1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Salatalıklar artık özgür!

2 Temmuz 2009

Yıllardır AB ile âdeta özdeşleşen meyve ve sebzelerle ilgili “Brüksel kriterleri” artık tarih oldu. Bundan böyle Avrupalı çiftçiler, ürünlerini belli ebatlara bağlı olmadan özgürce üretebilecek. Murat Çelikkafa yazdı.

https://p.dw.com/p/IfLk
Fotoğraf: picture-alliance/chromorange/DW-Montage

Avrupa Birliği’nin vatandaştan giderek uzaklaştığı ve dev bir bürokrasi mekanizması haline geldiği eleştirileri uzun süreden beri dile getiriliyordu ancak bu konudaki anketler nedense pek itibar görmüyordu.

Avrupa Parlamentosu seçimleri ders oldu

Deutsche Welle Türkçe Yayınları editörü Murat Çelikkafa
Deutsche Welle Türkçe Yayınları editörü Murat ÇelikkafaFotoğraf: dw/Çakır

Ancak 4-7 Haziran tarihlerinde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine halkın ilgisiz kalması ve katılım oranlarının bazı ülkelerde yüzde 20’lere kadar gerilemesi, Avrupalı politikacıların bazı gerçekleri görmesine vesile oldu.

Başta Lizbon Antlaşması olmak üzere bir türlü kendi içindeki krizleri aşamayan ve bürokrasi denizinde boğulan Avrupa Birliği’nin gündemi ile halkın gündemi arasındaki uçurum giderek büyüdüğünü gören Avrupalı politikacılar, yüzlerini yeniden halka dönmeye başladı.

Cep telefonları ve salatalıklar!

Bu hafta, bunun iki güzel örneğine şahit olduk. Cep telefonlarında “şarj cihazı koleksiyonuna” son vermek isteyen AB yetkilileri, “tek tip şarj cihazı” için düğmeye bastı. Önde gelen cep telefonu üreticileriyle “universal micro usb bağlantılı şarj cihazıları üretilmesi” konusunda anlaşmaya varan AB Komisyonu, multimedya özellikli cep telefonlarından gelecek yıldan itibaren tek tip şarj cihazları kullanılabilmesi için gerekli düzenlemeyi yapacak. Ayrıcı AB sınırlı içindeki yüksek “roaming” ücretlerine 1 Temmuz itibariyle belirli sınırlar getirildi. Böylece, örneğin Almanya’daki mobil telefon şebekesini kullananlar, başka bir Birlik üyesi ülkede de aynı hatlarını rahatlıkla kullanabilecek ve yüksek fatura riskinden büyük ölçüde korunmuş olacak. Cep telefonu hatlarının yurtdışında da kullanılması “roaming” olarak adlandırılıyor.

1677/88: 10 cm x 10 mm

Yukarıdaki rakamlar yeni bir cep telefonu modeli ve ebatlarını ifade etmiyor! Bugüne kadar yürürlükte olan Sebze ve Meyve Standartlarına Dair AB Komisyonu Tüzüğü’nün rakamsal ifadesi sadece. 1677/88 sayılı bu tüzüğe göre bir salatalığın ”10 sanimetre başına 10 milimetreden fazla eğilmemesi” öngörülüyordu. Diyelim ki Avrupalı çiftçi 25 santim uzunluğunda bir salatalık üretti. Söz konusu düzenlemeye göre bu salatalıktaki eğrilik en fazla 25 milimetre olabiliyordu! Tabii bir de ağırlığının en az 180 gram olması gerekiyor. Eğer 30 milimetrelik bir eğrilik söz konusuysa ve azıcık da cılız kalıp örneğin 175 gram geliyorsa, “bu salatalıktan cacık olmaz” diye hükmeden Avrupa Birliği bürokrasisi, daha onlarca sebze ve meyve için de benzer kurallar belirlemişti.

Örneğin, yıllardan beri Avrupalıların yediği pırasaların beyaz kısmının, toplam pırasa uzunluğunun tam olarak üçte biri kadar olduğunu biliyor muydunuz? Bu ölçülere uymayan sebze ve meyvelerin yüzde 20’sinin çiftçilerden alınıp imha edilmesinin faturasının da yine vatandaşa ödettirilmiş olması da cabası.

Bu arada hemen hatırlatalım: Türk Standartları Enstitüsü de AB Komisyonu’nun söz konusu tüzüğünün ardından “TS 1253 Hıyar Standardı” adıyla bilinen tüzükte de bu kriterlerin aynen uygulanmasını öngörmüştü. 1 Temmuz 2009 itibariyle artık sebzve ve meyveler özgür kaldığına göre TSE de 1253 sayılı “Hıyar Standardı”nda değişikliğe gidebilir pekâlâ.

Acı gerçekler!

İşin ilginç yanı, Birlik Avrupası’nda 1677/88 sayılı tüzüğün yürürlüğe girdiği 15 Haziran 1988’den sonra doğan Avrupalı gençler, bugünün üniversite öğrencileri olmalarına rağmen, dünyadaki tüm salatalıkların eğim oranının 10 santimde 10 milimetre, tüm pırasaların beyaz kısmının da toplam uzunluğun üçte biri kadar olduğunu düşünüyordu! Mazallah, eğiklik oranı 30 milimetreyi bulan bir salatalık ya da beyaz kısmı dörtte bir olan bir pırasa gördüklerinde büyük bir “kültür şokuna” uğrama riskleri çok büyüktü. Neyse ki Avrupalı politikacılar bu duruma daha fazla seyirci kalmadı ve gençlere “bitkiler alemindeki durum aslında hiç de bildiğiniz gibi değil” şeklindeki acı gerçeği söyleme cesaretini yıllar sonra kendinde buldu. Bakalım Avrupalı gençler, bu şoku kolay kolay hazmedebilecek mi?

Bu arada hazımsızlık çekenlere de küçük bir tavsiye: Avrupa Birliği’nin 80/777/EWG sayılı tüzüğüne göre üretilmiş maden sularını bir deneyin. Eğer rahatsızlığınız geçerse bünyeniz AB kriterlerine uygun demektir!


Haber-Analiz: Murat Çelikkafa

Editör: Baha Güngör