1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Schengen'in 10 yıllık bilançosu

Klaus Dahmann / DW28 Mart 2005

Avrupa’da sınırların kaldırılmasına temel oluşturan Schengen Antlaşması, 1985 yazında Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg, Belçika arasında imzalanmıştı. Antlaşma, 26 Mart 1995’ye bu ülkelere Portekiz ve İspanya’nın da katılması ile yürülüğe girdi. DW’den Klaus Dahmann yorumunda Schengen Anlaşması’nın 10 yıllık bilançosunu çıkardı:

https://p.dw.com/p/AZxX

“1985’te Lüksemburg’un Schengen adlı küçük yerleşim biriminde imzalanan ve bu tarihten 10 yıl sonra yürürlüğe giren anlaşmanın hedefi, iç sınırların kaldırıldığı bir Avrupa idi. Sınır kapılarındaki uzun kuyruklar ve pasaportları kontrol eden sınır görevlileri olmadan birliktelik ve güven duygusuna dayanan bir Avrupa… Bu fikir çok geçmeden Amsterdam Sözleşmesi ile AB hukukuna da dahil edildi.

Ancak Schengen girişiminin boyutları bu fikri aştı. Komşu bir ülkeden Birlik sınırlarına girilmesi ile sadece sınırlardaki bekleme zahmeti ortadan kaldırılmadı. Bir görüşe göre bu sayede organize suçlarla daha iyi mücadele etmek de mümkün. Geçen yıllarda buna bağlı olarak ülkelerin polis teşkilatlarının birlikte çalışmasının, ayrıca suç ve suçlulara ait bilgilerin değiş-tokuşunun önemi anlaşıldı. Ancak hala bürokrasi, ortak polis teşkilatı Europol’ün çalışmalarını zorlaştırıyor, hatta engelliyor.

Schengen’in diğer bir etkisi ise Avrupa’nın iç sınırlarını kaldırırken, dış sınırlarına daha yüksek duvarlar örmesi oldu. İspanya’nın Kuzey Afrika’daki topraklarının sınırında arttırılan güvenlik önlemleri buna bir örnek. Aslına bakılırsa, Avrupalılar, Schengen ile ortak iltica politikalarını elden geçirmekten çok, dış sınırlarını güçlendirmeye enerji harcadılar.

Yasadışı mülteci akınını engellemek için Kuzey Afrika’daki üçüncü dünya ülkelerinden Rusya’ya kadar ikili anlaşmalar imzalanmaya çalışılıyor. Şimdiye kadar alınan sonuçlar ise pek tatmin edici değil. Bu ülkeleri, mali destek yolu ile sınırötesi organize suçla mücadeleye yönlendirme çabasının da pek başarılı olduğu söylenemez.

AB, Schengen ile bütün bunların yanı sıra ortak bir vize bilgi bankası oluşturdu ve vize verme koşullarını belirledi. Ancak anlaşılan, uygulamada her devletin inisiyatifi bulunuyor. Kiev ve Tiran’daki Alman büyükelçiliklerinde uygulanan vize kolaylıkları ve bu kolaylıkların insane tacirlerince istismar edilmiş olması bunun bir göstergesi…

Schengen Projesi, Avrupa içinde seyahat özgürlüğünü sağlama düşüncesini ise başarılı biçimde hayata geçirdi. Bundan hem Avrupa vatandaşları hem de seyahat şirketleri oldukça memnun. Ama bunun dışında gelinen nokta hala bir şantiye yeri görünümünde.

Avrupa’da bir nevi klüp içinde klüp oluştu. Örneğin, İngiltere ve İrlanda hala Schengen klübünün üyesi değiller. Bu ilke askeri alandaki işbirliği ve Euro’nun kabulü gibi diğer alanlara da yayıldı. Büyümeyi sürdüren AB için bu, bir istisna değil kural haline gelecek gibi görünüyor.“