1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Skandal henüz bitmedi'

5 Ağustos 2015

Alman basınında Başsavcı’nın görevden alınmasına neden olan ‘vatana ihanet‘ soruşturmasıyla ilgili yorumlar öne çıkıyor. Schwäbische Zeitung, skandalın henüz bitmediğini belirtiyor.

https://p.dw.com/p/1GAnw
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/R. Wittek/B.v. Jutrczenka

06.08.2015 - Alman basınından özetler

Almanya'da iki gazeteci hakkında ‘vatana ihanet‘ gerekçesiyle soruşturma başlatan Harald Range’nin başsavcılık görevinden alınması Alman gazetelerinde yoğun şekilde tartışılıyor. Tagesspiegel gazetesi, olayın siyasi boyutunun da araştırılmasını ve sorumluların ortaya çıkarılmasını istiyor:

“Yanıt bekleyen soruların arkasında meselenin siyasi boyutu yatıyor. Adalet Bakanı neyi, ne zamandan beri biliyordu? İçişleri Bakanı ne biliyordu ve ne zamandan beri biliyordu? Bu iki bakan herhangi bir girişimde bulundu mu yoksa konuyu savsakladı mı? Müsteşarları ve bağlı oldukları birimler herhangi bir girişimde bulundu mu yoksa konuyu savsakladı mı? Bu soruların yanıtları karanlıkta veya yarı karanlıkta kalmamalı. Ve bu sorular, meclisteki hukuk komisyonunun bir inceleme başlatmasını ya da ayrı özel bir soruşturma komisyonu kurulmasını gerektiriyor.“

Schwäbische Zeitung da skandalın siyasi sorumluları olduğunu savunuyor:

“Netzpolitik.org skandalı henüz sona ermedi. Range’nin internet bloguna karşı soruşturmayı başlatırken keyfi hareket ettiği düşünülemez. Federal Başsavcılık bağımsız yargının bir parçası değil, aynı zamanda yürütmenin ve dolayısıyla onun görevini denetleyenlerin de talimatlarına bağlı. Ayrıca İçişleri Bakanlığı’nın da sorumluluğu söz konusu. Savcılığa suç duruyusunda bulunarak skandalda payı bulunan Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Hans-Georg Maassen, İçişleri Bakanı de Maiziere’in emri altında. Range sadece seçilen bir kurban. Ancak bu skandalda Adalet Bakanı Maas mücadeleci bir basın özgürlüğü savaşçısı olurken, de Maiziere de Anayasayı Koruma Dairesi’nin kuşku uyandıran rolünden uzak durmaya çalışıyor. İkisi de dürüst değil…“

Frankfurter Allgemeine Zeitung da İran'la uluslararası toplum arasında yapılan nükleer anlaşmaya ilişkin bir yoruma yer veriyor. Yorumda açıklığa kavuşturulması gereken noktalar olduğu ifade ediliyor:

“Anlaşmanın hem güçlü, hem de zayıf yanları var. Bu nedenle de uzmanlar, İran’ın uzun vadede atom bombasına sahip olup olmayacağı konusunda farklı görüşte. Ancak şurası açık: Eğer anlaşma yürürlüğe girer ve İran, sadece dünyanın satın aldığı 10 ila 15 yıllık süreye bağlı kalırsa, rejim ya da başka bir yönetim, nükleer kapasitesini daha sonra yeniden artırabilir. Bu durumda Obama ikna çalışmalarına yoğunlaşacak. Varsaydığı iyimserliğin neden ölümcül bir tehlike olmadığına inandırıcı bir şekilde açıklık getirmek zorunda. Ayrıca bir risk almaya ve gelecek için iddiaya girmeye neden hazır olduğu konusuna da.

Münchner Merkur de İsrail'de radikal Yahudilerin yol açtığı şiddet olaylarına dikkat çekiyor:

“Terör İsrail’i sarstı. Bir kez daha. Ama durum bu kez farklı. Şiddet bu kez Yahudilerden geldi. Ve şiddet sadece Filistinlileri değil, radikal yerleşimcileri ve ultra-Ortodoksları durdurmaya çalışan İsrailli güvenlik güçlerini de hedef aldı. Bu yeni bir fenomen değil, uzun zamandır bastırılan bir sorun. Siyasi nedenlerle bu mesele bastırılıyor. Peki buna şaşıran var mı? Radikal yerleşimcilerin partileri, Netanyahu hükümetinin taşıyıcı unsurları. Hükümet bu kez sert önlemler almak istiyor. Söylenince kulağa iyi geliyor, ancak birkaç tutuklama dışında hiçbir şey yapılmıyor. Problemin kökleri çok daha derinlerde.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Schenk