1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

S-400 restleşmesinde kritik eşik

22 Mayıs 2019

Ankara-Washington hattındaki S-400 restleşmesinde kritik bir dönemece girildi. ABD hangi adımları atmaya hazırlanıyor? Silah ambargosu ve ekonomik yaptırımlar gündemde mi? S-400 kriziyle ilgili merak edilenler…

https://p.dw.com/p/3Irlx
Trump und Erdogan
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/T. Zenkovich

S-400 krizinde tırmanan gerilim, Ankara'yı Rusya ile ABD arasında stratejik bir tercih yapma noktasına getirdi.

Ankara’nın alacağı kararlar, Türkiye açısından hayati öneme sahip pek çok alanda büyük sonuçlar doğurabilecek, bölgesindeki caydırıcılığının en temel dayanağı olan NATO ittifakındaki konumunu da etkileyebilecek nitelikte. 

DW Türkçe, S-400 krizinde en çok merak edilen konuları, diplomasi kulislerinde konuşulan senaryo ve çözüm önerilerini derledi:

1- Türkiye müttefiki ABD'den Patriot almak yerine niçin üyesi olduğu NATO’nun tehdit olarak algıladığı Rusya’dan S-400 alıyor ? 

Son on yılda balistik füze ve hava savunma sistemi kurma konusunda çalışmalar yürüten Türkiye’nin 2013 yılında açtığı ihaleyi Çin kazanmış, ancak ABD’nin tepkisi, NATO sistemlerine entegre problemi, teknoloji transferinde yaşanan bazı sıkıntılar nedeniyle bu ihale 2015 yılında iptal edilmişti. O dönem ABD’nin Patriot sistemi konusunda verdiği teklif hem çok pahalı olduğu hem de Türkiye’nin teknoloji transferi konusundaki beklentilerini karşılamadığı gerekçeleriyle reddedilmişti. 2017 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almaya karar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin S-400'lere ihtiyacı olduğunu, Rusya’nın çok uygun bir teklif verdiğini, bu sistemlerin en kısa sürede teslim alınacağını vurguluyor. Hükümet, ABD’nin Patriot hava savunma sistemi konusunda uzun yıllar boyunca Türkiye’yi oyaladığını, birçok silah satışının ABD Kongresi’ne takıldığını, bu nedenle Türkiye’nin acil ihtiyacını karşılamak için cazip bir teklif sunan Rusya'dan S-400'lerin alınacağını kaydediyor. 

2- ABD’nin itirazları neler ve Erdoğan’ın S-400 tercihi, Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşmasını, stratejik kimlik değişimini mi simgeliyor?

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alma planlarına sert tepki gösteren ve bunun gerçekleşmesi durumunda yaptırımlara hazırlanan ABD’nin uyarıları iki nokta üzerinde yoğunlaşıyor. Bunlardan ilki, S-400’lerin Türkiye’de konuşlanması durumunda, bunların ABD’nin yeni nesil savaş uçağı F-35’lerin gizli teknolojisini, hassas verilerini ele geçirebilecek olduğu tezi. 

S-400 füze savunma sistemleri
S-400 füze savunma sistemleriFotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Malgavko

ABD’li yetkililerin dikkat çektiği ikinci konu, Türkiye’nin S-400 tercihinin NATO yükümlülükleri konusunda soru işaretlerine yol açacağı. S-400 krizinin Türkiye’nin stratejik kimliğinin sorgulanmasını beraberinde getirdiği, Ankara’nın Batılı ortaklıklarıyla ilişkilerinin “müttefiklik” zemininden çıkmakta olduğu yorumları ağırlık kazanıyor. 

Türk hükümeti S-400 tercihinin bir “eksen kayması” olmadığını savunmakla birlikte, tehdit algılamalarına ilişkin değerlendirmelerinde özellikle eleştiri oklarını Batılı müttefiklerine yöneltiyor. AKP hükümetine yakın medyada Türkiye’nin NATO üyeliğinin sorgulanması, ABD’nin Türkiye’nin güvenliği için bir tehdit olarak gösterilmesi Washington'da tepki yaratıyor. ABD yönetimi son dönemde Rusya ve Iran’a karşı politikalarını sertleştirirken, Ankara’nın bu ülkelerle özellikle güvenlik ve istihbarat alanındaki işbirliğini geliştirmesi de rahatsızlık duyulan konular arasında yer alıyor. Bu arada açıklamalarında ABD’nin İran yaptırımlarına sert tepki göstermesine karşın bunlara uyan Türkiye’nin, son günlerde Washington-Tahran hattında tırmanan gerilimde sessiz kalması ise dikkat çekiyor. 

3- Ankara-Washington hattındaki görüşmelerden sonuç alınabilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı son açıklamalar, Ankara’nın gelecek günlerde S-400 alımından vazgeçmesinin pek de muhtemel olmadığını gösteriyor. S-400’lerin NATO’nun ortak hava savunma sistemini tehdit etmeyeceğini savunan Ankara, ABD’nin bu konu ve F-35’ler hakkındaki endişelerini gidermek için ortak bir komisyon kurulmasını öneriyor. Ancak ABD yönetimi, böyle bir komisyonun kurulması halinde çalışmalarının sonuçlarının beklenmesi gerektiğine işaretle, Türkiye’nin S-400 alımını öncelikle 2020 yılına ertelemesini istiyor. Ankara ise bu talebe sıcak bakmıyor. Amerikan CNBC kanalının haberine göre Washington yönetimi, Türkiye’den Rusya ile S-400 anlaşmasını iptal etmesini ve ABD’den Patriot sistemlerini alıp almama konusunda “iki hafta içerisinde” karar vermesini bekliyor. Habere göre, Türkiye’nin S-400 alma planından vazgeçmemesi durumunda ABD yönetimi, Türkiye’yi yeni nesil savaş uçağı F-35 programından çıkaracak, Ankara’nın sipariş ettiği  F-35’ler teslim edilmeyecek ve Türkiye’ye yönelik yaptırımlar uygulanacak. Bu haberin ardından gözler Türkiye’nin atacağı adımlara çevrildi. 

ABD üretimi F-35 savaş uçakları
ABD üretimi F-35 savaş uçaklarıFotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Pedersen

4- S-400 krizinin aşılması için konuşulan senaryolar neler? 

Diplomatik kulislerde ABD ile Türkiye arasındaki derin krizin çözümü konusunda çeşitli senaryolar konuşuluyor. Bunlardan ilki Türkiye’nin S-400’leri teslim alması, ancak bu sistemlerin depoda tutulması, faaliyete geçirilmemesi. Bir başka senaryo ise S-400’lerin Azerbaycan ya da Katar’da konuşlandırılması. Diplomatik çevrelerde dile getirilen bir başka senaryo ise Hindistan alternatifi. Hindistan’ın hava savunma sistemi tedarik planlarını öne çektiği, Rusya’nın üretimini tamamlama aşamasına getirdiği S-400’leri Hindistan’a satabileceği, Türkiye için üretim ve teslimatın daha sonraya bırakılabileceği konuşuluyor. Ancak bu alternatif senaryolar resmi kaynaklarca doğrulanmıyor.

5. ABD ile S-400 anlaşmazlığı çözülemezse sonuçları ne olur? 

Trump yönetimi, S-400 alımının Türkiye için siyasi, ekonomik ve askeri sonuçlar doğurabileceği mesajını veriyor. ABD Kongresi’nin 2017 yılında çıkardığı CAATSA yasası Rusya’dan kayda değer miktarda silah alan her ülkeye yaptırım uygulanmasını öngörüyor. Bunlar Türkiye’ye silah ambargosu uygulanması sonucunu doğurabileceği gibi ekonomik yaptırımları da kapsıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ı ikna ederek olası bir krizi en az hasarla, yaptırım muafiyetleri ile atlatmayı hedeflese de, Washington’daki olumsuz hava nedeniyle bu çok gerçekçi görülmüyor. 

Uluslararası piyasaların ABD ile Türkiye arasında yeni bir krize göstereceği tepki, bunun döviz kurunda yaratabileceği dalgalanma ise Türkiye için en büyük endişelerden birini oluşturuyor. Trump’ın geçen yıl yaz aylarında papaz Brunson krizi sırasında attığı bir tweette Türkiye’yi uyarmasının ardından Dolar/TL kuru bir gün içinde yüzde 22 yükselişle 6,87'nin üzerini görmüştü.

6- Türkiye’nin S-400 ısrarında Rusya’nın tepkisine yol açmaktan duyduğu endişe mi etkili oluyor?

Batılı gözlemciler, Türkiye ile Rusya arasında Suriye ve İdlib konularında süren işbirliğine dikkat çekerek, Erdoğan’ın Putin’in tepkisine yol açabilecek adımlardan kaçınacağı yorumunu yapıyorlar.

Suriye’nin kuzeyinde Rusya’nın alan tanıdığı ölçüde askeri operasyonlar yürütebilen Ankara, bu nedenle Moskova ile ilişkiler konusunda son derece hassas davranıyor. Türkiye’nin dikkatli adımlar atmasının bir diğer nedeni ise İdlib’de tırmanacak gerilimin Türkiye’yi yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya bırakabileceği endişesi. 

Geçen hafta çıkan, “Türkiye S-400 alımını erteliyor” haberleri sonrasında Rusya’nın İdlib’deki bombardımanı yoğunlaştırması dikkat çekmiş, hem bölgedeki Türk askerinin güvenliği hem de mülteci akını endişelerini artırmıştı. Bombardıman Erdoğan’ın Putin ile yaptığı telefon görüşmesi sonrasında durmuştu. 

Diplomasi kulislerinde en çok konuşulan iddialardan biri de Türkiye’nin Rusya’ya S-400’ler için 2,5 milyar dolar ödeyerek, bir anlamda son dört yılda yaşanan krizler için “diyet” verdiği şeklinde. İki ülke ilişkileri,  2015 yılında Türkiye-Suriye sınırında bir Rus savaş uçağının düşürülmesi ve 2016 yılında Ankara’da Rus Büyükelçi Andrey Karlov’un suikasta uğramasıyla çok zor dönemlerden geçmişti. 

7- Rusya için Türkiye'ye S-400 hava savunma sistemi satmak ne anlam ifade ediyor?

Türkiye, NATO’nun en büyük ikinci askeri gücü ve ittifakın güney kanadının en kilit ülkesi konumunda. Batılı dış politika uzmanları, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye ile ABD arasında gerilimi bilinçli olarak tırmandırırken, Batı İttifakı’ndaki fay hatlarında daha derin kırılmalara yol açarak, NATO’nun caydırıcılık iddiasının zaafiyete uğratılmasını hedeflediği yorumlarını yapıyor.

Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe