1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Somali gibi Ortadoğu'da da harekete geçilmeli

Peter Philipp27 Aralık 2008

İsrail kendisine yönelik füze saldırılarını gerekçe gösterip, Gazze'ye hava saldırısı düzenledi. DW editörlerinden Peter Philipp, dünyanın Somali örneğinde olduğu gibi Ortadoğu'da da harekete geçmesi gerektiği görüşünde:

https://p.dw.com/p/GNvA
Peter Philipp
Peter Philipp

Dünyada hiçbir ülke kendisine sürekli olarak düzenlenen füze saldırılarına seyirci kalmaz. İşte bu nedenle İsrail, uluslararası kamuoyunun anlayışına sığınarak, Gazze Şeridi'nden kendisine Kassam füzeleriyle düzenlenen son saldırıyı gerekçe gösterip, Gazze'yi kontrolü altında tutan Hamas'a kapsamlı bir askeri operasyon düzenledi. Hamas operasyona, diğer radikal dinci Filistinli gruplar gibi İsrail'in güneyine füze saldırıları düzenleyerek yanıt verdi. Eğer bir mucize olmazsa, bu, sonuçları kestirilemeyecek yeni bir şiddet dalgasını beraberinde getirecek. Bu da, 2007 Kasım'ında Annapolis'te verilen, 2008 yılı sonuna kadar barışın sağlanması yönündeki sözün, ne kadar boş olduğunun kesin biçimde kanıtlayacak. Eğer bu şiddet, yılın sonuna kadar iki taraf arasında savaşa dönüşürse, o zaman füzelerden daha fazlasının kullanılacağı kesin. İsrail ve Hamas şiddetin sadece karşı şiddeti ve bir kısır döngüyü doğuracağı gerçeğini bilmesine rağmen, mantıklı bir plana sahip olmadıkları için şiddete ağır verdikleri eski döneme dönüyorlar.

İsrail, Hamas'ın askeri bir operasyonla bitirileceğini sanarak büyük bir hata yapıyor. İsrail bundan iki buçuk yıl önce de Lübnan'da Hizbullah'a karşı aynı şekilde davranmıştı. Hizbullah'a yönelik savaş, onun hükümetteki sorumluluğunun artmasına yolaçmıştı. Şimdi aynı durum Hamas'ın Filistin'de ağırlık kazanmasıyla sonuçlanabilir. Çünük Hamas 2006 Ocak ayında seçimleri kazandığından bu yana iktidarda. İsrail'in düzenleyeceği kapsamlı bir askeri operasyon ancak Filistinliler'i Hamas'ın kollarına atmaya yarar.

Hamas ve Filistinliler'in büyük hatası ise Hamas'ın, barış ve uzlaşmadan uzak tavrının, kendilerini bir çözüme götüreceği umudunu taşıması. İsrail devletinin varolma hakkının rededdilmesi, barışın temeli olamaz. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin eski lideri Yaser Arafat yıllarca İsrail'e karşı silahlı mücadele yürüterek bir yere varılamayacağı tevrübesini edindi.

Sonuç olarak Oslo Antlaşması ve Filistin Özerk Yönetim Konseyi ortaya çıktı. İsrail bu şansı, Oslo'yu yeterince uygulamaya geçirmeyerek harcadı. Ya da işgal ettiği topraklarda yeni yerleşim birimleri inşa edip, Filistinliler antlaşmaya uyarken, umutları yıkararak yoketti. Gazze Şeridi'nden tek taraflı olarak çekilmesi bile bu durumu değiştirmeye yetmedi. 'İşgal ettiği topraklar' ciddi bir albukanın olduğu, 'kuşatılmış topraklara' dönüştü. Özellikle de Hamas 2006 yılında Gazze'de kontrolü ele geçirdiğinden bu yana. Her zaman olduğu gibi yanlış insanlar acı çekiyor. İdeologlar, füze saldırılarını düzenleyenler değil, siviller, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar... En çok onlar acı çekecek. Çünkü atılan bombalar insanlar arasında ayırım yapmıyor.

Dünya bu olup bitenlere uzun süre seyirci kalamaz. Eğer uluslararası birlikler, terörist ya da korsanlara karşı harekete geçiriliyorsa, o zaman dünya Filistin'de de güzel sözler söylemekten daha fazlasını yapabilecek durumdadır demektir. Bunu barışı sağlayamasa bile en azından durumun daha kötüye gitmesini engellemek için yapmalı.