1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Schröder: Türkiye hak etti

Ajanslar24 Şubat 2004

Schröder'in Türkiye temaslarının ilk gününü değerlendiren Alman medyası, gezide, Berlin'in kararlı tutumunun yansıtıldığını vurguladı.

https://p.dw.com/p/AbO6
Schröder, Ankara'nın yaptığı reformları gördüklerini söyledi
Schröder, Ankara'nın yaptığı reformları gördüklerini söylediFotoğraf: AP

Almanya Başbakanı Schröder, Türkiye’ye yaptığı kısa ziyaretin resmi bölümünü bitirerek bu sabah Alman Steag firması tarafından inşa edilen termik santral tesisinin açılış töreninde yer almak üzere İskenderun’a hareket etti. Schröder buradan da bir günlük resmi ziyaret amacıyla AB’nin yeni üyesi Malta’ya uçacak. Genelde Türkiye açısından son derece olumlu geçtiği bildirilen bu kısa ziyaretin dünkü resmi bölümü ile ilgili önemli gelişmeleri bir kez daha özetleyelim...

“Bu ülkeye ve insanlarına doğru davranmamız gerekir. Ben, eğer birine kırk yıl boyunca bir konuda söz verip, onu avuttuysam, sonraki aşamada karardan kaçmak gibi bir tutuma otak olamam...”

Güvenilirlik, devamlılık ve destek. Gerhard Schröder, 11 yıllık aradan sonra ilk kez gerçekleşen başbakan düzeyindeki bu ziyareti sırasında Türkiye’ye ve Türklere, ülkenin AB’ye giden yolunda Almanya’ya güvenebileceği mesajını vermek istiyordu. Schröder, muhalefet lideri Merkel’in geçen haftaki sözlerine atıf yapmasa da bu betimlediği kaçak tutumu sergileyen Merkel’den dört gün sonra dile getirdiği bu açık söylemiyle kuşkusuz yalnızca başbakan Tayyip Erdoğan’ın gönlünü fethetmiyordu.

Almanya'nın desteğine güven

Schröder’in Ata’nın mozelesini ziyaretinde Anıtkabir özel defterine, gün boyunca söyledikleri bu kez de yazılı olarak kaydederken,
“Türk halkı, Avrupa yolunda ilerlerken Almanya’nın desteğine güvenebilir” diyordu. Almanya Başbakanı, Ankara’da birinci Alman televizyonuna verdiği demeçte, Türkiye’yi destekleyen bu kararlı tutumuna gerekçe olarak da şunları söylüyordu:

Reformlara dikkat

“Büyük bir dinamizmle gerek siyasi gerekse ekonomik alanda kararlı reformlara girişildiğini görmekteyiz. AB’ye Türkiye’nin elde ettiği gelişmelerle ilgili olarak yılın sonuna doğru bir rapor sunulacak. Burada ülkenin Kopenhag’da saptanan kriterlere uyup uymadığı saptanacak. Bu aşamada verilecek karar, Türkiye’nin üyeliği değil, üyelik müzakerelerinin başlamasıyla ilgilidir. Görüşüme göre de Türkiye bu kriterleri başarıyla yerine getirmektedir. Bu nedenle de raporun sonucuna göre Türkiye’ye hak ettiği gibi davranmak ve verilen sözü yerine getirmek gerekir. Ben sözümde duracağım.”

Başbakan Erdoğan da şimdiye kadarki adımların, AKP yönetiminin AB konusundaki kararlılığı açısından bir gösterge olduğunu kaydetti. İki liderin basına ortak açıklamaları sırasında, Almanya başbakanı Türkiye’nin gerçekleştirdiği köklü reformlar ve demokratikleşme alanında gösterdiği ilerlemelerin, bulunduğu bölge açısından da önemli bir mesajı içerdiğini vurgulayarak şöyle sürdürüyor sözlerini:

İslam dinini bağdaştırmak

“Eğer Erdoğan hükümeti söylediklerini başarabilirse, ki buna umudum sonsuz, yani İslam dinini Avrupa’nın reformist adımlarıyla bağdaştırabilirse, o zaman Avrupa, şimdiye kadar sadece hayal edebildiğimiz ölçüde bir güven ortamına kavuşmuş olacaktir. Bunun gerçekleşmesini tüm gönlümüzde arzuluyoruz.”

Schröder Türkiye gezisi, radyo ve televizyon haberlerinde ilk sırayı oluştururken bu sabah çıkan irili ufaklı bütün gazetelerin yorumlarına da konu olmuş. Birkaç kısa örnek vermek gerekirse:

Schröder'in kararlılığı

Frankfurter Rundschau: Schröder Ankara’da yetkililere Berlin’in kararlı tutumunu yansıttı. Bu da orta vadede Türkiye’de varlığını koruyan bazı sorunlara karşın doğru olan tutumdur. Saptanan reform adımlarını süratle hayata geçirme konusunda şimdi iş Erdoğan’ın becerisine kalıyor.

Nürnberger Nachrichten ise “Schröder, muhalefet liderleri Merkel ve Stoiber’in aksine sözünde durmaya kararlı” diye yazdıktan sonra şöyle sürdürüyor: "Eğer AB Türkiye ile ilgili raporu olumlu bulursa müzakereler başlayacaktır. Schröder de sonuçta Türklere bunu anlatmıştır."

Ya AB reddederse?

Münih’te yayınlanan Tageszeitung ise Türkiye’nin üyeliğine ilişkin bir soruyu “evet” ya da “hayır” biçiminde kesin yanıtlamanın zorluğuna işaret ederek: “Türkiye ile ilgili şu iki sorunun yanıtı önemli: Biz böyle büyük bir ülkenin üyeliğini finanse edebilir miyiz? İkincisi ise: AB’nin reddetmesi halinde Türkiye’nin seçeceği alternatif yol hangisi olacaktır."