğraf: AP

Geçen hafta düzenlenen 19. Arap Birliği Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Suudi Arabistan, zirvede, beş yıl önce sunduğu ‘İsrail’in 1967 sınırlarının gerisine çekilmesi karşılığında Arap ülkelerinin İsrail ile barış yapması’ planının kabul edilmesiyle, gözler Riyad’a çevrildi. Suudi Arabistan’ın bundan böyle Ortadoğu politikasında daha etkin bir rol üstleneceği konuşulmaya başlandı.

Aslında Bundan beş yıl önce, o zaman henüz veliaht olan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, sonradan unutulup giden Ortadoğu barış planını sunduğunda da Mısır kadar Riyad’ın da Ortdoğu barış sürecinde söz sahibi olmak istediğinin sinyalini vermişti.

İran faktörü politika değiştirtiyor

Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçiliği’ne medya danışmanlığı yapan gazeteci Cemal Kaşugi, Ortadoğu girişiminin bölge için büyük bir fırsat olduğu görüşünde. Kaşugi’ye göre “Suudi Arabistan’ın barış inisiyatifindeki en önemli husus nihai çıkış yolunu göstermesi ve ihtilafı tamamen ortadan kaldıracak olması. Barış planı tarihi nedenleriyle birlikte, Araplarla İsrail arasındaki bütün anlaşmazlık konularının bıçak gibi kesip atacak önerilerle dolu. Yol haritasındaki gibi kademeli çözüm önermiyor”.

İsrail beş yıl önce bu planı reddetmişti. Ama artık barış içinde birlikte yaşama ve Arap devletleri ile diplomatik ilişki kurma fırsatını içeren bu plana bakış açısı değişiyor. İran’ın bölgedeki nüfuzunu arttırma girişimleri, Suudi Arabistan’ı da farklı politikalar izlemeye zorluyor.

Arapların birlik arayışı

Bunun için önce Arap devletlerinin birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini belirten Cidde Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Vahid Haşem dini farklılıkların engel olmaktan çıkarılması gerektiğini söylüyor: “Araplar din ya da mezheplerinden ötürü değil, kardeşlik ve Arap kimliğini koruma düşüncesiyle birleşip dini faktörleri bir kenara bırakmalıdırlar. Öncelikle mezhep ayrılığından kaynaklanan farkların rol oynamaması gerekir. Çünkü bu farkların tarihi kökleri çok derinlere ve son derece tehlikeli boyutlara uzanıyor.”

Nitekim Suudi Arabistan Kralı Abdullah da Riyad’daki zirvede Arap devletlerinin birlik olamamalarından yakınarak bölgenin içinde bulunduğu hazin tabloyu “Arap Birliği’ni bundan 60 yıl önce askeri, siyasi ve ekonomik birlik amacıyla kurmuştuk. Daha da önemlisi ruh ve kalpleri birleştirmek istiyorduk. Günümüzde ise bu hedeflerin çok uzağında kaldığımızı teslim etmek zorundayız” sözleriyle anlattı.