1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sanatta oto sansür

Alessandro Rizzo18 Kasım 2006

Karikatüristler veya kabaretistler, bundan bir yıl öncesine kadar sanatta özgürlüğün sınırları üzerine kafa yormazlardı. Dini içerikli hicivler, siyasetçileri eleştirmekten farksızdı. Ancak, son bir yıl içinde, Müslümanların tepkisinden kaygı duyulması nedeniyle, oto sansür uygulayanların sayısı giderek arttı.

https://p.dw.com/p/AaKC
Danimarka'da Hz.Muhammed karikatürlerinin yayınlanması birçok ülkede protestolara yolaçmıştı
Danimarka'da Hz.Muhammed karikatürlerinin yayınlanması birçok ülkede protestolara yolaçmıştıFotoğraf: AP

Yaklaşık bir yıl önce, Danimarka’da yayınlanan Muhammed karikatürlerine, İslam dünyasından o kadar büyük tepki geleceğini kimse beklemiyordu. Üstelik bu tepki gösterilen tek olay olmadı. Papa 16. Benedikt’in Eylül ayında Regensburg’daki konuşmasında Bizans İmparatoru II. Manuel’in İslam üzerine söylediklerinden yaptığı alıntı, Müslümanlar tarafından yine tepkiyle karşılandı. Bu iki olay, Avrupa’da dini hoşgörünün sınırları üzerine ateşli tartışmalara yol açtı. Başka dinler eleştirilemez mi? Sanat ve ironinin sınırları nerede biter, hakaret nerede başlar? Sorularına yanıt aranmaya başlandı.

Bu tartışmaların odak noktasında İslam bulunuyor. Müslümanların karikatürleri ve Papa’nın sözlerini hakaret olarak algılayarak tepki göstermeleri endişe yarattı. Bu kaygılar, oto sansür uygulanmasına veya kültürel etkinliklerin iptal edilmesine neden oldu.

Mozart’ın operası programdan kaldırıldı

Örneğin, Berlin’deki Alman Operası yönetimi, Mozart’ın Idomeneo Operası’nın programdan kaldırılmasına karar verdi. Yönetim bu kararına gerekçe olarak da, Muhammed’in başının kesilmesisahnesinin tepki toplayabileceğini gösterdi. Veya İspanya’nın köylerinde, yüzyıllardan beri devam eden bir gelenekten; Muhammed kuklalarının yakılmasından vazgeçildi. Bu tartışmalarda, Müslümanları haklı görerek, dini duygularının rencide edildiğini savunanların karşında, bu kadar duyarlılığı fazla bularak oto sansüre itiraz edenler de bulunuyor.

Özgürlüğün sınırı var mı?

Olumsuz tepkiler alınabilir kaygısı ile etkinlikleri iptal etmek, sanatta özgürlük ile ne kadar bağdaşır? Bazı gözlemcilere göre, Avrupalılar gereğinden fazla dikkatli davranarak, toplumlarının temel ilkelerini çiğniyorlar. İtalyan siyaset bilimci Angelo Panebianco, “Özgürlüğümüzden bir şey kaybetmediğimize inanırsak, kendimizi kandırımış oluruz” diyor. Peki, ifade özgürlüğü uğruna, insanın kendi hayatını tehliye sokmasına değer mi? Danimarka’da karikatürleri basan yayıncılar, özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu göstermek için, kışkırtıcılığın bazen en iyi siyasi araç olduğuna işaret ediyor. Ancak, Fransız felsefeci Bernard Henry Levy, sözcüklerin gücünü hafife almamak gerektiğine inanıyor. Kelimelerin zararsız olmadığını belirten Levy, dilin anlam ve şiddet yüklü olduğunu söylüyor.

Günlük hayat nasıl etkileniyor?

Tüm bunlar, günlük hayatta ne anlama geliyor? Nasıl bir tutum izlenmesi gerektiği ise yine tartışmalar yaratıyor. Eylül ayında Idomeneo Operası, programdan kaldırıldığı zaman, Almanya Başbakanı Angela Merkel, korkular nedeniyle oto sansür uygulanmaması konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu arada, Idomeneo Operası aralık ayı programına alındı. Bu da belki özgürlüğün zaferi olarak değerlendirilmeli.