1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Saddam gitti, işkence devam ediyor

Mahmoud Tawfik6 Mayıs 2004

Irak'taki işkence olaylarıyla ilgili soruşturmalar sürerken Deutsche Welle, El Garib cezaevinde olup bitenlere bizzat tanıklık edenlerle temas kurmayı başardı. Iraklılar, Saddam sonrası değişen bir şey olmadığı kanısında.

https://p.dw.com/p/AbIN
ABD'li kadın askerler de olaylara karıştı
ABD'li kadın askerler de olaylara karıştıFotoğraf: AP/Courtesy of The New Yorker

”Ben Saddam zamanında da hapiste yattım. Eğer bir karşılaştırma yapmam gerekirse, Amerikan askerlerinin, Saddam’ın korkulan güvenlik birimi mensuplarından daha az gaddar olduğu söylenemez.”

Gerçekten de geçmiş dönemlerde Irak halkının korkulu rüyalarından biri olan Bağdat yakınlarındaki Ebu Garib cezaevinin, şu günlerde de eski ürkütücü özelliğini aynen koruduğu söylenebilir. Buradaki uygulamaları gün ışığına çıkartan fotoğraflarda, yaşanan dram, kelimesi kelimesine, tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor.

Kadın askerden cinsel taciz

”Sanıyorum dört kişiydiler. Beni önce zorla yüzü koyun yere yatırdılar. Biri postalıyla üzerime basarken, bir başkası kafama bir çuval geçirdi. Ellerimi arkadan bağladılar. Şu anda ne kadar aşağılandığımı düşündükçe tüylerim diken diken oluyor.”

Yukardaki sözler Kerim Kasım adında bir Iraklı tutukluya ait. Yaşadığı başka bazı olayları anlatırken, Kasım’ın neredeyse boğazının düğümlendiği gözden kaçmıyor: ”Çıplak bedenimi soğuk suyla ıslattılar. Gözlerim bağlı olduğu için görmedim fakat bana dokunduğu an anladım, askerlerden biri kadındı ve ellerini bedenimin her yerinde gezdirdi. Utancımdan devamını anlatmak istemiyorum.”

”İşkence yapmak için ille dövmek, elektro şokla bayıltmak gerekmiyor” diye sürdürüyor sözlerini Kasım ve cinsel tacizin de beter bir işkence yöntemi olduğunu anladığını söylüyor. Bu arada Irak’ta şu günlerde giderek artan görgü tanığı ifadelerine, işkence iddialarının bütününe itibar etmek de yanlış. Bu konuda araştırmalarda bulunan insan hakları örgütlerinin mensupları da şu anda gerçek işkence iddialarıyla yanıltma girişimleri arasında bocalıyor.

Kafaya geçirilen çuvalın etkisi

Çünkü gerçek dışı öykülerle anti propaganda yapmaya yeltenen grupların varlığı da biliniyor. Ancak Kerim Kasım’ın bizzat yaşadıklarını abartarak anlatmak için hiç bir nedeni yok. İşgal güçlerine şu günlerde hayatı zehir eden yeni Baasçı grupların mensubu da değil. Daha önce Saddam döneminde de muhalif tutumundan ötürü defalarca tutuklanıp işkence gören Kerim Kasım’ın, Bağdat’ta küçük bir dükkanı var. "Ebu Garib cezaevine bir kez de Amerikan ordusunun tutuklusu olarak gireceğimi rüyamda görsem inanmazdım" diye anlatıyor.

Sözlerini şöyle sürdürüyor: ”Gözlerin bağlandığı anda namusunun elden gideceğini düşünüyorsun. Çünkü dış dünyayla ilişiğin kesiliyor. Bazen kafamda torbayla on saatin üzerinde bir köşede oturduğumu hatırlıyorum. Ama üç gün boyunca öyle kalanlar da var. Bir keresinde yüksek tansiyonu olan yaşlı bir adam gözümüzün önünde can verdi. Dayak filan da yemedi ama gördüğü psikolojik işkenceye dayanamadı bedeni. O da Saddam döneminde de koğuşturulan ve baskı gören bir muhalif grubun mensubuydu.”

Liste kabarık

Irak’ta Kerim Kasım gibi işkence mağdurlarının listesi oldukça kabarık. Ancak tümünün yaşadıklarını böyle açıkça anlatacağına kimse ihtimal vermiyor. Bu nedenle sayılarını kesin olarak tahmin etmek mümkün değil. Burada sorulması gereken soru, Irak’taki bu türden insanlık dışı uygulamaların bireysel olaylar mı olduğu yoksa belirli bir emir-komuta zinciriyle mi düzenlendiği. Görgü tanıkları ne yazık ki bunları yanıtlamakta yetersiz kalıyor.