1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Savaşın bedeli: 14,3 trilyon dolar

26 Ekim 2017

Dünya, ülkeler savaş için hazırlanmayı bırakıp barışa yatırım yapsaydı nasıl olurdu? Savaşların dünya ekonomisine bir yıllık bedeli 14 trilyon doları geçiyor.

https://p.dw.com/p/2mYH2
Irak Schiitische Milizen in Tall Abtah
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Al-Rubaye

DW: Savaş ve silahlı şiddet yılda ne kadara mal oluyor?

Hagerty: Şiddetin küresel ekonomi üzerindeki etkilerini hesapladık. Bulduğumuz şey, 2016 yılında şiddetin doğrudan ve dolaylı olarak, farklı etkenler de dahil satın alma gücü paritesinde 14,3 trilyon dolara (12,2 trilyon euro) mal olduğu. Bu rakam sadece savaşın bedelini değil terörizm, cinayet ve şiddet dolu suç olayları da dahil diğer şiddet biçimlerini de içeriyor.

DW: Savaşın ne kadar mal olduğunu nasıl hesaplıyorsunuz?

Hagerty: Bir asker savaşta yaralandığı zaman, tıbbi bakımı gibi doğrudan masraflarla, sakat kalması durumunda yaşam boyu alacağı ücret gibi dolaylı masraflar söz konusu. Ancak dahası var. Yaralı bir askeri tedavi etmenin 100 bin dolar tuttuğunu düşünün. 5 yıl görevini yerine getirememesi durumunda buna, bir 250 bin dolar daha ekleniyor. Bu tüm bedeli değil çünkü bu para değer katan, daha üretken bir şeye harcanmış olabilirdi.

Bir bomba ürettiğinizde, en iyi senaryoda bu hiç bir zaman kullanılmayacaktır. En kötü senaryoda ise bomba kullanılır ve insan yaşamı gibi değerleri ya da fiziki sermayeyi ya da her ikisini de yok eder.

Gelin bilgisayar üretimi ile silah üretimini kıyaslayalım. Hangisi ekonomik açıdan daha mantıklı?

DW: Ancak savaş ya da savaş tehdidi, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ya da büyük orduları ve yüksek oranda silah ihracatı olan diğer ülkelerin ekonomileri için iyi değil mi?

Hagerty: Bu ülkeler için iyi mi? Hayır. Bazı firmalar için karlı olabilir mi? Evet. Ancak tüm resim bu değil. Bahsettiğiniz ulusal ekonomiler, küresel ticaret bağlamında gelişiyor. Ancak şiddetin küresel ekonomi üzerindeki etkisi örneğin 2008 yılındaki küresel mali krizi geçiyor. Yani küreselleşmiş bir dünyada zengin uluslara sahip olmak istiyorsanız, her ülkenin ekonomisini ölçüp resmin bütününe bakmanız gerekiyor, sadece belirli bazı ülkelere ya da silah üreten firmalar gibi belirli sektörlere bakamazsınız.

Talia Hagerty vom IEP
Talia HagertyFotoğraf: IEP

DW: Peki, ama askeri harcamalar aynı zamanda yüksek değere sahip teknolojik yenilikleri de ortaya çıkarmıyor mu? Örneğin, transistör ve internet, Gelişmiş Savunma Araştırma Projeleri Ajansı DARPA'nın fonlarının sonucu ortaya çıktı. Savaşın getirdiği aciliyet ya da savaş benzeri yarışlar, yüksek yaratıcılık ile teknolojik ve bir bağlamda da ekonomik açıdan performansı da artırıyor gibi görünüyor.

Hagerty: Tabii ki. Pek çok teknolojik gelişmenin askeri baskılar sonucu ortaya çıktığı inkar edilemez. Ancak burada gözlemlediğiniz şey, insanları ortak bir amaç etrafında birleştirmenin inanılmaz şeyler başarabileceği. Araştırmaya para yatırmalı mıyız? Kesinlikle. Ancak bu askeri bir araştırma mı olmak zorunda? Aslında, bu ilerlemeler pozitif barışın yüksek seviyeleri sayesinde gerçekleşti.

DW: Pozitif barış? Nedir bu?

Hagerty: Pozitif barış, barışçıl toplumları destekleyen ve insan potansiyelinin gelişmesi için optimal çevreleri yaratan tutum, kurum ve yapılar.

Bir ülkede iç barışın yüksek seviyede olması ve şiddetin yokluğuyla bağlantılı sekiz ana faktör tespit ettik.

1. İyi işleyen bir ekonomi

2. Kaynakların eşit dağılımı

3. Bilginin özgürce akışı

4. Komşularla iyi ilişkiler

5. Yaşam süresi beklentisi ve okuryazarlığı artıran insan sermayesinde yüksek seviye

6. Başkalarının haklarını kabul etmek

7. Düşük yolsuzluk oranı

8. Mantıklı iş çevresi

DW: Peki, bu Soğuk Savaş ve onla bağlantılı teknolojilerle nasıl ilişkili?

Hagerty: Ancak, internetin ortaya çıkışına kadar ilerleyen ve yüksek oranda insan sermayesi gerektirmeyen teknolojik gelişmeleri görmediniz mesela.

DW: Ancak Soğuk Savaş'ın baskısını ve ABD ile Sovyetler Birliği arasında karşılıklı yok etme tehditlerini gördünüz...

Hagerty: Evet. Ama geçmişin hataları geleceği belirlememeli. Daha cömert bir yorumla, Soğuk Savaş döneminde insanlar o dönem var olan hikayeler ve enformasyonla yapabileceklerinin en iyisini yaptı. Ancak barış ekonomisi çalışması henüz yeni başlıyor.

Eğer soruya daha farklı açıdan bakarsak, savaş için mobilize olmak yerine barış ve refah için mobilize olarak inanılmaz ilerlemeler kaydedebiliriz.

Talia Hagerty Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) araştırmacılarından.

©Deutsche Welle Türkçe

Nils Zimmerman